Ekonomist Uğur Civelek ekonomideki dengelerin daha da bozulacağını belirterek,  “Kesinlikle krizdeyiz. Henüz en kötüyü görmedik’ ifadelerini kullandı.

Son altı ayda Türk lirasının yüzde 20 değer kaybettiğini belirten Civelek, " Şirketler sıkıntıya girdi deniyor. Yerli yabancı hepsinin taşıdığı kur riski 468 milyar dolar. Bunun yüzde 20'si 90 milyar dolar yapar. Dolayısıyla sadece altı ayda yazılan zarar miktarı 90 milyar dolar. Bunun da kabaca yüzde 45'i iş dünyasının payına düştü. Seçimden sonra ne olacak? Cumhurbaşkanı'nın tavrı belli. Faiz konusunda müthiş alerjisi var. Sıkıntıyı alınan borçta görmüyor faizde görüyor. Oysa o faizin nedeni yanlış zamanda alınmış hesapsız kitapsız borçlardır. Ocakları söndürecek olan da bu borçlardır. Son 15 yılda vatandaş borç batağına sokuldu. Şirketler borç batağına sokuldu. Bankalar ve kamu bu hesapsızlıktan nemalandı. Peki şimdi ne olacak seçim sonrası? Söyleyeyim; dışarıdan kaynak girişi falan olmayacak. Faizlerde yüksek kalacağı için kur yine yükselmeye başlayacak seçim sonrasında.Bir kısım döngüye girilecek ve cumhuriyet tarihinin en ağır krizi yaşanacak. Bunu söyleyemek zorundayız tasarruf açığı konusundaki özensizlik, har vurup harman savurmacılık Türkiye'nin geleceğini kararttı. Tüm bunların sebebi AKP'nin uygulamalarıdır." dedi.

'HENÜZ KÖTÜYÜ GÖRMEDİK...'

Civelek, sözlerini şöyle sürdürdü:  “Döviz ve faiz konusunu birbirine bağlı olarak düşünmek gerekiyor. Faizleri düşürün talebi Cumhurbaşkanı’nın birinci çağrısı. Çünkü Erdoğan, büyüme konusunda hiçbir şekilde taviz vermek istemiyor. Ama hesap da tutmuyor. En kötüyü gördüğünü söyleyenler maalesef doğruyu söyleyemiyor. Henüz en kötüyü görmedik. Kesinlikle krizdeyiz ve seçim sonrası ekonomik anlamda perişan olacağız.  Esnafa bakın inanılmaz bir kepenk indirme durumu yaşanıyor. Köyden kente göç hızlandı. Köylü perişan, esnaf perişan, işçi borç batağında. İnşaat sektörü paçavraya dönmüş. Piyasaların psikolojisi ve arz talep dengeleri bozuk. Ve bu süreç kendi kendini besliyor. Bu durumu nasıl durdururuzun formülünü yönetmeyen bir ekonomi yönetimi var. Bunu besleyen en önemli unsur da ekonomi yönetiminin gelecek konusundaki kafa karışıklığıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuyu başka bir tarafa evirmeye çalışıyor, iş dünyasının bir kısmı da bölünmüş durumda. Gerçekçi olmaması da bu süreçte büyük pay sahibi oluyor. Mevcut yapı içerisinde büyümeyi destekleyecek çözüm üretilemiyor. Cumhurbaşkanı’nın başını çektiği bir azınlık mevcut ilişkilerin yapısı değişsin diyor, diğer büyük bir grup da değişmemesin niyetinde ama bunu dile getiremiyor. Bu kafa karışıklığı hem ekonomiyi yoruyor hem sorunları ağırlaştırıyor hem de beklentileri bozuyor ve bu döngü de kendi kendini besliyor. Değişik söylemlerle bu hava bozulamıyor. Kesinlikle krizdeyiz. Sürdürülebilir eğilimlerin geneli, her aşaması krizdir. O kriz içinde daha sancılı şoklar vardır ve şuan bir şok yaşama sürecindeyiz. En kötüyü gördüğünü söyleyenler maalesef doğruyu söyleyemiyor. Henüz en kötüyü görmedik."