DİLE GELSİN BÜTÜN DÜNYA!

İhsan Eliaçık Hoca İle Kur'an'ı Keşfet'de bugün: BELED SURESİ 1-5...

05 Kasım 2014 Çarşamba 11:57
DİLE GELSİN BÜTÜN DÜNYA!
 Sevgi ve Merhameti sonsuz Allah'ın adıyla,

Bu şehir dile gelsin!
Bağrından çıktığın işte bu şehir dile gelsin!
Babalar, anneler, çocuklar hepsi dile gelsin!
"Biz insana zorluklara karşı dayanma gücü verdik; hiç kuşkusuz."
(BELEDİ SURESİ / 1-5)

Yani, Dile gel ey Mekke!Dile gel ey şehirlerin anası! Dile gel ey insanlığın kalpgahı! Dile gelde söyle: Şu içindeki Kabe'nin ne anlamı var? Adem'i, Havva'yı, İbrahim'i, İsmail'i, Haver'i anlat. Niçin kuruldu bu ev söyle? İçine putları kim doldurdu? Yıllar yılı gölgende kimler ne yaptı anlat. Anlat ki, insanlık karanlıklarından aydınlığa çıksın, anlat ki, üzerine çöken karabulutlar dağılsın.

Ve sen ey Muhammed! Sen bu şehrin çocuğusun. Bir ömür geçirdiğin (içine 'hulul' ettiğin, sana 'helal' olan) bu şehirden başlıyoruz. Önce yaşadığın toprakları, kendi halkını uyaracak, doğru yola çağıracaksın. İçinde nice hatıraların olan, çocukluğunu ve gençliğini yaşadığın memleketin, artık senin çıkışınla bambaşka bir yer olacak. Bu şehrin taşı toprağı dile gelecek. Her karış toğrağı tanıklık edecek ve diyecek ki: Sen büyük bir ahlak üzeresin, erdemli ve dürüst yaşayan bir el-eminsin. Şu şehrin taşı toprağı buna şahittir. Ayağını önce kendi toprağına, kendi şehrine iyi bas ey Muhammed! Burada sağlam durmalısın, buraya yaslanmalısın. Dünyaya sunacağın her iyi şeyi önce kendi bahçende, kendi ocağında, kendi yurdunda yetiştirmelisin. Arkası gelecektir; bundan hiç şüphen olmasın...

Ayette geçen 'belde'den maksat neresidir?

Tabiki bu ayetler Hazreti Muhammed'e Mekke'de nazil olduğu için önce Mekke'dir. Fakat şimdi o öldüğüne, aradan on dört koca asır geçtiğine ve biz bu ayetleri okumaya devam ettiğimize göre artık bu beldeden maksat, "kim bu ayetleri nerede okuyorsa orası" olmak icap eder.

Yani bu ayetlerinde Allah, İstanbul'da okuyorsanız İstanbul'a, Urfa'da okuyorsanız Urfa'ya, Tahran'da okuyorsanız Tahran'a, Kudüs'te okuyorsanız Kudüs'e, Paris'te okuyorsanız Paris'e yemin ediyor demektir. Keza Türkiye'de okuyorsanız Türkiye'ye, Mısır'da okuyorsanız Mısır'a, Çin'de okuyorsanız Çin'e yemin ediyor/orayı dile gelmeye, tanıklı etmeye çağırıyor demektir.

Çünkü yeryüzünde bütün yöreler birer 'belde'dir.

Asr (çağ) Suresi'ni de böyle okumak icap eder: 'Çağa yemin olsun/dile gelsin ki...)

Hangi çağ? Bu ayetleri kim hangi çağda okuyorsa o çağ...

Çünkü bütün çağlar birer asr'dır.

Burada Müslümana bir bilinç aşılanmaya çalışıldığını görüyoruz; çağ ve belde bilinci... İçinde yaşadığı zamanı ve mekanı kuşanma sufilerin tabiri ile 'ibnu'l-vakt' (vaktin oğlu/kendi zamanının ve mekanının insanı olma) şuuru...

Ayette geçen 'HILL' tabiri ilginçtir. "Sen bu belde de hıll'sın" manasına gelen bu ibaredeki 'hıll' Türkçe'de kullandığımız 'helal, hulul', tahlil' ile aynı kökten.

Bu durumda mana;

1- Sen bu beldeye helalsin; burası senin memleketin, taşında toprağında hatıraların, hakkın var.

2- Sen bu beldeye hulul etmişsin; içinde yaşamıssın, doğmuşsun, büyümüşsün, bağrından çıkmışssın.

3- Sen bu beldenin her karış toprağına sinmişsin, dağını taşını adın gibi biliyorsun, tahlil etmişsin, bölüm bölüm, karış karış, yıl yıl ömrünü geçirmişsin' olur.

Keza ayette geçen 'Burada doğurana ve doğana' yani buranın anne, baba ve çocuklarına, insanlarına yemin olsun/dile gelsin ki... ibaresi de bir o kadar manidardır.

Şu halde üzerinde yaşadığı 'beldenin' şuurunda olmak şu demektir:

1- Üzerinde yaşadığın beldeyi 'helal' kabul edeceksin. Yani burası bana serbest, kimse beni burada yabancı yerine koyamaz, angarya muamelesi yapamaz, kökü dışarıda vs. diyemez, burası benim diyeceksin.

2- Çünkü sen bu beldeye 'hulul' etmişsin. Yani burada doğmuş, burada büyümüş, buraya sinmiş, buranın ekmeğini yemiş, suyunu içmissin, bu senin hakkın.

3- Durum bu olunca, üzerinde yaşadığın beldeyi iyi 'tahlil' edeceksin; dününü, bugününü ve yarınını iyi okuyacaksın. Her yönden beldene derinlemesine nüfuz edeceksin.

4- İşe, bu beldenin anne-baba ve çocuklarından başlayacaksın. Anlatmayacaksın, yapacaksın. Çünkü yaptığında zaten anlatıyorsun demektir. Bu beldenin anne ve babaları, çocukları yani insanları aç mı, tok mu onu düşüneceksin. Halleri nedir, ne yer ne içerler, dertleri nedir, hangi sıkıntılar içinde onları dert edineceksin? Sıkıntılara birlikte göğüs gereceksin. Makus talihini yenmeye, dar boğazlardan birlikte çıkmaya çalışacaksın. Kendini onlardan ayrı ve üstte görmeyeceksin. "Halka inmek" tabirini unutacaksın; çünkü halk zaten sensin. Gerektiğinde Musa'nın halk önderleri gibi olacaksın. Hazreti Muhammed gibi de, kendi beldesine helal, tahlil, hulul ederek, fildişi kulelerinden inip halkın bağrından çıkan (ummi) olacaksın.

İşte belde şuuru, bilinci bu demektir.

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 05.11.2014 12:04
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol