İşte hocamızın din dendiğinde toplumun en çok konuştuğu konulardan biri olan cinler var mı, varsa ne tür varlıklar, peygamber cinlerle görüştü mü şeklindeki sorulara verdiği o çarpıcı yanıt:

" Yabancı bir heyeti Kur'an'ı dinlemek üzere sana göndermiştik. Şimdi burada yabancı heyet diye çevirdiğim şey, cindir. Yani hani bir zamanlar cinlerden bir heyeti Kur'an'ı dinlemek üzere sana göndermiştik. Bunu cinlerden bir heyet diye çeviriyorlar. Bunların uzaylılar gibi yabancı varlıklar olduğunu iddia ediyorlar ve her yerde, etrafta cinler olduğunu söylüyorlar. İşte etrafta cinler olursa birileri de o cinlerle irtibat kuruyor. Sonra birinin içine de cin girince çağırıyor ve cini çıkarıyor. Gelelim şimdi bu olayın aslına?

Yabancı bir heyet dediği şey Kur'an'ın, daha önce Mekke'de görülmemiş bir grup demek. Bununla ilgili iki tür rivayet var. Bunlar Medine'de oturan Yahudilerden bir grup idi. Cinlere, perilere, büyülere inanırlardı. Onlar Mekke'de bir peygamberin çıktığını duyunca onunla konuşmaya geldiler. Daha önce Mekke'de görülmedikleri için de bunlara yabancı bir heyet anlamına, ecnebi anlamında cin denildi. Çünkü Araplar bütün yabancılara ecnebi, cin derler. Yani cin dediği daha önce tanımadığı, görmediği yabancı demek.

Taberi'nin rivayetine göre ise bu grup Nusaybin'den gelen bir heyettir. Çünkü Nusaybin, Urfa civarı o dönemde pericilerin, cincilerin cirit attığı bir yerdi. Cinciler, falcılar vardı, insanlar bunların ellerinde kıskıvrak yakalanmış vaziyettelerdi.  Bunlar da dediler ki Mekke'de bir peygamber çıkmış, cin, peri vs olmadığını söylüyormuş, bütün cincilerin, falcıların, büyücülerin cehenneme odun olacağını söylüyormuş, gidelim ve şunu bir dinleyelim dediler. Mekke'ye geldiler, Peygamber onlara şu tepeye gelin dedi ve onlarla orada görüştü. Oraya ateş yaktılar, kurutulmuş et ve hurma ikram etti, onlarla konuştu. Soruları yanıtladı, sadece Allah'ın olduğunu söyledi, başka birşeyin olmadığını söyledi. Diğerleri halisünasyondur dedi. Adamlar bu şekilde geri döndü.

Sonra sahabeler onu aradılar. O da durumu anlattı, müşrikler bundan haberdar olunca dediler ki biz söylüyorduk zaten bu mecnundur, aklı başında değildir, cinlerle konuşuyor. Bu yaygara üzerine sahabelerden birini aldı, götürdü ve ona izah etti.

Şimdi bu olay hadis kitabına girdi. Rivayet savaşına dönüştü. Bugünde bu konu Ramazan aylarında 600 bin lira para alan bir hocanın dilinde şu hale geldi: Cinler ne yerdi? Flaş, flaş, flaş... Cinler tezek yermiş meğerse.. Ayrıca cinler insanların artıklarını yermiş. Bunu anlattığı için de çuvalla para alıyor.

Oysa peygamberin bu görüşmesi ayrıca Cin Suresi'nde de daha detaylı anlatılıyor. Buna göre görüşen o kişiler halklarına gittiler ve 'Biz Musa'dan sonra indirilen önceki açğlarda inmiş kitaplardan doğru namına ne kalmışsa hepsini sürdüren hakkı, adaleti, gerçeği, doğru yolu gösteren bir kitap dinledik. Ey halkımız Allah'a çağırana uyun. O'na iman edin ki günahlarınızı bağışlasın ve sizi acı bir azaptan korusun.' dediler. Cin Suresi cinlerin olmadığını anlatıyor. Onun için ismi cin. Sizin anladığınız gibi cinler yok diyor."