“Tekrarlamayayım ama tekçilik üzerine inşa edilmiş, tek kimlik, tek inanç üzerine, yaşam tarzı üzerine inşa edilmiş ulus. Türkiye Cumhuriyeti devleti bunu yaratmak istedi, olmadı. Başarılamadı, Kürtler de diğer kimlikler de kabul etmedi. Biz de diyoruz ki; aradan yüzyıl geçti, cumhuriyete demokratik bir format atılsın. Cumhuriyet yürürken, bundan sonra devam ederken, demokratik öğesi daha da güçlendirerek devam etsin. Biz de bu cumhuriyetin, ülkenin bir parçasıyız. Burası bizim de anavatanımız, biz başka yerden sürgünle buraya gelmedik, geçerken yanlışlıkla sınırları geçip burada kalmadık. Mülteci olarak Türkiye’ye sığınmadık ki onların hepsini yurttaş olarak veya mülteci olarak hakları vardır ayrı bir konu ama biz bu toprakların insanlarıyız. Almanya’ya göç etmiş Kürtler veya Türkler değiliz. Alman hükümetinden ya da Alman devletinden ‘Türkçe eğitim istiyorum’ diyen Türkün bile orada hakkı varken, kendi anavatanındaki Kürdün ‘Ben anadilimde eğitim istiyorum, kendimi yönetmek istiyorum yerelde, bu devletin birliği ülkenin sınırları içerisinde ben de bir yönetime dahil olmak istiyorum’ demesi suç oluyor.