Santrallere Kirletme Muafiyeti!

Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, "Devlet santralları özel sektöre satarken, ‘Biz size özel bir süre tanıyacağız, lütfen uzak durmayın gelin bunları satın alın’ yaklaşımıyla bir kirletme muafiyeti sağlamıştı" dedi.

04 Aralık 2019 Çarşamba 15:26

Türkiye'nin çeşitli illerine dağılmış yaklaşık 15 termik santralın baca filtrelerinin takılmasını 2,5 yıl daha erteleyen kanun teklifi AKP ve MHP'lilerin oylarıyla kabul edilmişti. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis’ten geçen kararı dün veto etti. Filtre takılma sürecinin uzatılması için oy kullanan milletvekilleri, veto kararından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür etti.

Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, veto kararı ve yaşanan süreçle ilgili Cumhuriyet’den Nagihan Yılkın'ın sorularını yanıtladı.

- Geçtiğimiz günlerde Meclis’ten geçen 15 termik santrala baca filtrelerinin takılmasını 2.5 yıl erteleyen kanun teklifi için milletvekilleri oy kullanılmıştı. Erteleme isteğinin sebebi neydi?

Aslında 2013 yılında ilk defa özelleştirilen termik santrallera çevre yatırımlarını yapmaları için süre tanınan bir muafiyet, bizim tabirimizle ‘kirletme muafiyeti’ tanınmıştı. Anayasa Mahkemesi iptal kararına rağmen düzenleme tekrar Meclis’ten geçmişti ve bu yılın Aralık ayı sonuna kadar bu süre tanınmıştı. Devletin elinde olan, geçmişte devletin yönettiği kömürlü termik santrallara devlet gerekli yatırımı yapmadı, filtre sistemleri takmadı, atık sahalarını doğru şekilde yönetmedi dolayısıyla zaten devlet yapmamıştı. Bunları özel sektöre satarken devlet, ‘Biz size özel bir süre tanıyacağız, lütfen uzak durmayın gelin bunları satın alın’ yaklaşımıyla bir kirletme muafiyeti sağlamıştı. Yeni yapılması planlanan, Meclis’te onaylanan ve Cumhurbaşkanı tarafından veto edilen düzenlemeyle 2.5 yıl daha bu sürenin uzatılması öngörülmüştü. Çünkü bu şirketler, termik santrallar kendilerine sağlanan süre kapsamında ne iş termin planlarını uyguladılar, ne de çevresel anlamda bir yatırım yaptılar. Havayı, suyu, toprağı kirletmeye devam ettiler ve bu muafiyetin uzatılması bu anlamda öngörüldü.

- Bu termik santrallara gerçekten ihtiyacımız var mı?

Çevre Mühendisleri Odası olarak biz temiz, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü iklim değişiklikliği ve iklim kriziyle beraber dünya, kömürlü termik santrallardan ve özellikle kömürden uzak durmaya çalışıyor. Bu anlamda Avrupa’da; İngiltere, Avusturya, Belçika gibi birçok ülke kararlarını verdi hatta Yunanistan dahi kömürlü termik santrallarden uzaklaşacağını 2025-2030  gibi hedefler koydular. Türkiye’nin de yenilebilir temiz enerji kaynaklarına yönelmesi gerekiyor. Bunun için de öncelikli yapılması gereken şey enerji verimliliği, enerji verimliliğini sağladığımız zaman sözünü ettiğimiz termik santralların yüzde 11 oranında elektrik enerjisi sağladığını biliyoruz, bunlara gerek kalmayacak.

YILDA 30 BİN İNSAN HAVA KİRLİLİĞİNDEN DOLAYI HAYATINI KAYBEDİYOR

- Filtresiz baca kullanımı 2.5 yıl daha devam etmiş olsaydı, neler olacaktı?

2.5 yıl sonra da bu santrallar bu yaptırımları bizim öngörümüze göre yapmayacaklardı. Çünkü bu zamana kadar bu konuda hassas davranılmamıştı, yeterince yaptırım yapılmamıştı. Dolayısıyla havayı, toğrağı, suyu kirtletmeye devam edeceklerdi. Bu muhafiyetin şu anda uzatılmıyor olması bu tesislerin çalışmayacağı anlamına gelmiyor, 1 Ocak tarihi itibari ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu tesisleri denetlemeli ve bu çevresel uyumu olmayan, çevresel mevzuata uygun olmayan bu tesislerin mutlaka durdurulmasının sağlanması gerekiyor. Türkiye’deki Çevre Kanunu ve Mevzuata göre kirleten tesisler zaten çalışamazlar. Bu tesislerin 1 Ocak itibari ile yatırımlarını yapıncaya kadar, Çevre Mevzuatına uyum sağlayıncaya kadar durdurulması gerekiyor. Ne yazık ki şu an OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) rakamlarına göre ve Türkiye’nin onaylanan rakamlarına göre yılda en az 30 bin insan hava kirliliğinden dolayı hayatını kaybediyor ve eğer durdurulmazsa, bu oranların hızlı bir şekilde arttığını göreceğiz. 3 bine yakın vatandaşın erken ölümle karşı karşıya kalacağını sivil toplum kuruluşlarının yaptığı çalışmalarda görebiliyoruz. Yeraltı suları kirlenecek, şu anda tarım alanlarımızda hala üretilen o besinler içerisinde atıklar, kirli malzemeler ve ağır metaller bulunduğu için ne yazık ki sağlığımızı tehdit etmeye devam ediyor ve bu tehdit bu muafiyet uzatılırsa hızla devam edecek.

- Yasa veto edildi, bundan sonra ne olacak?

Yasanın veto edildiği duyuruldu, Cumhurbaşkanı’nın veto gerekçeleri içerisinde Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararlar ve Anayasa’nın 56’ncı maddesi yani sağlıklı çevrede yaşama hakkı maddesine atıf yapıldığını görüyoruz ve bu çok önemli Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararlara atıf yapmak, dolayısıyla hukuksuz bir kanun düzenlemesi aslında Cumhurbaşkanı’nın önüne gittiğini teyit etmiş oluyoruz. Bizim de söylemimiz zaten bu yöndeydi. Şu anda Meclis’e tekrar geri gönderildi bu düzenleme, Meclis’te tekrar tartışılacağı ve değerlendirileceği ifade ediliyor. Meclis tekrar görüşecek, tekrar bu kanun maddesi düzenlenerek yeniden Meclis’ten geçirilebilir ya da bu düzenlemeden vazgeçip 1 Ocak itibari ile bu tesislerin gerekli yatırımları yaptıktan sonra faydalanması düşünülebilir ya da üçüncü bir yöntem de bugün Paris İklim Anlaşması’yla beraber dünya kömür termik santrallardan uzaklaşmayı tercih ediyor ya da belki bu bizim için riskli olacak biz de artık özelleştirilen bu termik santralların yerine yenilebilir temiz enerji kaynaklarını koyacağımız bir yaklaşıma sahip olacağız. Kririk olan nokta bu santrallarda çalışanlar, işçiler, emekçiler var bu insanlarında mağdur edilmeyeceği bir dönüşüm sürecini de hayata geçirmek gerekiyor. Çünkü dünya bunu tartışıyor, bu insanlar da iş bulacak, yenilebilir temiz enerji kaynakları alanlarında çalışacak ya da enerji verimliliği alanında çalışacak yeni istihdam alanları yaratmamız gerekiyor ki bu insanlar da mağdur olmasınlar çünkü termik lobisi ne yazik ki insanları işten çıkarma tehditlerinde de bulunmuştu bu maddenin geçmesi adına. Dolayısıyla üç tane yöntem var ama bizim beklentimiz şu Meclis’te tekrar görüşülecekse bizlerin de davet edildiği, bu konuda hassasiyeti bilgi birikimleri olan kişilerin de tartıştığı ve çözüm odaklı bir yaklaşımla ortak akılla çalışmanın yapılması yönünde bir temennimiz var, dileriz bu şekilde yürütülür. Ben yaptım, oldu yaklaşımları bu ülkeye çok zarar verdi. Bu sadece merkezi hükümetlerde değil, yerel yönetimlerde de mevcut. Bu sıkıntıları yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. O yüzden ortak aklı çevre ve doğa için yaratmak lazım.

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 04.12.2019 15:36
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol