Kürt meselesinin yakıcı bir sorun olduğu için bir çok iktidarı bitirdiğini kaydeden Elçi, AKP'nin de aynı süreçle sınanacağını söyledi.

"Özal, Erbakan, Mesut Yılmaz, Demirel hepsi de Kürt sorunu için söylediklerinden geri döndüler ya da tasfiye oldular. Ben Başbakan Erdoğan'da çok umutluydum. Bu meseleyi ancak güçlü ve muktedir olan bir iktidar çözebilir çünkü. Ama Erdoğan hızla çözüme giden süreci bir anda tersine çevirdi. Adeta hızlı giden bir aracın aniden frene basmasıyla oluşan sarsılmayı yaşadı. Başbakan eğer bu sorunu çözerse tarihe geçer, bir kahraman olur, dünyaya dönük amaçlarını gerçekleştirme imkanı olur..."

Elçi, bölgedeki AKP-BDP rekabetinin esasında BDP ile AKP değil BDP ile devlet arasında yaşandığını söyledi. Kürt toplumu gibi ezilen halkların içinde geniş bir kesimin imkanlarından faydalanmak için egemen devletin yanında yer alabildiğini belirten Şerafettin Elçi şöyle dedi:

"Dünyanın her yerinde bir halk bir başka halkın ya da devletin egemenliği altındaysa o halkın içinde egemen devlete yandaş olan geniş bir kesim olur. Egemen devletin imkanlarından olanaklarından faydalanmak isterler. Cezayir'de olağanüstü bir ulusal halk hareketi vardı ama nüfusun yarısından fazlası Fransa'dan yanaydı. Güney Kürdistan'da Kuzey Irak'ta da Saddam öncesi durum böyledir. Bizde de durum buna pareleldir. Ayrıca bölgenin ağırlık merkezini oluşturan illerde BDP'nin çok ağırlıklı bir üstünlüğü vardır."

"Örgütler de insanlar gibi çeşitli evrelerden geçerler. Görebildiğim kadarıyla PKK olgunlaşma döneminde. Biz de gençliğimizde çok radikaldik. Zafer namlunun ucundadır diye düşünüyorduk. Zamanla realiteyi görüyor, hanyayı konyayı anlıyorsun. PKK yöneticilerinin de silahla başarıya varılamayacağını söylediğini biliyoruz. Sadece bunun karşılıklı olmasını istiyorlar..."

Bir gücü doğru noktaya çekmek istiyorsan bunu düşmanca ve sürekli karşıt bir şekilde yapamazsın. Muhalefet değil düşmanlık yapıyorlar. Kemal Burkay gibi aydınlar zannediyorlar ki PKK'ye ne kadar küfür ederse ne kadar saldırırsa o kadar prim toplayacaklar. Halktan bazı kesimler ve devletin bazı kesimlerinden prim kazanmayı umuyorlar herhalde. Halkın olgunluk düzeyi yükseldi, bilinçlendi... Onlar bize seçimde bu nedenle coşkuyla destek verdiler. Barış için çözüm için Ankara'ya gönderdiler. Akan kan dursun umuduyla bizi gönderdiler. Hepimizin görevi bunu sağlamaktır.

Burkayların mecliste verdiği ifade ve yaptığı suçlamalar PKK'yi doğal olarak öfkelendirdi, herkesi öfkelendirdi. Yüz kişilik bir liste vermişler... Devlet 17 bin cinayet işlemiş sen onları görmüyorsun, PKK'nin işlediği 100 cinayetin peşine düşüyorsun mecliste. Bunlar Kürt halkını çok rahatsız eder. Devlet bütün hışmıyla Kürtlerin üstüne geliyor, PKK bahanesiyle olur olmaz, KCK'yle alakası olmayan bir sürü insan tutuklanıyor.

Ben de PKK'yi eleştiriyorum. Ama hakaret etmedim. Sorun burada... Karşı da olabiliriz, eleştiri de yapabiliriz, düşmanca küfür et hakaret et. Doğru bir yol göstermeden onun bazı kötü taraflarını al faş et, sağa sola yay. Sanki devlet barışa hazır da PKK engel oluyor..."

"Sanki devlet herşeyiyle barışa ve çözüme hazır da PKK yüzünden olmuyor gibi bir algı oluşturulmak isteniyor. Ama gerçek bu değil. PKK de biz de adeta yalvarıyoruz barış için. PKK sadece onurlu bir barış istiyor. Gelsinler devletin adaletine sığınsınlar gibi söylemleri kabul etmeleri mümkün değil. Eğer devletin bir projesi varsa söylesin biz de aracı olalım. Biz bunu Cumhurbaşkanı'na da söyledik. Devletin çözüm için bir projesi olmadan biz nasıl PKK'ya silah bıraktıralım. Ama ortada bir proje olursa biz de başkaları da devreye girererk sonuç alacak girişimlerde bulunacaktır."