İşte Y. Çağ Yazarı Ahmet Takan'ın Başbakan Binali Yıldırım'ın Almanya gezisi ve Deniz Yücel'in serbest bırakılmasını ti'ye alan o yazısı:
ABD'ye Osmanlı tokadı atılırken oldu da bitti maşallah!.. Başbakan Binali
Yıldırım'ın Almanya gezisi sırasında "kısa sürede bırakılır" dediği, 1 yıldır
cezaevinde tutulan, Alman Die Welt gazetesinin Türkiye temsilcisi Deniz Yücel,
şak diye serbest bırakıldı. Hakkında birçok ağır iddia bulunan ve Almanya ile
Türkiye arasında krize neden olan Yücel, yurtdışı çıkış yasağı bile konulamadan
salıverildi. Adamcağız, Boğaz'da balık-rakı bile yapmadan pıırr diye özel uçakla
Almanya'ya uçtu...
Yemin olsun, ilk giriş cümlesi hariç, buraya kadar yazdıklarımı yazılı medyadan
arakladım. Tek harf bile ilavem yok... Biz de yargı bağımsızdır. Aksini hayal
bile etmem. Öyle "şak" diye emrederler "tak" diye yaparlar söylemleri fitne
fesat ürünü ve hainlere aittir. Yücel'in serbest kalmasının ardından şöyle bir
Alman basının hali nicedir diye bakayım dedim. Herhalde yüce, bilge, reise
Merkel en büyük övgüleri hak etmiştir, iç sıkıntılarından bu büyük zafer
sayesinde kurtulacağı için zil takıp oynuyorlardır diye düşündüm. Almancam da
yok. Açtım Deutsche Welle'nin Türkçe internet sitesini, başladım Alman
gastelerinin yorumlarını okumaya:
Die Welt:
"Deniz Cuma günü cezaevinden çıkmasını Alman hükümetine, özellikle de
Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı'nın çabalarına, öte yandan özelde Deniz için
genelde basın, düşünce ve sanat özgürlüğü yönünde çalışmalar yapan dostlarının
ve aktivistlerin o rengârenk dayanışmasına borçlu. Yücel'den nefret eden sağ
popülist Almanya İçin Alternatif partisi (AfD) ve diğer sağ kesimler dışında,
her türlü politik görüşten insan kümeleri insanlığın en büyük değerinin özgürlük
olduğunu haykırdılar. Ve bir yandan real politika görevini yerine getirirken,
diğer yandan Deniz'in tüm tartışma platformlarında hep canlı bir biçimde
yaşatılması, inanılmaz mükemmellikte, dayanışmacı, basın ve düşünce özgürlüğüne
sahip çıkan sivil toplum hareketi sayesinde olmuştur."
Reutlinger General-Anzeiger:
"Yücel nihayet serbest bırakıldı. Bu haber insanı sevindiriyor, zira gazeteci
Yücel Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geniş çaplı iktidar yetkisinin kurbanı olmuştu.
Ama buna rağmen bu vaka ağızda hoş olmayan bir tad bıraktı. Çünkü şimdiye kadar
Türk yargısı konusunda kuşkusu olanlar, bu kuşkularında haklı çıktılar. Mahkeme
bir yandan, 4 ilâ 18 yıl arasında hapis cezası talebinde bulunan iddianameyi
kabul edip, diğer yandan Yücel'in ülkeyi terk etmesine izin veriyorsa bunun
hukuk devleti ilkeleri ile bir ilgisi olamaz. Demek ki bir anlaşma yapıldı.
Nitekim diğer gazetecilerin benzer suçlamalarla hâlâ tutuklu bulunması bu durumu
gözler önüne seriyor."
Kölner Stadt-Anzeiger;
"Deniz Yücel'in aslında daha en başta tutuklanmaması gerekirdi. Hukuk
devletlerinde gazeteciler, devlet tarafından casus ya da terörist diye
yaftalanma tehlikesine maruz kalmadan, hükümetin hoşuna gitmeyen şeyleri de
kaleme alırlar. Ama Erdoğan Yücel'e bunu reva gördü. Neyse ki bu mesele ortadan
kalktı. Ancak Türkiye ile ilişkileri Yücel olayındaki önceki dönemde olduğu gibi
yürütmek için henüz erken. Şu anda Türkiye'de sadece Erdoğan ile farklı görüşte
oldukları için binlerce kişi cezaevlerinde tutuklu. Ancak bu tutuklular da
serbest kalınca, işte o zaman normale dönüş mümkün olabilir. Ve ancak o zaman
Erdoğan ve hükümetinin hukuk devletinden dem vurmasına bugün haklı olarak
öfkelenenlerin bu öfkeleri diner."
Münchner Merkur :
"Yücel tutukluluğu sırasında kötü bir dönem geçirdi ama buna rağmen onurunu
korudu. 'Kirli bir anlaşma'yı, özgürlüğü karşılığında Ankara'ya silah
verilmesini istemedi. Buna rağmen onun tahliyesi başkaları için kötü bir haber
anlamına geliyor. Erdoğan Suriye'de rahatsız edilmeden Kürtleri öldürmek ve iç
savaştan alacağını düşündüğü payı garanti altına almak istiyor. Bundan dolayı
Ankara'nın AB ve Almanya ile sözlü savaş durumunu (geçici) olarak bitirmesi şu
an onun lehine. Diğer yandan Başbakan Merkel ve onun görevine yeniden seçilme
mücadelesi veren Dışişleri Bakanı Gabriel şu an her türlü başarıya
müteşekkirler. Şimdi umut edilen her ikisinin Yücel'in özgürlüğü karşılığında
orantısız büyük bir bedel ödememiş olmalarıdır."
Aman Allah'ım!.. Şu hale şu gevşeklere bir bakın hele!.. Adamaların gazeteci
arkadaşı serbest bırakılmış hâlâ sorguluyorlar... Yok efendim, Türkiye'deki
yargı bağımsız değilmiş miş... Yok, efendim arada kirli bir anlaşma mı varmış
mış... Acaba Almanya büyük bir bedel mi ödemiş miş... Türkiye'de tutuklu
gazeteciler varmış mış mış... Bizlerin aklına gelmeyen şeyler onların üzerine
vazife olmuş. Öküzün altında buzağı arıyorlar. Eşeğin aklına karpuz kabuğu
getiriyorlar... Şeytan dürtüyor olmalı bunları!.. Türk-Alman dostluğuna kama
sokmak isteyen fitne-fesat ihanet odakları... Liderlerini kutsayacaklarına
inceden inceye giydiriyorlar.Ulan, kör bunlar.. Kör... Reise Merkel'in büyük
oyunu nasıl bozduğunu göremiyorlar. İyi ki, Türkiye'de gazetecilik yapıyorum!..
Not; Reise, Alamanca'da reisin kadın olanı demek...
yuzdeyuzhaber
Dikkat!
Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.
Üye Girişi Üye Ol