Deprem Neden mi Oluyor? İşte 7 Sebebi...

Deprem sadece bir doğa olayı mı yoksa ilahi bir mesajı da var mı? Bunu Türkiye'nin dahi ilahiyatçısı cennet mekan Yaşar Nuri Öztürk hocamz 99 Marmara depreminin ardından 'Depremin Gösterdikleri' isimli kitapla anlatmıştı.

06 Kasım 2020 Cuma 14:32
Deprem Neden mi Oluyor? İşte 7 Sebebi...

Merhum hocamız, kitabında 'Yeni yüzyıl için uyarılar' alt başlığı ile çarpıcı bilgiler aktarmış, bakın deprem gerçeğini yedi ana başlıkta nasıl anlatmıştı?

" Depremi bir cezalandırma olarak görenlere hep karşı çıktık. 
Ama bu, depremin bize hiçbir şey söylemediği anlamına gelmiyor.
Deprem bir ceza değil, bir uyarı. Allah'ın tabiat ana diliyle konuşma şekillerinden biridir deprem. O dili anlamak için vahyin kitabından yararlanmak gerekiyor. O kitap Kur'an'dır.

Tabiat ana depremle konuşturuldu ve hem tüm insanlığa, hem de bize çok hayatî mesajlar verdi. 
Bu mesajları almak ve gereğini yapmak borcundayız.
Yeni yüzyıla birçok eksikle, birçok kirlenme ve hatta çürümeyle giriyoruz. Hemen her alanda bir kan değişimine, bir yeniden yapılanmaya muhtaç olduğumuz herkesçe ifade ediliyor. Deprem, işte bu yeniden yapılanmanın bizim için ‘‘olmak ya da olmamak’’ meselesi haline geldiğini acı ve ağır bir faturayla önümüze koydu.

Gereken ders alınmaz ve yeniden yapılanma tüm alanlarda gerçekleştirilmezse, hiç kuşkunuz olmasın çok daha ağır faturalar ödemek zorunda bırakılacağız.

* * *

Depremle gelen uyarının bizden istediği yeniden yapılanma, benim anladığım ve gördüğüm kadarıyla şu ana başlıklar altında toplanıyor:
1. Yönetim ve siyasetteki çürümeyi temizlemek.
2. Haram servet zulmünü durdurmak.
3. İş ve emanetleri ehil olmayanlara teslim etme zulmüne son vermek.
4. Allah ve doğa ile barışmak.
5. Din hayatından riya ve istismarı temizlemek.
6. Sömürü için oluşturulmuş fırka ve zübür (yapay kutsal kitaplar) dinciliğine son vererek Kur'an'ı din yapmak.
7. Şehveti ilahlaştırma ve israf zulmüne son vermek.

Dikkat edilirse ana başlıkların hemen hepsi ‘‘zulüm’’ kelimesiyle ifade edilmiştir. Zulüm, kelime anlamıyla karanlık, Kur'ansal anlamıyla da ‘‘varlıkları, olmaları gereken yerin dışında bir yere koymak’’ demektir. Yani zulüm bir dengesizlik, bir sarsılmadır. Yaptığınız hiçbir şeyin yerinde durmasına izin vermez, ürettiğiniz hiçbir değerin amacına ulaşmasına imkân bırakmaz.
Zulüm, eski deyimle bir hercümerç yaratır. Yani dengeleri altüst ederek toplumda bir tür kıyamete sebep olur. Tıpkı deprem gibi. O yüzdendir ki Allah, tarih boyunca, zulme batmış toplumlara en hayatî uyarılarını depremler aracılığıyla ulaştırmıştır.

* * *

DEPREM 'ZULMÜ' GÖRMEMİZİ İSTİYOR

Genelde tüm insanlık, özelde de biz, sürekli bir biçimde zulüm sergiliyoruz. Bu zulümler, sadece başkalarına yapılmıyor. Kur'an'ın deyimiyle bizzat kendimize de zulmetmekteyiz.
Son yıllarda bu zulümler yoğunlaşmıştır. Hatta son çeyrek yüzyılda bazı zulümleri günlük hayatın bir tür gereği haline getirdik, meşrulaştırdık. Haram kazanç, şehvetperestlik, riyakârlık, sevgiyi ve merhameti gülünç bulma bunlardan bazılarıdır.
Depremin gösterdiklerini görmek ve deprem diliyle konuşan kudretin söylemek istediklerini iyi anlamak zorundayız. Depremin açtığı yaraları saracağız. Ama unutmayalım ki depremin ‘‘deşmek ve irinini temizlemek yolunda uyarı’’ getirdiği yaralar da vardır. O yaraları da açık yürekle, akıl ve basiretle görmek ve neşterleyerek temizlemek borcundayız.
Özellikle İsra Suresi 16. ayet, Müminun Suresi 53. ayet ve Mâûn Suresi ihlalleriyle oluşan ve iyice kangrenleşen yaraları görmezlikten gelmeyelim. Yoksa bu depremi de arayacağımız uyarılar kaçınılmaz olur.

'DEPREM YARALARINI HALK SARACAK'

Son depremi, getirdiği tahrip ve ölümlerin onda biriyle, belki yüzde biriyle atlatabilecekken, birbirine bağlı haram kazançlar yüzünden çok ağır fatura ödedik. Yaklaşık yarım asırdır bunlara siyasal çıkarlar uğruna seyirci kalanlar, şimdi kalkmış 'yaralar sarılacak' diye nutuk atıyorlar.

Bu yaraları saracak idiyseniz açılmalarına giden yolu neden kapatmadınız? O her biri birer felaket hazırlığı olan 'imar afları'nı neden çıkardınız? Bataklıkların, dere yataklarının, heyelan topraklarının üzerine mahallelerin kurulmasına neden izin verdiniz? En fazla iki kat binayı taşıma gücünde olan zeminlere yedi-sekiz kat çıkılmasına neden göz yumdunuz? Deprem mevzuatının uygulanıp uygulanmadığını neden denetlemediniz?

Kısacası biraz daha fazla, biraz daha kolay kazanmak için sahnelenen bu kahırlı namussuzluk zincirini neden kırmadınız? Kırmadınız çünkü o zincirin halkaları bu işten kese doldururken siz de oy devşiriyordunuz. Yaralar elbette sarılacak! Yaraları millet saracak, halk saracak, vicdanını parti lokallerinde kirletmemiş aydınlar saracak, 'insan yüreği' saracak.

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 06.11.2020 14:45
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol