Sık sık memleketi dolaşır, çiftçi, işçi, sanatkar, esnaf ve üreticilerle konuşur; memleketin derdini arar bulur, meclise getirir, milletvekillerinden, bakanlardan hesap sorardı.
Bir gün İstanbul’daki Florya Köşkü’nden yanında yakın arkadaşı Nuri Conker ile çıkıp gezerken bir köylünün tarla sürdüğünü görür. Sabanın bir yanında öküz, diğerinde eşek vardır. Aracı durdurur, köylüye doğru yaklaşır.
- Kolay gele, bereketli ola ağa.
- Allah razı olsun bey
- Hayrola ağa, öküzün tekine ne oldu?
- Devlete borcumuz vardı bey, icra kapımıza dayandı, öküzü borca karşılık aldı.
- Olur mu öyle şey.. Bu şekilde nasıl üreteceksin. Muhtara gitmedin mi?
- İcracıların yanında o da varıdı ki..
- Kaymakama, olmazsa valiye gitseydin.
- Sen benle gönül mü eyleyon beyim? Yakalarına yapışsak derdimizi duyurabilir miyiz?
- Benim bildiğim bir çiftçinin üretim aracı elinden alınmaz. E peki bir başvekil İsmet Paşa var, şu ötedeki Florya Köşkü’ne sık sık gelir. Bekle kapıda derdini anlat..
- Kapıya koymazlar.. Tut ki koydular, tut ki gösterdiler.. O sağarın da sağarı... İşitmez beni..
- Madem öyle Atatürk koca yaz şuracıkta oturup duruyordu. Gitseydin, çıksaydın önüne, anlatsaydın halini. O da seni yüzüstü bırakacak değildi ya!
- Sen ne diyorsun bey? Paşamızın yüzünü görmek için peygamber gücü gerek... Hem yiyip içmekten, işinden gücünden başını kaldırıp bizim öküzün arkasından mı seyirtecek?
ONUR KONUĞU YAPTI
O gün köylünün başına gelenden çok canı sıkılan Atatürk, hemen köşke döner ve Başbakan İnönü ve bakanları yemeğe davet eder.
Nuri Conker’i de köylüye gönderir, “Ona benim kim olduğumu söyleme. Tüccar, zengin bir adam filan dersin. ‘Seni sevdi, sana öküz alıverecek’ diye bir şeyler söyle, kandır. Al getir buraya” der.
Onur konuğu olan Halil Ağa, o akşam vergi borcunu, icrayı, satılan öküzünü tekrar anlattı. Atatürk kaşlarını çatarak İnönü’ye ve bakanlara döndü, “Efendimizin halini gördünüz mü beyler?” dedi, devam etti:
“Arkadaşlar, biz İstiklal Savaşı’nı Halil Ağa’nın öküzünü icra yoluyla satalım diye yapmadık. Bu memlekette adaleti, vatandaşı böyle mi koruyacağız. Devlet size böyle davransa, siz ne yaparsınız? Mübarek millet bu, adam millet bu... Şimdi bu adam milletin karşısında ‘adam olmak’ bize düşüyor.”
—————
Bakanlık da atağa geçti
Belediyelerin süt, çiçek, üzüm gibi ürünleri doğrudan köylüden almasını, hayvancılığı teşvik için onlara koyun-keçi dağıtmasını çok önemsiyorum.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı da daha duyarlı hale geldi. Tarım Bakanı Faruk Çelik, yarın İzmir’deki zirvede üretici birlikleri, yetiştiriciler, akademisyenler, kooperatif ve sektör temsilcileri ile bir araya gelecek.
Hayvancılık, süt ve et piyasası ve ‘‘Köye Geri Dönüş Projesi’’ gibi konuların ön plana çıkacağı toplantıda Ege’nin tarım-hayvancılıktaki rotası çizilecek.
Bu girişimler tekrar köylüyü “efendi” yapacaktır.
—————
Ne güzel söylemiş
Eğriler eğriyle doğrular doğru ile.. Yalan yalanı, gammazlar gammazı sever.
(Yunus EMRE)