Denizi çok severdi lakin hayat onu ya dağa taşa ya bozkırlara yönlendirdi.
Ömrünün üçte ikisi zaten cephelerdeydi.
Biliyor musunuz doya doya ilk kez Florya'da ömrünün son demlerinde yüzebilmişti.
Selanik'liydi, deniz kentiydi ama neden yüzemediğini "Paşam Selanik'te doğup büyüdünüz. Hiç denize girmez miydiniz?'
diye soran Falih Rıfkı Atay'a şöyle izah edecekti:
" Aman çocuğum, o zaman soyunup denize girmek ne demekti, nasıl bakarlardı insana...'

Oysa o 'vatan hainiydi' bugün birilerinin yere göğe sığdıramadığı bazı muhteremler nezdinde.
İngiliz propagandasının baş savunucusu Padişah Vahdettin'di elbette.
'Heyeti kaatile' diyorlardı Mustafa Kemal ve yanındakilere. Yani Hristiyan öldürücüler.
Damat Ferit'in Adliye Bakanı şunları söylüyordu gazetecilere havalı havalı:
" Hükümetimiz Mustafa Kemal'i resmen mahkum etmiş ve hilafetle vatana hain olduğunu ilan eylemiştir... Mustafa Kemal ordusu öteden beriden toplanmış haydutlardan, sabıkalılardan mürekkep bir ordudur."

Birinci dünya savaşı başlamadan önce nüfusumuz 22 milyon, toprağımız bir milyon 700 bin kilometrekareydi lakin çok değil savaş sonunda bir milyon topraktan 12 milyon nüfustan yitirmiştik.

Bugün nasılsa o gün de din bezirganları yine sahnedeydi!
Mustafa Kemal'e sadece düşmanlar değil Ankara Hükümeti'ni tanımayı küfürle eşdeğer tutan sözde Halife fetvaları da zor günler geçirtmekteydi.
Halk zaten okur yazar değildi, medrese denen hurafe yuvaları ve softalarının baskısı altında inim inim inlemekteydi.
Biga'nın gavur imamı, Düzce'nin Ahmet hocası, Bolu'nun Kör Ali Hocası saymakla bitmez halkı alabildiğine kışkırtıyorlardı.
Bir Jandarma Binbaşısı, 'Askerler evlerine gitsinler. Kuvay-ı Milliye için toplanan paraların hesabını soracağız' diye gürlüyordu alabildiğine.
Onlar bunları yaparken İngiliz desteği uğruna, hakikate kayıtsız kalamıyordu İngiliz karargahı mevcut duruma.
Şöyle diyordu İngiliz Yüzbaşı Amstrong açıkça:
"Padişahla birlikte kalanlar işe yaramaz adamlar, iyi Türklerin çoğu Mustafa Kemal ile beraber."

" O yılların şartları içinde birbirinden beter üç harpten çıkan; başındakilerin akılsızlığı ve maceralığı yüzünden milyonlarca evlat, vatanlarca toprak veren; ölü çocuklarını yiyen çıldırmış analar; yolsuz, demirağsız, tekniksiz, medeniyetsiz memleketin bir ucunda Rus devinin diğer ucunda yedi düvelin ateş dalgaları arasında eriye eriye tükenen bir millet gene de harp edecek şevk bulur; gene de gülle taşıtarak, don gömlek yirmi bir günlük meydan muharebeleri verir, adeta eti ile istihkamlara çarparak kaleler düşürür, bunsuz böyle milletsiz Mustafa Kemal neye yarardı?" yazmıştı Falih Rıfkı yaşanan bir olayı kendisine dayanak yaparak.
Anlatalım:
Sözkonusu olay Mısır'a dairdi.
Mısır da bağımsızlık uğraşı veriyordu ve liderlerinden biri Mustafa Kemal'i görmeye gelmişti.
Kendisine:
- Bizim hareketin de başına geçmek istemez misiniz? diye sordu.
Tabiki olabilecek birşey değildi lakin yine de yokladı Mustafa Kemal:
- Yarım milyonunuz bu uğurda ölür mü?
Adamcağız yüzüne bakakaldı:
- Fakat Paşa hazretleri yarım milyonun ölmesine ne lüzum var? Başımızda siz olacaksınız ya...
Cevap, bugün hala 'Kurtuluşu kendine mal etti...' diye yeri göğü inleten yobaz takımına da verilmiş türdendi:
- Benimle olmaz, beyfendi hazretleri, yalnız benimle olmaz. 
Ne zaman halkınızın yarım milyonu ölmeye karar verirse o vakit gelip beni ararsınız.

Mustafa Kemal halkın umudu, cefakar halk da Mustafa Kemal'in umuduydu.
Cumhuriyet kolay mı kuruldu sanıyorsunuz?
Hepsini geçtim o günlerde bu sözcüğün kendisi bile korkutucuydu hatta hakaret sayılırdı.
Sokaktaki birine cumhuriyetçi demek 'gavur' demekle eşdeğerdi.
Uzatmayalım cumhuriyetle yarıbağımsız Osmanlı İmparatorluğu’ndan tam bağımsız Türkiye'ye geçildi.
Her ne kadar sonraki yönetimler anlamını kavrayıp da layık bir şekilde uygulayamamış olsalar da ilkelerini hatırlatarak susalım.
Cumhuriyet demek halk egemenliği demek.
Cumhuriyet demek tam bağımsızlık demek.
Cumhuriyet demek ulusal bütünlük ve çağdaşlaşma demek.
Cumhuriyet demek barışçılık demek ve en önemlisi cumhuriyet demek laiklik demek.
Biliyoruz ki birilerinin en büyük ideali de laikliği yok edip, kendilerini çoban, kitleleri sürü haline getirmek!
 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol