yuzdeyuzhaber
2016-03-13 00:24:43

Wireless'e Şifre Koymak Niye?

Oğuz ÖRNEK

13 Mart 2016, 00:24

 Düşünün. Bir ata çıkacak, birisine nasihat edecek, sözü nesilden nesile aktırılacak, anonimleşecek. Kendisi binlerce atalardan biri olacak, sözü de atasözü olacak.
‘‘Komşu komşunun külüne muhtaçtır’’
Dili Çanakkale sütünden yandıktan sonra, yoğurdu bile üfleyerek yiyenler düşman etmişti Yunanistan ile bizi. Elini ateşe sokmak yerine, maşa olarak kullanandılar 1919’da Yunanistan’ı. Ateşi maşa ile keyif kılan sütten ağzı yananlar, durumu ayrıca yedikleri hurmalarla tatlandırdılar. Manzaranın büyüsü hurma yeme ayarının kaçırılmasına yol açtı anlaşılan. Maşayı tutanın bağırsaklarına vurdu. Yediğin o hurmalar, döner dolaşır yine seni tırmalar ya; Lozan’da lavabonun yerini bulmak için koşuşturmaya başladılar. Maşa mı? Demir bu. Her ne kadar körüklenmiş ateşin etkisinde kaldı ise de azıcık deforme almakla sıyrıldı ortamdan.
Sonra;
Dostluğun tadını, gönlü ekşi olanlar anlayamazmış. Gönlü tatlıydı aslında Yunanistan’ın. Ateşe maşa olduğunun idrakına vardı Venizelos. 1928’de iktidara gelir gelmez ‘‘eski dosttan, düşman olmaz’’ dedi. Türk-Yunan, ‘‘et, tırnaktan ayrılmaz’’ dedi. Yeni bir dönemin başlangıcı geldi. Megali İdea dosyası birden toprağa gömüldü. ‘‘Kusursuz dost arayan, dostsuz kalır’’ dedi Türkiye. Venizelos Türkiye’ye davet edildi. Ziyaret, 1930 yılında gerçekleşti. İmzalanan antlaşmalar, Türk-Yunan yeniden geliştirdi. Ve o Venizelos 12 Ocak 1934’de Balkan Paktı’nın gerçek kurucusu olduğuna inandığı, eski düşmanı Atatürk’ü 12 Ocak 1934’te Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi.
Dost uyur, düşman uyamaz. Son 40 yılda Çanakkale sütünden ağzı yananlar, yoğurdu üfleyerek yemekten vazgeçti. Ama küllenmiş ateşi eski-yeni maşalarla köz tutma alışkanlığından vazgeçmedi. Alışmış, kudurmuştan beterdir. Arada, alevlendirmeyi başarmıyor da değil. Allah’tan hayvan terli. Arada uçan-kaçan dışında yemiyor.
EKONOMİYE CAN SUYU
İki ülke vatandaşları arasında sorun yok. İki coğrafyanın sokaktaki insanları her şeyin farkında. En küçük örneği ile Yunanistan’ın son 5 yılındaki iflas düzeyinde oluşan krizde yaşandı. Çeşme ve Sakız esnafının sivil irade dayanışmasının sonuçları ortada. Çeşme’den uzatılan el ile bugün avuç içi kadar Sakız adası, nerede ise Yunanistan ekonomisine can suyu oldu. Ve 2 gün önce. Maşayı tutanların körüklediği ateşin dumanı eşliğinde 94 yıl önce İzmir’de vedalaşan iki kardeş, yine İzmir’de kucaklaştı. Hem de ‘‘Komşu, komşunun külüne muhtaçtır’’ dercesine.
Değişik adam şu Aleksis Cipras. İktidara gelir gelmez ‘‘Türk ve Yunan halkları düşman değildir. Düşman edilmeye çalışılıyor.’’ içerikli açıklamaları bir yana. Avrupa Birliği’ne ‘‘maşanız olmayacağız’’ türü çıkışlarından dikkatimi çekmişti. Ve 2 gün önce İzmir’deki buluşmada da ‘‘Bu şehrin hafızalarda kötü anlamda anılmasını istemiyoruz ‘’ diyerek taçlandırdı olayı.
Basın toplantısında etti bu lafı. Kimse de ‘‘son 5 yılda Ege’deki 16 irili ufaklı Türk sularındaki adalara, Yunanistan bayrağı çekildiği söylemleri bir iddia mı, yoksa doğru mu?’’ diye sormadı. ‘‘Komşu, komşunun külüne muhtaç. Eyvallah, kabulümüz. O zaman bu wireless’a şifre koymak niye?” demekten kendimi alamıyorum.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.