Siyaset Biliminin kurucusu Thomas Hobbes, siyaseti bir çeşit kâğıt oyununa benzetmiş ancak siyasetle arasında fark olduğunu da şöyle ifade etmiştir: “Eğer burada oyuncular başka bir koz üzerinde anlaşmamışlarsa, sopalar yani ordu koz haline gelir”.
Türkiye Cumhuriyeti ajandasına eklenen önemli tarihlerden biri de ne yazık ki 15 Temmuz 2016 oldu. 
Ordu-Siyaset ilişkisinin tarihsel gelişimine bakıldığında, Türk siyasal hayatında Silahlı Kuvvetlerin her zaman belirgin bir rolü olduğu görülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren ordu tarafından, zaman zaman yönetime müdahale edilerek sivil rejime ara verilmiştir. Genellikle de emir komuta zincirine uygun hareket edilerek yapılan müdahaleler olmuştur. 
15 Temmuz gecesi yapılmak istenen darbe girişimi bana Talat Aydemir'in başarısızlıkla sonuçlanan 22 Şubat 1962 ve 21 Mayıs 1963 Darbe girişimlerini hatırlattı. Her iki girişimin benzerlikleri yanında ayrılıkları da bulunmaktadır. 
Örneklerle bakmak faydalı olacaktır:
Talat Aydemir'in darbe girişiminin nedenlerinden biri silahlı kuvvetlerin halk ile karşı karşıya getirilmiş olmasıydı. Peki, 15 Temmuz gecesi ne oldu halk sokağa çıktı ve asker ile karşı karşıya geldi; yani sonuç oldu.
Aydemir, yeni mezun olmuş 600 Asteğmen’e hitaben konuşma yaparak Harb Okulu’nu alarma geçirmişti. 15 Temmuz'da Kuleli Askeri Lisesi öğrencileri (15-16 yaşında) ve er-erbaş alarma geçirilmiştir.
Aydemir'in girişiminde, Çankaya’da toplantı halinde olan Başbakan, Bakanlar, Parti liderleri, Genelkurmay Başkanı göz altına alınmak yerine serbest bırakılmışlardı. 15 Temmuz'da ne oldu? Milli iradenin tecelli ettiği TBMM bombalandı. 
Aydemir'in teşebbüsü, Atatürk’ün, Türkiye’nin kalkınması için şart koyduğu birlik ve beraberlik prensibinden uzaklaşıldığı inancıydı. 15 Temmuz, her şeyden önce ne yazık ki ordu içinde bir bölünmüşlüğün yansıması hiyerarşik düzen içinde değil sadece belirli bir grup ile sınırlı kalmış olmakla birlikte siyaseten de hırsların bir çatışması olmuştur. İşte tam da bu noktada kozlar ve sopalar devreye girmiştir.  
22 Şubat 1962 yılındaki darbe girişimi sonrasında bazı öğrenciler üzerinde ‘‘Harbiyeli Aldanmaz’’ sözleri yazılı bir çelengi Taksim’deki Atatürk Anıtı’na koymuşlardı. 15 Temmuz teşebbüsünde de Harbiyelilerin ‘‘Harbiyeli Aldanmaz’’inancında olduğunu görmek Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığı için ümit verici bir durum oldu. 
Türk Ordusu kurulduğundan beri Ordu-Millet her zaman elele olmuştur. Veee hep de öyle olacaktır. Türk Milleti, tüm iç ve dış tehditlere karşı ordusuna güvenir. 
15 Temmuz darbe girişimi, ne Türk Silahlı Kuvvetlerinin onurunu, itibarını, güvenilirliğini zedeleyecek ne de Türk Milletinin Ordusuna inancını...
Mehmetçik her zaman "Kınalı Kuzu"larımız olacaktır...
Tabii ki ordu içindeki darbeciler temizlenmelidir, ancak unutulmamalıdır ki bu coğrafyadaki varlığımızı Türkiye Cumhuriyeti Ordusuna borçluyuz.
Artık “EN KÖTÜ DEMOKRASİ EN İYİ DARBEDEN DAHA İYİDİR” ifadesini iyice kavramalıyız.
Şanlı Türk Ordusu ne "Koz"dur ne de "Sopa"...

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol