KÖKSÜZLÜK YENİLGİ GETİRİR...

07 Aralık 2017 Perşembe 02:03


Tarih: 26 Mart 1989.
Yerel seçimin galibi SHP oldu; yüzde 28.7 oy aldı. (DYP 25.1, ANAP 21.8, RP 9.8, 
DSP 9.0, MÇP 4.1)
SHP; İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Kayseri, Gaziantep büyükşehirleri olmak 
üzere 39 ilin belediye başkanlığını kazandı. (DYP 16, RP 5, ANAP 3, MÇP 3, 
Bağımsız 1)
Halk, umut gördüğü SHP'yi yerel yönetimlerde iktidara taşıdı.
20 Ekim 1991 tarihindeki genel seçimde SHP'nin (HEP ile ittifak yapmasına 
rağmen) oyu yüzde 24.7'ye düştü. Keza…
Tarih: 27 Mart 1994.
Yerel seçimde SHP oyu yüzde 13.5'e düştü.
İstanbul, Ankara, Kayseri gibi büyükşehri RP'ye kaptırıp sadece 10 ili 
kazanabildi!
SHP'deki oyların bu kadar büyük düşüş sebebi neydi?
Bunun bir sebebi Deniz Baykal liderliğinde yeniden açılan CHP'nin yüzde 4.6 oy 
almasıydı. Ancak SHP'de düşüş olağanüstüydü: 15.2.
Demek başka önemli nedeni vardı:
Bir olay SHP'nin üzerine yapışmıştı: İSKİ Skandalı…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel 
Müdürü Ergün Göknel'in aldığı rüşvetin ortaya çıkması SHP'nin oylarını eritti.
Aslında… İSKİ sadece semboldü; SHP belediyelerin çoğu tıpkı yerine geldikleri 
ANAP belediyeleri gibi yolsuzluktan nemalandı! Maalesef!..
ANAP'ın oylarını eriten rüşvet bağımlılığı SHP'yi de vurdu.
Halk umudunu başka bir partide aramaya başladı: RP.
Evet, bu uzun girişten sonra asıl konumuza gelebiliriz…

Yanıtı aramak

ANAP'tan SHP'ye…
SHP'den RP'ye…
Umut arayan kitlelerin parti değiştirmesi demokrasinin sağlıklı işleyişine örnek 
gösterilir.
Peki…
Yolsuzluk bataklığına gömülen ANAP'ı ve rüşvete yenik düşen SHP'yi terk eden 
büyük seçmen kitlesi, AKP'ye oy vermeye neden devam ediyor?
AKP'de bir değil, bin İSKİ skandalı var!
Hiç öyle Reza Zarrab'dan girip Man Adası'ndan çıkıp uzun uzun yazmaya gerek yok. 
Keza… Seçmenin AKP iktidarını “temiz” gördüğünü sanmıyorum. Halkı 
küçümsemeyiniz; hepsi neyin ne olduğunu çok iyi biliyor. “Çalıyor ama yapıyor” 
sözü neredeyse atasözü oldu!
Peki bu seçmen…
– Niye ısrarla AKP'ye oy veriyor?
– Neden AKP'yi hâlâ umut olarak görüyor?
İşte… Asıl bu sorular üzerinde durulması gerekmiyor mu?
Büyük kitleler, umut gördükleri siyasal İslam'ı/Ilımlı İslam'ı büyük 
beklentilerle iktidara taşıdı. Ancak AKP beklentileri karşılayamadı.
Ne refah sağlayabildi…
Ne terörü önleyebildi…
AKP bol keseden savruk harcamalarıyla ülkede cari açık patlaması yaşattı. Ki dış 
politikaya, FETÖ desteğine, eğitim kepazeliğine, hukuksuzluklara, basın 
özgürlüğüne, toplumsal ayrışmalara-kirlenmelere filan hiç girmeyeyim.
Sonuç itibarıyla AKP ülkeyi yönetmeyi beceremedi/beceremiyor. Bu sebeple…
AKP'ye inananların bugün politik travma yaşadığını görüyoruz. Umduklarını 
bulamadıkları acı bir hakikat.
Sadece seçmeni değil, iktidar partisi de gerilim içinde; AKP'de büyük 
çalkantılar var.
İyi de… Yine aynı soruyu yöneltmek zorundayım:
AKP hâlâ açık ara nasıl birinci parti?
Evet, asıl soru bu…
Yanıtının bulunması gereken soru bu…

Korkusuz olmak

“Açıklanmasın” demiyorum…
Ama ortaya bin kez belge çıkarılsa da (ki daha önceki yıllarda bunu yaşadık) AKP 
seçmeninin tercihini değiştirmediği görülüyor!
CHP kuşkusuz, Erdoğan'ın ailesiyle ilgili belgeleri açıklamalıdır.
CHP kuşkusuz, devletin nasıl soyulduğu belgelerini açıklamalıdır.
Ve fakat, bunlar yeterli değil. Çünkü:
İktidar olma stratejinizi salt mevcut hükümetin hırsızlığı üzerine inşa 
ederseniz seçmenden oy alamıyorsunuz.
Demek:
Seçmenin bilincinde umut olmak şart. Bu amaçla yeni ideal yaratmak zorundasınız.
Seçmeni etkileyecek çarpıcı fikrinizin olması şart. Ve…
Bunları dile getirmek için korkusuz olmanız gerekiyor. (Şunu eklemek zorundayım: 
“Korkusuz” sözünden kastım politik mücadeleyi savaş haline dönüştürmek değil! 
Ulusun iradesini “bana uymuyor” diye yok sayamazsınız! “AKP'yi destekliyor” diye 
seçmeni dışlayamazsınız. O seçmeni kazanmak zorundasınız. Bunu ise korkutarak 
yapamazsınız.) “Korkusuzluktan” kastım; fikrinizi açıklamakta ve düşüncenizin 
icraatını yapmakta cesur olmanızdır! Keza… Karamsarlık mikrobuna yenik 
düşmemektir. Popülizme yenik düşmemektir. Örneğin, dil oyunları gibi 
zevzekliklerden vazgeçmektir. ABD-AB'den beklentili mandacı neoliberal 
hegemonyadan kurulmaktır. Evet…
Program olmadan iktidara yürünemez.
Umut olacak programın ne olduğu da bellidir: Ahlaklı-vicdanlı-akılcı halkçılık.
Biliniz ki:
Çin, Kemalist programla dünya devi oldu…
Hindistan, Kemalist programla dünya devi oldu… Evet…
AKP, ancak Kemalist program umuduyla yenilir.
Ve Türkiye, ancak Kemalist programla yine saygın ülke olur.
NOT: Atatürk'ün Armağanı… Kadınların seçme ve seçilme haklarını kazanımının 83. 
yıl dönümünde Ankara'da binlerce kadınla Eşitlik ve Adalet Kadın Buluşması 
düzenleyen CHP'lileri köklerine sahip çıktıkları için tebrik ederim…

yuzdeyuzhaber





Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol