Kaba kuvvet değil, sağduyu

04 Nisan 2019 Perşembe 09:07
Kaba kuvvet değil, sağduyu


Kiminin, sanki ülke umurunda değil.
İşte Melih Gökçek…
Kavgadan, polemikten, demagojiden besleniyor.
Geçen gece…
Sosyal medyada yazdıklarını okudukça, “zaman, bir politikacıyı hiç mi 
olgunlaştırmaz” diye düşündüm!
Ankara ve İstanbul sandıklarında “şaibe” arıyor. Geçmişini unutmuşa benziyor:
Küresel medyanın kışkırtmasıyla Refah Partisi'nin “sistem karşıtı” görüldüğü 25 
yıl önce Gökçek…
-27 Mart 1994 yerel seçiminde kaç oy farkla Ankara'yı kazandı: Sadece 6 bin 390 
oy farkıyla!
28 Şubat'ın ağır bastığı 20 yıl önce…
-18 Nisan 1999 yerel seçiminde kaç oy farkla Ankara'yı kazandı: 29 bin 432 oy 
farkıyla!
Peki, bir önceki son yerel seçim…
-30 Mart 2014 yerel seçiminde kaç oy farkla Ankara'yı kazandı: 31 bin 732 oy 
farkıyla!
Lakin… Milyonlarca oyun kullanıldığı Ankara seçimlerinde bu minik farklar hiç 
yaşanmamış gibi Gökçek…
Mansur Yavaş Ankara'da, Mehmet Özhaseki'ye 63 bin 193 oy farkı atınca; ortalığı 
yakmaya çalışıyor!
Ekrem İmamoğlu İstanbul'da, Binali Yıldırım'a 28 bin 27 oy farkı yapınca; 
ortalığı yakmaya çalışıyor!
Siyaset yangınına benzin bidonları taşımanın bu güzelim ülkeye ne faydası var?
Gökçek'in özel sohbetlerindeki tatlı dili neden siyasette sivriliyor, anlamak 
zor?
George W. Bush, 2000 yılı ABD Başkanlığı seçimini sadece 537 oyla kazandı! 
Cumhuriyetçiler haksız Irak-Afganistan savaşlarında bile kongrede muhalif 
demokratlarla el birliğiyle çalıştı.
Biz, farklı görüşleri- fikirleri, ülkenin zihinsel- düşünsel zenginliğine 
dönüştürmeyi bir türlü öğrenemedik.
Bayağı- kaba- kötücül ağız dalaşından kurtulamıyoruz; insanlar bıktı- yoruldu 
oysa.
Dilinde davranışlarında yumuşacık Ekrem İmamoğlu'nun gönüllere taht kurmasını 
görmüyorlar mı?

“İki Laz Uşağu”


Siyaset, bulaşıcı ölümcül bir hastalığa dönüştü. “Şu görüşümü yazacağım” der 
demez bizim çevre, “aman sakın” diyor!
Bunu kabul etmem zor!
Gandi, Hindistan'a döndüğünde ilk konuşmasını 1916 yılında Benaris'teki 
üniversitede yaptı: “Bir konuşma yapmak istemiyorum ve eğer bu akşam çekinmeden 
konuştuğumu görecek olursanız, lütfen sadece sesli düşünen bir adamın 
fikirlerini işittiğinizi göz önüne alınız…”
Siz de öyle okuyun:
Eğer mevzubahis olan İstanbul'a aşkla hizmet yapmak ise…
Eğer mevzubahis olan İstanbullunun cebinden çıkacak parayı azaltmak ise…
Eğer mevzubahis olan İstanbul'da üreticiden tüketiciye gıda zinciri kurmak ise…
Eğer mevzubahis olan İstanbul'un ulaşım sorununu çözmek ise…
Eğer mevzubahis olan İstanbul'u yeşil kent yapmak ise…
Eğer mevzubahis olan ormanlarına-su havzalarına hayat vermek ise…
Eğer mevzubahis olan İstanbul'da ekonomik girişimcilik desteklenecek ise…
Eğer mevzubahis olan İstanbul'un işsizine istihdam ofisleriyle iş bulmak ise…
Eğer mevzubahis olan İstanbul'un fakir fukarasına yardım etmek ise…
Eğer mevzubahis olan İstanbul'un öğrencilerine maddi katkıda bulunmak ise…
Eğer mevzubahis olan İstanbul'da belediye doğumevleri– kadın sağlığı merkezleri- 
kreşler ve mahalle evleri açmak ise…
Eğer mevzubahis olan İstanbul'u dünyaya tanıtmak ise…
Eğer mevzubahis olan İstanbul'u dünyanın sayılı kültür merkezlerinden biri 
yapmak ise…
Eğer mevzubahis olan İstanbul'a milyonlarca turist getirmek ise…
Eğer mevzubahis olan İstanbul'a yakışacak görkemde Fatih Sultan Mehmet heykeli 
dikmek ise…
Söyler misiniz:
“İki Laz uşağu”…
Erdoğan ile İmamoğlu “iş yapan” ikili niye olmasın?

Buteflika örneği

İmamoğlu'nun enerjisinin Erdoğan'a da iyi geleceğini düşünüyorum!
Bu köşede 4 Haziran 2015 tarihinde AKP ve Erdoğan'daki “metal yorgunluğa” ilk 
ben dikkat çektim. Erdoğan daha sonra “metal yorgunluğu”nu sebep göstererek kimi 
belediye başkanlarını görevden alsa da asıl yorgunun kendisi olduğu gözlerden 
kaçmıyor.
Erdoğan heyecanını kaybetti; siyasi hayatını rutinleştirdi; halktan koptu. 
Kuşkusuz… Bu ruh halini uzatabilirim ama gerek yok.
Düşündüğüm şu:
İmamoğlu ile Erdoğan çalışkan bir ikili olabilir…
Gerçekçi olun: Yorgun-bıkkın olduğu her halinden belli Binali Yıldırım, 
İstanbul'a hiçbir heyecan getiremezdi.
Evet, eğer mevzubahis olan sadece hizmet ise bu seçim sonuçları ülkenin 
faydasına olmuştur.
Erdoğan gibi AKP de üzerinden uyuşukluğu atacaktır. Keza: Politik rekabet de 
iyidir; ülke menfaatinedir.
Bakın…
Abdülaziz Buteflika yıllar önce ülkesinde kahramandı; Cezayir'in sömürge 
olmaktan kurtuluşunun efsanevi isimlerinden biriydi. Fakat bugünlerde… 56 yıldır 
aktif siyasetin içinde olup, koltuktan bir türlü kalkmak istememesinin ona nasıl 
kötü bir son hazırladığını görüyoruz!
Derim ki:
O çok zor dönemde/1994 seçiminde Erdoğan mazbatayı dört gün içinde aldı.
Bugün de işi uzatmayın; İmamoğlu ve Mansur Yavaş'a mazbatalarını verin.
Sağduyu aklın kapısıdır…

yuzdeyuzhaber





Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol