Türk Bayrağı'nın önünde Türkiye'yi kurtaran kahraman olarak sunulan hayırsever
hırsızımızın New York'taki itiraflarını özetlersek…
*
Hayırsever hırsızımız, hırsız bakanımıza 45-50 milyon euro rüşvet veriyor,
rüşvet miktarı hırsız bakanımızı kesmiyor, hırsızlıktan yüzde 50 ortaklık
istiyor, hayırsever hırsızımız 7 milyon dolar daha veriyor.
*
Amerikalı hakim “hırsızlığı nasıl yaptınız?” diye soruyor, hayırsever hırsızımız
izah edeyim efenim diyor, duruşma salonuna karatahta getiriyorlar, hayırsever
hırsızımız hırsızlığın şemasını çiziyor.
*
Şemaya göre… Hırsız bakanımız hayırsever hırsızımızı bankacı hırsızımıza
gönderiyor, devlet bankamızdaki uzman hırsızlarımız çağırılıyor, hep beraber
hırsızlık toplantısı yapıyorlar.
*
Hırsız bankacımız hayırsever hırsızımıza “el eli yıkar, iki el de yüzü yıkar”
diyor, Amerikalı hakim anlamıyor, “bu ne demek?” diyor, hayırsever hırsızımız
izah ediyor, “Türk atasözüdür, bir kişi bir kişiye yardım ederse, o da bu
iyiliğin altında kalmaz manasındadır” diyor, böylece hırsızlarımızın
atasözlerimizi kullanarak rüşvet istedikleri ortaya çıkıyor, hayırsever
hırsızımız bankacı hırsızımıza ikişer milyon eurolar halinde rüşvet ödemeye
başlıyor.
*
O kadar çok hırsızlık toplantısı yapılıyor ki, hayırsever hırsızımız ordan oraya
koştururken trafikte sıkışıyor, İstanbul emniyetine telefon ediyor, güvenlik
şeridini kullanmak istiyor, aman hırsızlıklar aksamasın diye hayırsever
hırsızımıza ek şerit açılıyor.
*
İranlılar bakıyor ki, bizim hırsızlar gayet güzel çalıyor, Hintlilere
methediyorlar, Hintliler geliyor, “Hindistan'da hırsızlık zor oluyor, mümkünse
Türkiye'de hırsızlık yapabilir miyiz?” diye soruyorlar, hayırsever hırsızımız
“hay hay” diyor, bizim devlet bankamız üzerinden Hintlilerin hırsızlığını
organize edip, komisyonu alıyorlar.
*
Hayırsever hırsızımız, bir başka hırsız bakanımızın hırsız oğluna gidiyor,
“babana söyle benim adıma referans mektubu yazsın, beni tavsiye etsin, Çin'e
gidip Türkiye'de hırsızlık yapması için Çinli ortak arayacağım” diyor, 100 bin
dolar rüşvet veriyor, referans mektubunu alıyor, Çin'e gidiyor, Çinliler efendi
adam çıkıyor, hayırsever hırsızımızın hırsız olduğunu anlıyor, kapının önüne
koyuyor.
*
İran bakıyor ki, bakan hırsız, bankacı hırsız, e vaziyet böyleyken aracılık
yapan hayırsever hırsıza niye komisyon kaptırıyoruz diye düşünüyor, devreden
çıkarmak istiyor, hayırsever hırsızımız İranlı hırsızların niyetini anlıyor,
bizim hırsızları elaleme kaptırmamak için rüşveti arttırıyor, o kadar çok rüşvet
dağıtıyor ki, yanlış kişilere yanlış rüşvetler gidiyor, mesela hırsız
bankacımıza gitmesi gereken iki milyon euro, yanlışlıkla hırsız bakanımıza
gidiyor, bilahare mahsuplaşıyorlar ama, yanlışlıkla rüşvet alanlar geri ödemede
zorluk çıkarıyor, herkese yetecek kadar rüşvet varken lüzumsuz tatsızlık oluyor,
hayırsever hırsızımızın sebil gibi rüşvet dağıttığını duymayan kalmıyor,
hırsızlık yapılmayan devlet bankalarımızın bile canı çekiyor, biz de sevaba
girelim filan demeye başlıyorlar.
*
Hırsızlık paraları birbirine dolanınca hırsız bakanımız sinirleniyor, “devlette
böyle kepazelik olmaz, burası kabile devleti değil, hırsızlığa bi çekidüzen
vermemiz lazım” diyor, hırsızlık brifingi istiyor, hayırsever hırsızımız o güne
kadar yapılan hırsızlıklarının dökümünü dosya halinde hırsız bakanımıza sunuyor,
hangi gün kaç milyar dolarlık hırsızlık yapılmış, kaç milyon euro ve dolar
rüşvet ödenmiş, tek tek izahat veriyor… Böylece “rüşvetin belgesi olmaz”
zannedilirken, “rüşvetin brifingi”nin bile olduğu ortaya çıkıyor!
*
Hırsızlık paraları yeniden nizam intizama kavuşuyor ama, bu defa da hayali altın
ihracatı boka sarıyor, hırsız bankacımız “Amerikalılar iyice huylandı, altını
bırakalım gıda işine girelim” diyor, hayali gıda ihracatına giriliyor, ama gene
çarşafa dolanıyorlar, beş bin tonluk gemiye evrak üstünde 150 bin ton
yükledikleri filan anlaşılıyor, hadi bakalım bu defa evrağı düzeltmek için
rüşvet dağıtıyorlar… Duruşmanın tam burasında Amerikalı hakim bile gülümsüyor,
“Türk hamamına giren terler” diyor!
*
Türk Bayrağı'nın önünde Türkiye'yi kurtaran kahraman olarak sunulan hayırsever
hırsızımız, New York'ta bunları anlatıyor.
*
“Milli” dedikleri dava işte bu!
yuzdeyuzhaber
Dikkat!
Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.
Üye Girişi Üye Ol