İzmir 9 Eylül'ün 100. Yılını Kutluyor, İşte O Kurtuluş

Türkiye'nin batıya açılan yüzü, özgür ruhlu şehri İzmir'in kurtuluşunun 100. yılı. 9 Eylül 1922'de Türk ordusu, Başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde şehre muzaffer bir biçimde girmeye hazırlanıyor, 150 bin Rum ise İzmir sahili boyunca birikmiş gemilerle kaçmanın yollarını arıyordu.

09 Eylül 2022 Cuma 15:45
İzmir 9 Eylül'ün 100. Yılını Kutluyor, İşte O Kurtuluş

Büyük Taarruz’un ardından Türk askeri dinlenmek ve uyumak istemiyordu. Çünkü kurtardığı her kasabanın, köyün, şehrin Yunanlılar tarafından yakıldığını, bölgedeki Türklerin de acımasızca katledildiğini görmekteydi.

9 Eylül 1922 yılında Türk ordusu ve Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk şehre muzaffer bir biçimde girmeye hazırlanıyordu.

Askerlerle beraber yaklaşık 150 bin Rum mülteci İzmir sahili boyunca birikmiş gemilerle tahliye edilmek için bekliyordu.

ERMENİLER, YUNANLARLA TÜRK ORDUSUNA SİLAH ÇEKTİ

Geçen her saat Yunanlılar için endişeleri artırıyor, tahliyeleri bir kaosa dönüştürüyordu. Ertesi sabah 10 Eylül Pazar 1922 yılında Sakallı Nurettin Paşa askerleri ile beraber İzmir’e girdi. Nurettin Paşa’nın şehre girmesiyle beraber Yunanlılar anavatanlarına dönmek için tahliyeleri hızlandırdı. Ermeniler ise şehirde kurdukları gizli teşkilatla şehir savaşı vermek için örgütlenmişti.

Nurettin Paşa şehre girdiğinde beklenildiği gibi Ermeni direnişçiler harekete geçti. Yunan askerlerinin kaçarken arkasında bıraktığı ağır makineli silahlar ve teçhizatla Türk askerine ateş açıldı. Nurettin Paşa askerlerini kısa sürede toparlayarak açılan ateşe karşılık verdi. İzmir sokakları Nurettin Paşa komutasındaki Türk ordusu ile Ermeni direnişçileri arasında bir sokak savaşına sahne oldu. Neredeyse her mahallede çatışma sesleri yükseliyor, karşılıklı açılan ateşlerle şehri terör havası esir almıştı. Nurettin Paşa’nın hedefi karargâh merkezi olarak Ermeni kilisesi ve civarını ele geçirmekti.

İZMİR'DEKİ ERMENİLER EVLERİNİ ATEŞE VERDİ

12 Eylül günü Ermeni mahallelerinde başlayan yangın kısa sürede denizden esen rüzgârın etkisiyle hızlandı. Bu yangın kontrol altına alınamamışken bu kez Rum mahallelerinde yangınların yükseldiği görüldü. Bu yangılar hızla Kordon’a kadar ulaştı.

İzmir Tiyatrosu, Kramer Oteli, İzmir Palas, Posta ve Telgraf Dairesi, Sporting Klüp, Paris Kahvesi, Fransız ve İngiliz Konsoloslukları, Tütün Rejisi, Frenk mahallesindeki mağazalar, pasaport daireleri ve bankalar başta olmak üzere bu yangında şehrin üçte ikisi yangında kül olup yandı.

Yangın sürerken Nurettin Paşa şehri büyük oranda kontrol altına almayı başardı. Sayıları 250 kişiyi bulan Ermeni direnişleri etkisiz hale getirdi.

FRANSIZ GAZETESİ'NE GÖRE YANGINI YUNAN ÇIKARTTI

12 Eylül 1922 yılında meydana gelen yangın yüzlerce yıllık İzmir tarihini yakıp kül etti.

Bu yangın sayısız can kaybına sebep olurken bugün yangını kimin çıkardığı tespit edilememiştir.

Arkasında bir yığın siyasi tartışma bırakan bu olay hakkında Mustafa Kemal çok konuşmamış, olay hakkında “Evet bu yangın nahoş bir olaydır” demekle yetinmiştir.

Halide Edip Adıvar’a göre yangının arkasında Yunanlılar vardı. Adıvar, “Bir İngiliz Muhabirinin İzmir’in İstirdadındaki Mühim Meşhudadı” isimli yazısında Yunanlıların şehirden ayrılmadan önce yakacaklarına dair açıklamaları köşesine taşımıştı.

Ünlü Fransız Gazetesi Le Figaro 20 Eylül 1922’de haberinde şu ifadelere yer vermiştir;

"…Yangın konusunda Fransız hükümetine ulaşan bilgilerden hiçbiri bu felaketin sorumluluğunu Türklere yüklemiyor. Rodos'tan çekilen bir telgrafta da İzmir'den gelmiş sayısız sığınmacılardan hiç birisinin yangını Türklere mal etmediği kaydediliyor. Pek çok tanığa göre suç yangın çıkarmakla görevli bir askeri birlik oluşturan Yunan askeri otoritelerine aittir."

Bir başka Fransız kaynağı olan L’ıIlustration, 30 Eylül 1922 tarihli nüshasında şu haberi geçmektedir;

"Öğleden sonra saat 2'ye doğru Ermeni mahallesi üzerinden yoğun bir duman bulutu yükseliyor. Bununla birlikte, bu yangın genişlemiyor ve sönme eğiliminde gözüküyor. Buna rağmen kaçmak isteyen, paniğe kapılmış insanlar rıhtımda toplanıyor.

Bir Amerikan vapuru, ABD konsolosluğu önünde, hareket etmek zorunda, çünkü insanlar o vapura binmek için kendilerini denize atıyor. O anda yine Ermeni mahallesinde, daha önemli iki yeni yangın başlıyor.

Durum ciddileşiyor, çünkü güneyden gelen rüzgâr şiddetiyle alevleri Frenk Mahallesi'ne doğru ilerletiyor. Silah sesleri var, el bombaları patlıyor. Ermeniler kendi evlerini yangına vererek, Türk askeriyle savaşmaya başladılar.

Cephanelikler korkunç bir gürültüyle infilak ediyor. Saat akşamın dokuzu; biz farkına varmadan gündüzden geceye geçtik. Gökyüzü geniş bir ateş bulutuna dönmüş…"

Büyük Alaşehir yangını, Yunan ordusu tarafından geri çekilme sırasında başlatıldı ve 3 Eylül 1922'de başlayıp 5 Eylül'e kadar devam etti. Alaşehir’de yangın ve katliamlar sonucu yaklaşık 3,000 sivil öldü ve ilçedeki 4550 evin sadece 100 tanesi kurtulabildi.

ÇEKİLEN YUNAN ORDUSUNUN KATLİAMLARI VE ÇIKARDIĞI YANGINLAR

Justin McCarthy'ye göre Türk Bağımsızlık Savaşı boyunca 640,000 Türk sivil Yunan ordusu tarafından öldürüldü.

İzmir'in işgal edilmesinden sonra Yunan birlikleri şehrin Türk nüfusunun bir kısmını katletti. İtilaf Devletleri'nin kaynaklarına göre 15 Mayıs 1919 günü 300 ila 400 Türk öldürüldü. Yunan ordusu Anadolu içlerine doğru ilerledikçe bölgede yaşayan Türkler katliamlar, tecavüzler ve yıkımla karşı karşıya kaldı.

Britanyalı tarihçi Arnold J. Toynbee, 15 Mayıs 1919 günü İzmir'in Yunanlar tarafından işgalinden sonra organize bir şekilde katliamların yürütüldüğünü yazdı.

Birçok kaynağa göre, Yunan ordusu savaşın son kısmında Anadolu'dan çekilirken bir yakıp yıkma taktiği izledi. Ortadoğu tarihçisi Sydney Nettleton Fisher'a göre; "Geri çekilme sırasında Yunan ordusu bir yakıp yıkma taktiği izledi ve öfkelerini savunmasız Türk köylülerinden bilinen her yolda çıkardı." Norman M. Naimark'a göre,"Yunan geri çekilişi yerel halk için işgalden daha yıkıcıydı" James Loder Park, dönemin İstanbul ABD Konsolos yardımcısı, Yunanların Anadolu'yu boşaltmasından hemen sonra bölgeyi gezdi ve İzmir'i çevreleyen, gezdiği yerlerdeki durumu ve 1922 Manisa yangını gibi olayları rapor etti.

Ölüm sayısı açısından Türklere yönelik en büyük katliam olan Yalova Katliamı'nda Ermenilerin ve Rumların, Yunan ordusu ile iş birliği yaptığı görüldü. Orhangazi, Yenişehir ve Armutlu katliam sırasında yakıldı. Armutlu'da kadınlar sistematik olarak tecavüze uğradı.

Türk belgeleri ölü sayısını 5,500-9,900 olarak tespit etti.

24 Haziran 1921'de İzmit'te, çoğunlukla erkeklerden oluşan 300 kadar kadar sivil Yunan ordusu tarafından idam edildi.

5 Eylül 1922'de Salihli Yunan ordusu tarafından ateşe verildi. Şehirdeki binaların yüzde 65'i yok oldu.

4 Eylül'de ise Turgutlu kasabası Yunanlar tarafından ateşe verildi. 6 Eylül'e kadar süren yangın sonucu şehrin yüzde 90'ı yok oldu ve bin kadar kişi öldü.

Yunan ordusu tarafından çıkarılan yangınlar sonucu Uşak'ta 200, Alaşehir'de 3000 kişi yanarak öldü.

1922 Manisa yangını boyunca 3 bin 500 kişi yanarak ölürken, 855 kişi Yunan askerleri tarafından vurularak öldürüldü. Ayrıca Türk kaynaklarına göre, 300 kız tecavüz edilmek için kaçırıldı.

Johannes Kolmodin, İzmir'deki İsveçli bir doğu bilimci idi. Kendisi mektuplarında Yunan ordusunun 250 Türk köyünü yaktığını yazdı. Ayrıca 30.000'den fazla bina Yunan ordusu, yerel Rumlar ve onların Ermeni destekçileri tarafından yakıldı.

Yunan ordusunun geri çekilirken ateşe verdiği bölgeler şöyle:

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 09.09.2022 15:53
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol