KURTULMUŞ KİN KUSTU...

SP ve HAS Parti liderliği döneminde “Karunluk”la suçladığı AKP’ye kapağı atınca sözlerini unutan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Cumhuriyet’e kin kusmaya devam ediyor.

27 Haziran 2016 Pazartesi 02:08
KURTULMUŞ KİN KUSTU...

 SP ve HAS Parti liderliği döneminde “Karunluk”la suçladığı AKP’ye kapağı atınca sözlerini unutan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Cumhuriyet’e kin kusmaya devam ediyor. “Dönüşerek” hükümette koltuk kapmayı başaran Kurtulmuş, Osmanlı’nın son dönemlerinde cami ve mescitlerimiz bakımsızlıktan harabeye dönüp Atatürk’ün başlattığı, İsmet İnönü’nün devam ettirdiği tamirat seferberliği ile ayakta kalmamış gibi, “Osmanlı’dan sonra Türkiye’de maalesef bir zulüm tarihi oldu, camilerimiz ahır oldu, yıkıldı, tahrip oldu” diye konuştu.

İstanbul’da Fatih Belediyesi tarafından düzenlenen “Tarihi ve Kültürel Yapısıyla Tarihi Yarımada” konulu “Sosyal Medya Sohbetleri”ne katılan Numan Kurtulmuş, Batılılaşma ve cumhuriyet değerlerine “halkın dini duyguları” üzerinden kin kustu. “Harun gibi gelip Karunlaşmayacağım, Musa gibi gelip Firavunlaşmayacağım” diyerek geçmişte AKP’yi topa tutan Kurtulmuş, toplantıda şöyle demişti: “AK Parti, 14 yıldır fiziki, beşeri kalkınmada önemli başarılar elde etti. Biz Türkiye’de 150 yıldır ödünç fikirlerle düşünüyoruz. Kendi değerlerimizden korkardık. Bundan uzaklaşmamız, Osmanlı’ya ait şeyler, gerici, yanlış, bu milletin önünü tıkayan şeylerdi. Öyle algılanırdı. Elitler tarafından öyle anlatılırdı. Türkiye’nin tahayyül dünyasını onarması en önemli meselesidir. Eskiden merkezde cami vardı. Ancak Osmanlı’dan sonra, Türkiye’de maalesef bir zulüm tarihi oldu. Bunun adını açık koymak lazım. Öyle oldu ki camilerimiz ahır oldu, yıkıldı, tahrip oldu. Camilerde namaz kıldıracak adam olmadı. Doğru dürüst cemaat yok, imam yok. Çok şükür o zamana göre değişim oldu. Ancak hâlâ manevi oranda camilerimizin içinin boş olduğunu özeleştiri olarak söylüyorum. 120 bin çalışanı olan, her mahallede imamları olan büyük teşkilat. Çok mesafe alındı ama hâlâ büyük eksiklikler var. Bırakın insanlar camilerde evlensin, düğünlerini camilerde yapsın. Tabii çalgılı, türkülü o manada demiyorum. İkramda bulunsun, dualar yapılsın. Bu anlamda şehirlerin merkezi camiler olsun. İnşallah bu 200 yıllık açığı kapatırız.

Camileri kapattılar” iddiasını, “Camiler ahır oldu” yalanıyla ileriye taşıyan Numan Kurtulmuş’a en sert yanıtı tarih veriyor. Osmanlı’nın son dönemlerinde savaşların da etkisiyle bakımsızlıktan harabe duruma düşen cami ve mescitlerimiz, Atatürk’ün başlattığı, İsmet İnönü’nün devam ettirdiği tamirat seferberliği ile ayakta kalmıştı. 1935 yılında cami ve mescitlerin onarımı için Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün kendi bütçesi dışında o zaman fevkalade (olağanüstü) olarak değerlendirilen 1 milyon lira ek tahsisat yapılmıştı. Edirne’den Kars’a kadar 1923 yılından 1940’lı yıllara kadar yurdun dört bir yanında her yıl içinde yüzlerce cami ve mescit ayağa kaldırılarak bugünlere kadar ibadet yapılabir hale getirilmiştı. Türkiye’de camilerin kapatılması iddiası ise o dönemde Hatay’ın Türkiye’ye katılmasını engellemeye yönelik olarak İngiliz ajanları tarafından Suriye’de ortaya atılmış.

Dönemin İçel Milletvekili Fikri Mutlu, 27 Mayıs 1937’de TBMM’de Vakıflar Umum Müdürlüğü’nün bütçesi konuşulurken şu açıklamayı yapmıştı: “Arkadaslar; Suriye’de yaşayan ve hain maksatlar peşinde koşan insanların güya Türkiye’de camiler kapatılıyor, camiler yıkılıyor diye mütemadiyen propaganda yapmakta olduklarını çok yakından işittik ve duyduk. 300 küsur bin lira yalnız camilerin tamirine, saltanat devrinin ihmal ve teseyyübüne (kayıtsızlığına) uğramış camilere sarf edilmiştir.”

Siyasi çizgisini AKP karşısında belirleyip SP ve HAS Parti’nin liderliğine yükselen Numan Kurtulmuş muhteşem bir dönüşüme imza attı, partilerini değilse de kendini iktidara taşımayı başardı. Kurtulmuş, 2009 yılında yaptığı açıklamada, “Harun gibi geldiler, karun gibi oldular. Karunlaşmayacağız, firavunlaşmayacağız” demişti. Ancak Kurtulmuş, AKP’ye geçerek büyük bir dönüşüm geçirdi. AKP politikalarının ve Tayyip Erdoğan’ın en büyük destekçilerinden oldu. Öyle ki, AKP’nin Türkiye’nin kaderi olduğunu söyledi. Kurtulmuş’u HAS Parti’deki arkadaşı Mehmet Bekaroğlu, “Maskeni indir. Partiyi kapatarak gitmek insafsızlıktır, siyasi ahlaka da sığmaz. Kapalı kapılar ardında iş yapıyorsunuz” diye eleştirmişti. Kurtulmuş, “Türkiye’de tepeden inmeci ve halka yukarıdan bakan zihniyet, halkın değerleriyle, inançlarıyla, ülkenin ruh köküyle kavga etti. Çok büyük badireler atlatarak bu noktaya geldik. Bugün Türkiye’de böyle bir iktidar varsa, bu milletin vicdanının doğru işlemiş olmasının ve Allah’ın yardımının bir sonucudur. Çok partili siyasi hayat döneminde de bizim siyasi çizgimiz büyük mücadeleler verilerek bu noktalara getirilmiştir. Rahmetli Adnan Menderes’in, rahmetli TurgutÖzal’ın verdiği mücadele, rahmetli Necmettin Erbakan’ın verdiği mücadele ve bugün Sayın Başbakanımız’ın verdiği mücadele bu fikri çizginin bir parçasıdır” demişti.


Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra İngilizlerin, Suriye ve Hatay üzerindeki emelleri doğrultusunda ortaya attıkları yalanları yeniden ısıtarak gündeme taşıdı.  Yeniçağ Gazetesi, 18 Mart 2013’teki nüshasında İngilizlerin bu yalanını, İktisadi yürüyüş adlı derginin 1 Nisan 1941’de çıkan 32. sayısında yer alan belgeler ile Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarına dayandırarak ortaya çıkarmıştı. Hatay’ın Türkiye’ye katılımını önlemek ve Suriye’ye yönelik emelleri sebebiyle İngiliz ajanlarının yaptığı propagandayı, 27 Mayıs 1937’de dönemin İçel Milletvekili Fikri Mutlu, Meclis’e şöyle taşımıştı: “Hain düşünce, asırlardır Türk olan Hatay’da havayı bulandırmak istiyor. Camilerin kapatıldığı yalan!”  “Camileri yenilemek görevimiz” diyen Atatürk bu hizmetin siyasete alet edilmemesini istemiş.1922 yılında Bakanlar Kurulu’nun ilk toplantısında konuşan Mustafa Kemal Atatürk, Yunanlıların çekilişi sırasında birkaç bin caminin yakılıp yıkıldığını belirtmiş ve “Bu camileri yenilemek görevimizdir. Bu hizmeti nutuk atmadan, gösterişe kaçmadan, siyasete alet etmeden yerine getirelim” demiştir. Nitekim, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’ndeki 26 Aralık 1922 tarihli bir belgeye göre, “Düşmandan kurtarılan yörelerdeki cami, hayrat ve vakıflarda meydana gelen zararın tesbiti için kurulan komisyonun hazırladığı raporun ilgililere sunulduğu” belirtilmiştir. Atatürk 1 Mart 1923’te yaptığı konuşmada da 126 caminin yenilendiğini açıklıyor. İsmet İnönü de 1966’da kendi döneminde cami kapanmadığını açıklamıştı. Türkiye’de 1939’dan 1970’li yıllara kadarki iktisadi gelişmelere yer veren “İktisadi Yürüyüş” adlı dergi, 1 Nisan 1941’de çıkan 32. sayısında tamir edilen camilerin listesini yayınlamış. Ama birtakım çevreler bu yalanı günümüze kadar sürdürmeye devam ettirmeyi tercih ettiler. Oysa tarihi belgeler bunun tam tersini gösteriyor. 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkan Yunanlılar, camilere saldırmış, camileri yakıp, minareleri yıkmış, Yunanlılardan cesaret alan Rumlar da camilerdeki kıymetli eşyaları, halı ve kilimleri çalmışlardır. Bir program dahilinde camilerin onarım seferberliği 1936 yılında başlanıyor. Camilerin onarımı için bütçe dışı tahsisatlar devam ediyor. Tamiri bitirilen 40 caminin her biri için ne kadar para harcandığı çizelgede kuruşuna kadar belirtildi. (Salim Yavaşoğlu/Yeniçağ)

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 27.06.2016 02:26
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

Avatar
Anti amerika 2016-06-28 00:57:29

Ben kendi annanemden dinledigim bir seyi anlatayim.
Rumlar bizim buralara kadar gelmisler onlarla osmanli ordusu degil osmanli zaten teslim olmus rumlarla halktan olusan çeteler savaşmış adinida verirdim ama vermiycem tarih kitaplarinda adi var rum askerlerini yakalayip camilere doldurup camilerde yakmışlar evet
Bu gercek

Bu çifte kavrulmus kurtulmuş dönek neden bahsediyor

Onu yemezler.

Avatar
Anti amerika 2016-06-28 01:00:27

Bi gün bu din bezirgani dönek dansözleri camilere yani ticarethanerine doldurup işgalci rumlar gibi canli canli yakmak gerek başka çare yok.az kaldi