Raporda, Türkiye’nin stratejik özerklik çabasına karşı Biden yönetiminin katı bir “al-ver ilişkisi” duruşu sergilemesi gerektiği görüşü dile getirilerek, bu duruşun Erdoğan’ın tek taraflı yaklaşımlarını muhtemelen değiştirmeyeceği ancak en azından bazı kurumların bağlarının muhafaza edilmesine yardımcı olabileceği belirtiliyor. Raporda, “ABD Türkiye’yle katı bir al-ver ilişkisi içine girmeli, durdurulamayan tırmandırıcı döngüleri yavaşlatmaya çalışmalı, duygu yüklü aleni anlaşmazlıklar haline sıklıkla dönüşen konuları bürokratikleştirmeli ve iki ülkenin yaşadığı görüş ayrılıklarını bölüm bölüm ele almalı. Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde, hedef, kurumsal bağları mümkün olduğu ölçüde koruyarak, Türkiye’yle ilişkileri, gelecekte daha anlamlı şekilde yeniden canlandırılabileceği umuduyla beklemeye almak olmalı” ifadeleri kullanılıyor.
Trump’ın “müdahale etmeme” yaklaşımının Ortadoğu’da ve Doğu Akdeniz’de karışıklığı tırmandırdığı ve Türkiye dahil pek çok bölgesel aktörün de Trump’ın bölgeye karşı bu ilgisizliğini kendi çıkarına kullandığı tespiti yapılan raporda, Biden’ın bu durumu muhtemelen tersine çevireceği, Türkiye konusunda da Beyaz Saray’ın duruşuyla ABD bürokrasisi ve Kongre’nin duruşu arasındaki ayrılığı kapatacağı, liderler arasındaki ilişkileri de kişisel nitelikten çıkaracağı kaydediliyor.
Raporda, “Amerikan politikası muhtemelen daha tutarlı olacak. Erdoğan Beyaz Saray’a tek bir telefonla ABD politikasını tersine çeviremeyecek. İnsan hakları, demokrasi ve yolsuzlukla mücadele ABD’nin gündemine geri gelecek. Biden Kürtler’in siyasi ve kültürel haklarına uzun zamandır sempatiyle bakıyor, Suriye’de IŞİD’i yenilgiye uğratan Kürtler’in öncülük ettiği kampanyanın idaresine katkı sağlamıştı. SDG’ye desteğini muhtemelen koruyacak, bu da Türkiye hükümetini kızdırmaya devam edecek. Dördüncüsü de Biden, ABD’nin NATO’ya ve Avrupa’yla daha geniş ilişkilere desteğini yeniden pekiştirecek. Bu da Türkiye açısından farklı yönler açabilir” deniyor.
Rapora göre ilişkilerde belirleyici olacak kilit sorulardan biri şu: “Eğer Biden yönetimi Ankara’nın alıştığından biraz daha sert olursa, Cumhurbaşkanı Erdoğan da iddialı çizgisini daha mı arttıracak ve belki de ilişkilerin tamamen kopmasına mı neden olacak, yoksa Türkiye’nin bölgesindeki üç ihtilafa derin biçimde dahil olmasına ve zarar gören ekonomisine bakıp, bir uzlaşma yolunu mu arayacak?”