Ne yazık ki; Türk sanayii, yabancı hegemonyası yüzünden, bir türlü gelişememektedir. Yabancı karteller, tüm hücrelerimize kadar, egemen olmuşlardır.

Yerli ürünlerin tercih edilebilmesi için, değişik teşvikler öngörülmüştür. Ancak, başta kamu ihaleleri olmak üzere, bunları ciddiye alan yoktur. Devamlı olarak yabancı markalar tercih edilmektedir.
Bu kafa yapısı ile elbette ödemeler dengesi, artan tempoda açık vermeyi sürdürür. İhracat tutarı rakam olarak artsa da, ithalatı karşılama oranı düşmeye devam eder. Ara malları ve teknolojik üretimimiz yıkılır; başka ülkeler için çalışıp dururuz.
1-28 Şubat tarihli DÜNYA Gazetesinde; “Aynı tankın yerlisini aldı, 1,8 milyon dolar kar etti” diye bir habere rastladım.
TPOA, petrol çıkarma işinde kullanılan, bugüne kadar ABD ve İtalya’dan satın alınan, çamur damıtma tanklarını Çorum'da imal ettirmiş. Ve 2,5 milyon dolar yerine 710 bin dolar ödemiş.
TPOA yetkililerini gönülden kutluyorum. İşte vatanını, insanını sevmek budur.
2-İzmir Serbest Bölge’de üretim yapan, Türk firması Löher, dert yanıyor: “20 ülkeye, yürüyen merdiven ihraç ediyoruz. Ama Türkiye’de ilgi görmüyoruz.”
Sonuçta, yılda 120 milyon dolar ödüyor, 3 bin adet yürüyen merdiven ithal ediyoruz. Özellikle belediyelerimiz, ille de yabancı markayı tercih ediyorlar. Tüm kalite belgelerine ve sahip olunan standartlara rağmen, 2000 yılından beri üretim yapan milli firmamızı dışlıyoruz.
3-İlk yerli akıllı telefon için, Barceleno’da imzalar atıldı diye bayram yapılıyor.
Turkcell, “Gebze” adı ile % 100 yerli telefon üretileceğini ifade ediyor. Hayırlı olsun.
Elbette; istihdam, döviz tasarrufu, teknoloji transferi olarak, ülkemize yararlar sağlayacaktır.
Peki ama tamamen yerli malı telefon üretmek, çok mu zordur? İmkansız mıdır? İlle de yabancı kartellere mahkum muyuz?
a) Mülkiyeli Ağabeyimiz, değerli yazılarını devamlı takip ettiğim, Güngör Uras, (Sn. Zafer Çağlayan’ın 2011 yılında, cep telefonu ithaline 1,7 milyar dolar ödedik açıklaması üzerine) 17.02.2012 tarihinde şöyle yazmış:
“İzmir’deki 45 yıllık RAKS firması, 2000 yılında, 14 ayrı model cep telefonu üreterek piyasaya sürdü. O yıllarda, dünyada cep telefonu piyasası bu kadar büyümemişti. 1998 yılındaki krizde (özellikle Rusya krizi sebebiyle) 150 milyon dolarlık kredi yüküne çare bulamayan RAKS kapandı. (Zira, dış güçlerin de tahriki ile, Devlet RAKS’a hiç sahip çıkmadı. Toprak-Bank % 1540 faiz uyguladı. -Gerçi, kendisi de battı.-)
b) Eğer, birazcık destek verilseydi; Siemens-Alcatel-Motorola lobilerinin etkisi önlenseydi, fena mı olurdu? Teknolojimiz gelişirdi. İstihdam ve ihracat potansiyelimiz yükselirdi. Milyarlarca dolarımız heba olmazdı.
c) Bugün telefon üretimi çok daha kolaydır. Hammadde ve fiziki üretim, satış fiyatının % 20'sini bile bulmaz. Esas olan yazılımdır. (Software)
Mesela; NOKİA Finlandiya orjinlidir. Ama hiçbir hammadde orada üretilmez. Sadece, yazılımı yapılır. ABD firması APPLE’nin durumu da aynıdır. Esas üretimi Çin’de yapmaktadır. (Borsa değeri 857 milyar dolardır. Yani İstanbul Borsası'nın iki katıdır.)
d) RAKS firması; 2003 ve 2004'te, Cannes’teki, dünyanın en büyük Telekom fuarı olan “GSM Wold Congresse'te” tek Türk firması olarak, bayrağımızı dalgalandırmıştı. Bugün, konuda dev haline gelmiş Çin ile, 500 bin adetlik bir sipariş anlaşması da imzalamıştı.
Kamu kurumları, ille de yabancı firmaları seçmeseydi, milli firmalara destek verseydi, ülkemiz ne kadar kazançlı çıkacaktı.
Bugün için; RAKS/Vestel/Arçelik vb. markaların, (yazılım dahil olmak üzere) her türlü telefonu, yabancılardan çok daha kaliteli olarak yapabileceklerini biliyorum. Yeter ki yabancı karteller ile, eşit şartlarda rekabet imkanı sağlansın. Adil, şeffaf ihaleler yapılsın. Samimi davranılsın. Beyanatlar ile icraatlar ters olmasın.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol