Covid Dışı Hastalıklara Yüzde 200 Zam!

Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı ve Dayanışma Meclisi üyesi Turhan Çakar, ülkemizde bir yılını dolduran Covid-19 pandemisine eşlik eden fırsatçılıkları ve suistimalleri ele aldı.

19 Mart 2021 Cuma 12:30
Covid Dışı Hastalıklara Yüzde 200 Zam!

Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı ve Dayanışma Meclisi üyesi Turhan Çakar, Boyun Eğme dergisinin 256. sayısında Covid-19 pandemisine eşlik eden fırsatçılıkları ve suistimalleri ele aldı.

Çakar'ın açıklamalarını ve salgın fırsatçılığına ilişkin verdiği çarpıcı örnekleri aktarıyoruz:

Yaşamakta olduğumuz pandemi dönemi, tüm dünyada ve ülkemizde son yüzyılın en önemli sağlık sorunlarından birisidir.  Zaten 2018 yılından beri ekonomik krizde olan Türkiye'nin pandeminin de etkisiyle yaşadığı kriz daha da büyümüş ve toplumsal yıkıma dönüşmüştür.

Pandemi döneminde sigortasız çalışan insanların önemli bir kesimi işten atılmıştır. Sosyal güvenceyle çalışan emekçilerin bir kesimine de ücretsiz izin verilmiştir. Zaten, var olan işsizlik, yoğunlaşan ekonomik kriz ve emekçilerin işten atılmasıyla birlikte on milyonun üzerine çıkmıştır.
Pandemiyle birlikte büyüyen ekonomik krizin de etkisiyle açlık ve yoksulluk patlamıştır. Bunun sonucunda da aile dramları artış göstermiştir. Özellikle de ekonomik çaresizlik, işten atılma, geçim derdi, açlık gibi nedenlerden dolayı intihar edenlerin sayısında artış olmuştur.

Covid-19 dışı hastalıklara yüzde 200 zam

Pandemi nedeniyle devlet hastanelerinin dolu olması; kalp, şeker, hipertansiyon ve böbrek yetmezliği olan hastaları ise zorunlu olarak özel hastanelere gitmek zorunda bırakmıştır. Zarar eden özel hastaneler zararlarını COVID-19 dışındaki hastalara yüzde 200 zam yaparak karşılamaya çalıştı ve çalışmaktadırlar. Özel hastaneler pandemiyi fırsata çevirerek bir ahlaksızlık örneği göstermektedirler.

Covid-19 dışındaki riskli hastalıklar için neyin nasıl yapılacağı hakkında merkezi yönetim ya da Sağlık Bakanlığı'nın bir politikasının, bir planlamasının olmaması nedeniyle yaşlı hastalar, gebeler, hematoloji-onkoloji hastaları ile kalp, şeker, hipertansiyon, böbrek, KOAH gibi kronik hastalığı olanlar, acil ameliyat olması gerekenler özel sağlık kurumlarına gitmek zorunda bırakılmışlardır. Özellikle de bu konuda ekonomik yönden çaresiz olanların durumu çok vahimdir.

Cumhurbaşkanının 13 Nisan 2020 tarihli Kararının uygulanması için Sağlık Bakanlığının 25 Haziran 2020 tarihli Genelgesine göre, ani gelişen hastalık, kaza, yaralanma gibi acil hal tanımı kapsamında olan, olayın meydana gelmesini takip eden ilk 24 saat içerisinde tıbbi müdahale gerektiren durumlarda hastanın sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın kamu ya da özel hastanelerde yapılacak olan test, tanı, tedavi ve tedavi sürecinde kullanılacak olan ilaç, kit ve kişisel koruyucu ekipmanların ücretsiz olmasına rağmen özel hastaneler bu genelgeye uymamaktadır.

Kamu hastanelerin kapatılarak şehir hastanelerinin açılması, ekonomik olarak zayıf durumda olan yurttaşların çok uzak olan şehir hastanelerine gidip gelmek zorunda bırakılmaları önemli bir sorun oluşturmaktadır. Bununla birlikte, kamu hastanelerinin kapatılması pandemi döneminde sağlık hizmetlerinin aksamasına, COVID-19 dışı hastaların güvenli biçimde tedavi olamamasına neden olmuştur. Ayrıca, şehir hastanelerine devlet 25 yıl boyunca 81 milyar 200 milyon TL ödeme yapacaktır. Bu yük, aç, işsiz ve yoksul halkın sırtına yüklenecektir. Şehir hastanelerinin kira ve gelir garantilerinin döviz kurunun da artmasıyla ülke bütçesi ipotek altına alınmıştır.

Velilere geri ödeme yapılmadı

Pandemi öncesi özel eğitim kurumlarıyla yapılan sözleşmeye göre, eğitimin yüz yüze yapılması için ücret ödenmiştir. Ancak, pandemi döneminde yapılan uzaktan eğitim sözleşme koşullarına uygun olmadığından belli bir ücretin velilere geri ödenmesi gerektiği halde bu yapılmamıştır. Burada da özel eğitim kurumlarının fırsatçılığı ve eğitimi bir rant aracı olarak kullandığı görülmektedir.

Pandemi bitmeden otobüsler kalabalıklaştı
Diğer taraftan, şehirler arası toplu taşımadaki yüzde elli sınırlamanın kaldırılması pandemi döneminde Covid-19 vakalarının daha da artmasına neden olabilecektir.

Ekonomik yönden zayıf durumdaki işsiz, yoksul ve çaresiz bırakılan halkın, tüketicilerin, emekçilerin aleyhine olan, sermayenin lehine olan mevcut uygulamalar ve düzenlemeler yaşanan sorunların daha da büyümesine, toplumun ezici çoğunluğunun mağduriyetinin artmasına neden olacaktır. Görüyor ve anlıyoruz ki, ülkeyi ve toplumu bu duruma düşüren kapitalizmi ve neoliberalizmi toplumcu bir düzenle değiştirmek zorundayız.

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 19.03.2021 12:40
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol