Al sana Afrin!

07 Haziran 2022 Salı 06:00
Al sana Afrin!

Al sana Afrin!

Hepsi arkadaştı.

Hepsi İzmir'den gitti.

Bornova komando tugayı'ndan.

Dört tabur halinde Çiğli askeri üssü'ne getirildiler, tam teçhizatlı olarak askeri uçaklara bindiler, Hatay'a indiler, Hassa ilçemizden Amanos eteklerinden Suriye topraklarına girdiler.

Yağmur vardı.

Sağanak.

Zemin balçıktı.

Postallar yapışıp kalıyordu.

Hobaraa diye Türkiye'ye doluşan Suriyeliler plajlarımızda nargile içerek keyif çatarken, bizim çocuklarımızın gönderildiği yer, sadece mecazi manada değil, kelimenin tam manasıyla bataklık'tı.

Zifiri karanlıktı.

Henüz gün ışımamıştı.

Keltepe tabir edilen 1083 rakımlı tepeden taciz atışı yemeye başladık.

Hava aydınlanır aydınlanmaz, tanksavarla dozerimizi vurdular.

(Bölgede dozerlerimiz greyderlerimiz vardı, arazi berbat olduğu için, bazı durumlarda tanklardan fazla işe yarıyorlardı.)

Bornova taburu atış yapılan tepeyi almak üzere harekete geçti.

Saat 08.00'di.

Karşıdan yoğun ateş başladı.

Cayır cayır.

Pozisyon almışlardı, bekliyorlardı.

Çocuklarımızla teröristlerin arasındaki mesafe, el bombası fırlatma mesafesine kadar düştü.

Hani göğüs göğüse denir ya, işte o derece yakındılar.

Bizimkilerde el bombası yoktu.

Herifler hazırlıklıydı.

Maalesef, ilk temasta şehitleri verdik.

Uğur, Taha, Rıdvan, Arif, Recep, Burhan, Mehmet, Ozan, 8 şehit.

30'un üzerinde yaralımız vardı.

Bekir mesela, boynundan vuruldu, Uğur tam iman tahtasından yedi, Uğur'un yardımına koşayım derken Abdullah da aynı yerden, göğsünden vuruldu, çok şükür ki, yaşıyorlar, hayata tutundular, Tuna sağ kolundan, Erhan sağ ayak bileğinden, Mesut sol kolundan dirseğinin altından, Şevket sağ elinden yedi, Sinan'ın durumu ağırdı, kafasına sol taraftan şarapnel isabet etmişti, Kayhan, Hasip, Reşit, Sedat, Mahmut, İsmail, hepsinde şarapnel yarası vardı, Selçuk'unki maalesef sağ gözüne denk geldi, Muzaffer köy korucusuydu, Mardinli, boynundan şarapnelle vuruldu, Buğra sağ omuzundan yedi.

Teröristlerin tahkimli mevzileri vardı; bölgeyi adeta kanalizasyon hattı gibi kazıp betonlamışlardı, yeraltından yürüyorlar, fare gibi ordan girip şurdan çıkıyorlardı.

Havan fırlattık.

Sonuç alamadık, haybeye toprağı dövdük.

Helikopterimiz geldi.

Ama açık hedeftiler, biri isabet aldı, mecburen çekildiler.

Diyarbakır Sur'da gördüğümüz uzun namlulu keskin nişancıları Afrin'e getirmişlerdi, kimseyi kımıldatmıyorlardı.

Etkili noktalara konuşlanmışlardı, 800 metreden 900 metreden tetiğe basıyorlardı, yerini tespit edip top atışı yapsan bile, geç kalınmış oluyordu, tetikçi vuruyor, tünele giriyor, başka taraftan çıkıyordu, kimsenin kafasını kaldırtmıyorlardı.

Bu yüzden, şehitlerimiz ve yaralılarımız saatlerce bölgeden çekilemedi.

Özellikle makineli tüfek nişancılarımızı hedef alıyorlardı, şehit ve yaralılarımızın çoğu makineli tüfek nişancılarımızdı.

Sıhhiyecimiz bile yaralanmıştı, İsmail, sıhhiyeciye bile sıkmışlardı.

Ağır çatışma saat 16'ya kadar devam etti.

Bizimkilerin mühimmatı tükendi.

Uçak desteği istediler.

Diyarbakır'dan havalanan iki F16 geldi.

İnanın yazarken bile yüreğim kabarıyor, gözlerim doluyor… Tim komutanımız gencecik bir teğmendi, telsizle hedef koordinat tarifi yaparken, “üstüme atın” diye yalvarıyordu!

“Hepsi dibimde üstüme atın, üstüme atın” diye bağırıyordu!

Pilotlar nasıl bassın tetiğe…

Aradaki mesafe on metreden bile azdı.

En başta teğmenimiz, teröristlerle birlikte çocuklarımız da buhar olacaktı, atamadılar, ateş desteği verilemedi.

Çatışma beş saat daha sürdü.

Neticede cesetlerini de silahlarını da bırakıp kaçtılar.

Tepeye anca hakim olduğumuzda, hava yine zifiri karanlıktı.

Afrin için toplam 54 şehit verdik.

Sadece 8'inin öyküsü buydu.

Binbaşı Mithat şehit oldu Afrin için… Astsubaylıktan subaylığa yükselmişti, özel kuvvetler komutanıydı, pusudan fırlatılan roketle son nefesini verdi, tek kızı vardı, kızını emanet ettiği en yakın arkadaşına şunu vasiyet etmişti, “Zeynoma anlat, gelecekte bu meselelerle uğraşmasınlar diye, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalsın diye can verdiğimi bilsin.”

Helikopterimiz düştü Afrin'de… Pilot yüzbaşı Mehmet İlker'le pilot üsteğmen Erdem şehit oldular.

Erzurumlu teğmen Muhammed, Şanlıurfalı teğmen Cihangir, henüz 25 yaşındaydılar, Afrin için şehit oldular.

Astsubay üstçavuş Hasan, Mersinliydi, astsubay üstçavuş Fatih, İstanbulluydu, astsubay kıdemli çavuş Şafak, Bursalıydı, astsubay çavuş Mehmet, Denizliliydi, uzman çavuş Burak, Samsunluydu, uzman çavuş Enes, Gaziantepliydi, uzman çavuş Oğuzhan, Hataylıydı, uzman çavuş Hamza, Giresunluydu, uzman çavuş Ufuk, Afyonluydu, uzman çavuş Burhan, Ispartalıydı, uzman çavuş Arif, Kastamonuluydu, uzman onbaşı Rıdvan, Vanlıydı, uzman çavuş Serdar, Eskişehirliydi.

Say say bitmiyor, aslan gibi 54 evladımız Afrin için şehit oldu.

236 evladımız Afrin için gazi oldu, kimi ayağını bıraktı, kimi gözünü.

Afrin için, bu memleketin 81 şehrine ateş düştü.

E, bakıyoruz şimdi Afrin'e…

E, bakıyoruz şimdi Afrin'e…

Elektriğe zam yapılmasına öfkelenen Afrin ahalisi, bölgeye elektrik veren Türk şirketine saldırdı, şirket merkezinin camını çerçevesini indirdiler, bilgisayarlarını kırdılar, binayı kökünden ateşe verdiler.

Milyonlarca Suriyeli bizim memleketimizde nargile tüttürüyor, hampadan maaş veriyoruz, vatandaşlık veriyoruz, Türkiye'de ve Suriye topraklarında toplam dokuz milyon Suriyeliyi besliyoruz, Afrin başta olmak üzere Türk askeri tarafından korunan Suriye ilçelerine Türk milletinin ödediğinden çok daha ucuza elektrik veriyoruz… Yine de arkadaşlara yaranamıyoruz.

İstilaya sessiz kalan Türkiye'ye müstahak ama, şehitlerimizden utanıyor hakikaten insan

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 07.06.2022 06:05
Anahtar Kelimeler:
AfrinAl Sana Afrin
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol