Trump ile Tayyip Erdoğan arasında bir ilişki var. Bazı ticari ilişkiler de olduğu söyleniyor ama bunun kanıtlanmamış olduğunu belirtmek gerekiyor. Tayyip beyin aklında bir baskın seçim her zaman var. Masasında duruyor. Kendisi zaten her hafta iki, üç anket yaptırır. Şu an beklemesinin nedeni hem kamuoyunun aleyhine dönmüş olması hem ABD'de Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimi hem de yine Kasım ayı sonrası Türk ekonomisinde yaşanması büyük ihtimal olarak görülen ekonomik kaos. Çünkü karşılıksız basılan liralar yüzünden üç-dört ay sonra hiper enflasyon yaşanacağı artık kehanet olmaktan çıkmış durumda. Bugün TÜİK'in rakamlarında bile yüzde 12'ye çıkmış enflasyon aslında yüzde 20'lerin üzerinde ama Kasım sonrası bu rakam yüzde 40'lara, yüzde 50'lere çıkacak. Bunu iktidar da biliyor. Bu kesin. Sadece enflasyon değil büyük bir döviz sarsıntısı da yaşanacak. Turizm zaten çökmüş halde. Merkez Bankası'nın rezervleri eksi 23 milyar dolarda. Katar'dan para istedik patinaj yaptı. Düne kadar tehdit ettiğimiz Almanya'dan para istiyoruz şimdi. Büyük bir savrulma yaşanıyor, hükümet ise sadece milletin algısı ile işi kotarmaya çalışıyor büyük devletiz vs diyerek. İşte tüm bu yaşanacaklar yüzünden baskın seçim yapıp seçileyim diye düşünüyor Tayyip Erdoğan. Aksi halde sandıktan çıkamayacağını, seçilmesinin mümkün olmadığını biliyor.

"TÜRKİYE İZİN VERMİŞ..."

Şu an tek birşey bekleniyor. Eğer o gerçekleşirse hemen anında yapacaklar baskın seçimi. Peki nedir o derseniz ABD ile yaptıkları pazarlıktan çıkacak sonuç. Türkiye son dönemde yüzünü yeniden ABD'ye döndü. Öyle ki Tayyip Erdoğan aylardır PKK-PYD konusunda birşey söylemedi, söylemiyor. Oysa hemen güneyimizde PKK devleti kuruldu, ABD Barzani ve PYD güçlerini barıştırdı. Biz barış pınarı harekatı yapmıştık noldu. Niye ses seda yok. Bizden çok uzakta Libya'da iki grubun çatışmasına dahil olurken askerimizi, Genelkurmay Başkanımızı bile oraya gönderirken hemen yanıbaşımızda, sınırımızda yaşanan ve ileride başımıza büyük bela olacak olan PKK devletine karşı niye sessiziz. Çünkü ABD medyasındaki iddialara göre Türkiye buna örtülü şekilde izin vermiş.
"S 400'LERİ TOPRAĞA GÖMELİM AMA..."
Bunun dışında Türkiye İdlib'te ve Libya'da da ABD ile birlikte. Pazarlığın bir yanında ise şu söylenmiş ABD'ye; biz seninle beraberiz eskiden olduğu gibi hatta Rusya'dan aldığımız S-400'leri bile toprağa gömelim ama siz de bize seçime destek için ya Fetullah Gülen'i ya da PKK elebaşılarından Murat Karayılan olmazsa da Cemil Bayık'ı verin. ABD Türkiye'de iktidarın, Erdoğan'ın sıkıştığını biliyor dolayısıyla Fetullah Gülen olmasa bile ya Karayılan'ı ya da Bayık'ı verebilir çünkü zaten artık ABD Kandil'i değil Barzani'yi ve PYD'yi muhatap alıyor. Tabii bunu vermesi halinde Türkiye'den epey taviz koparacak Doğu Akdeniz meselesinde, Kıbrıs meselesinde, Ege'de Yunan meselesinde ABD'ye teslim olunacak. Tüm bunların karşılığı dediğim gibi sadece iktidarın sürmesi olacak. Normal şartlarda Tayyip Erdoğan iktidarının sürmesi mümkün değil, sandıktan çıkması mümkün değil ama bu pazarlık hala daha sürüyor ve gerçekleşecek olursa baskın seçime etkisinin büyük olmayacağını söyleyemem. Çünkü her türlü iktidar imkanı, medya yönetimi ile büyük bir zafer algısı yaratılacak. Ankara'nın diğer yakasında bunlar iyiden iyiye konuşulmakta. Bilinmesinde fayda var.