'O BAYRAĞI İNDİRENİ BEN Mİ İNDİREYİM'

Başbakan Erdoğan, Lice'de bayrak indirilmesi konusunda, 'Şimdi çıkacak birisi garnizonun duvarlarını aşacak, Türk bayrağını indirecek, o bayrağı indirirken o görevliler seyredecek. Neymiş? Çözüm sürecini sekteye uğratmayalım' dedi.

10 Haziran 2014 Salı 12:43
'O BAYRAĞI İNDİRENİ BEN Mİ İNDİREYİM'

  Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında konuşuyor. Erdoğan'ın konuşmaları şöyle:

Türkiye ilk çeyrekteki büyüme oranına baktığımızda diğer ülkelerden ne kadar farklı olduğunu gösterdi.12 aylık milli gelirimiz 1 trilyon 614 liraya ulaştı.  Türk lirası bazında yeni bir rekor kırdık. Bugün açıklanana büyüme rakamları ilk 4 aya ait. 17 ve 25 Aralık darbe girişimleri vardı ve seçim süreci vardı. Bu tabloya rağmen tüm yatırımcılarımız morallerini bozmadılar. Ülkemizi büyütmeye devam ettiler. Seçimlerin ekonomimizin yıpratmasına izin vermedik. Güven ve istikrar devam etti.

'TÜRKİYE UÇURUMUN KENARINDAN DÖNDÜ'
17 ve 25 Aralık darbe girişimleri başarılı olsaydı Türkiye bu rakamlara ulaşamayacaktı. 25 Aralık'ta yazılan sonra imha edilen bir iddianame var. Hakim ve savcıların talimatıyla dünya çapında iş yapan iş adamları dinleniyor. Fezlekede dönemin başbakanı ve örgüt lideri olarak beni gösteriyorlar. Benden başlayıp bakan arkdaşlarımı, ve işadamlarını tutuklayacaklardı.

Bazı işadamlarını bu işin içine almak neler yapmadılar. Oğlu bunların okullarında okuyor önce fezlekeye girmiyor sonra gazeteye abone değil diye fezlekeye alıyorlar.
17 ve 25 Aralık başarısız olunca belgeleri imha etmek istediler. Ama bu belgeleri kurtardık. Bu aşamadan itibaren hukuk nezdinde tüm hesabı sorulacak. Kimsenin Türkiye'ye, kardeşliğimize ekonomimize darbe vurman hakkı yoktur.

Hükümeti devrilmiş, koalisyon hükümeti olacaktı. Hamdolsun bu tuzağı bozduk. Mayıs ayındaki ihracatımız yine rekor kırdık. Merkez Bankası rezervimiz geçen seneki rekor seviyesine yaklaşıyor. Borsa İstanbul 93 binin üzerine çıktı sonra 60 bin düştü. Şimdi yeniden 80 binde. Bu büyüme rakamlarında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Biz olayların ardındaki asıl niyeti anladığımız için gövdemizi, canımızı ortaya koyuyoruz.

Haftalardır Gezi olaylarının sebebi ağaç ve parktır diye propaganda yaptılar. İçlerinden biri hala anlamadınız mı demişti. Türkiye'ye bir darbe girişimi yapıldı. 17 ve 25 Aralık'ta da aynı senaryo sergilendi. Amaç seçilmiş hükümeti devirmekti. Türkiye büyük bir badireyi atlattı. Türkiye uçurumun kenarından döndü. 17 ve 25 Aralık'taki tehlikeyi görmemiş olsaydık 77 milyon eski Türkiye'yi yaşıyor olacaktık. Bugün sert olmayacağız da ne zaman dik duracağız.

Rahmetli Menderes çok nazik bir insandı. Kendisi idama gitti bize ibretlik bir hayat bıraktı. Sanmayın ki bunlar karşısında yumuşak başlı olduğunuz zaman bunlar geri adım atar. Sanmayın ki bu Vandallar karşısında yumuşak olursanız geri adım atarlar. Öfkemizi de asla onlardan asla sakınmayız. Ne diyorlar? Başbakan çok sert, çok öfkeli. Ha sen benim hürriyetime benim ülkemin istiklaline kast edeceksin, sofrasındaki ekmeğe gözünü dikeceksin, ben yumuşak başlı olacağım öyle mi? Sen darbe senaryoları yazacaksın, dönemin başbakanı ifadesini koyacaksın, ben buna göz yumacağım öyle mi? Gezi olaylarında başarısız oldular, 17-25 Aralık’ta başarılı oldular. Şimdi terör meselesinden yeni bir senaryoyu devreye almak üzereler. Sergilenen şımarıklığın artık sınırları zorlar bir noktaya geldiğini görüyoruz.

'GEREĞİNİ YAPACAKSIN, YAPMIYORSAN SORUMLUSUN'
Şimdi çıkacak birisi garnizonun duvarlarını aşacak, Türk bayrağını indirecek, o bayrağı indirirken o görevliler seyredecek. Neymiş? Çözüm sürecini sekteye uğratmayalım. Ne demek ya? O bayrağı indireni, neyse alacaksın indireceksin gereğini de yapacaksın. Yapmıyorsan da sorumlusun.

Herhalde ben Ankara’dan gelip de o bayrağı indireni indirmeyeceğim. Burada çözüm süreci… böyle bir şey olmaz. Bunun gereği neyse bunu yapmaya mecbursun. Askerin polisin bahanesi olamaz. Ben buradan Güneydoğu’ya tüm kardeşlerime sesleniyorum. Yollar kesiliyor ne olacak? Efendim çözüm süreci sekteye uğramasın. Arkadaşlar böyle bir mantık olmaz. Gelip yolları kesen bu eşkıyalara teröristlere evet orada jandarması da polisi de haddini bildirecek. Bir devletin görevi yol emniyetini sağlamaktır, can emniyetini, mal emniyetini sağlamaktır. Sen bunları yapamıyorsan görevli olarak, onları da biz bütün gerek teftiş gerek onlarla ilgili yapılması gereken uygulamayı yaparız.

Bunları tabi gözden tabi tekrar geçireceğiz. Şu anda gerekli adımları attılar atıyorlar. Görevden alınanlar, gözaltına alınanlar var. Şunu en baştan söylemek durumundayım. Türkiye Cumhuriyeti bayrağına bu saldırıyı yapan hain alçak, arkadan seyreden alçaklar, onları oraya gönderilen efendileri tarafından ölmeye gönderilmiş piyondan başka bir şey değildir. O piyon vurulup ölmesi için oraya gönderildi. Oradaki askeri personel de bayrağın indirilmesinin önünü almayarak istismarın önünü açtı. Bu terörist tel örgüyü aşarak garnizonun içine giriyor. Bu konuda gerekli araştırma yapılacak, hesap sorulacak dedim. Ve iki tanesi şu anda görev yerleri değiştirildi. Bazı zanlılar gözaltına alındı. İdari soruşturmalar başlatıldı.

'BAYRAĞA SALDIRI NEFRET VASITASI OLARAK KULLANILMAYA BAŞLANDI'
Bakın yazılan senaryo çok açık. Eğer o maşa, o sırada vurulursa terör örgütü ve HDP kitleleri tahrik edecekti. Ama bu alçakça eylemi gerçekleştirdiğinde de MHP ve CHP tarafından, malum medya tarafından bayrağın indirilmesi fırsat olarak kullanılacaktı. O hain etkisiz hale getirilmedi, bayrağa saldırı bir nefret vasıtası olarak kullanılmaya başlandı. CHP ve MHP istismara başladılar. Paralel medya ırkçılık akan manşetleri devreye soktular. Şimdi kuzey güney batı karıştırılmaya başlandı. Deyim yerindeyse adeta bıçak sırtında gidiyoruz. Kan tacirlerinin kriz baronlarının pusuda beklediği, düşmemiz için ellerini ovuşturdukları hassas bir zeminde yürüyoruz.

'MHP VE CHP PUSUDA BEKLİYOR'
MHP şehit cenazeleri gelsin diye pusuda bekliyor. Bir işe de yaradığı yok. Durumu bu. CHP pusuda bekliyor. CHP’nin genel müdürü tv’ye çıkıyor,  17 çözüm önerimiz var diyor. Birinciyi söylüyor, ikinciye gelince unuttum diyor. Sonradan anlaşıldı ki madde sayısı da 19’muş. Bunu da hatırlamıyor. Meselenin bu kadar dışındalar. Yaşatmanın çözümün tarafında hiç olmadılar. Ama nerede cenaze istismar etmek varsa oraya koştular. BDP şiddet ve kandan beslenen siyaset günlerine dönmek için pusuda bekliyor. Şu anda paralel medyanın, malum medyanın gazete sayfalarına, tv ekranına, internet sitelerine bakın çatışma vesilesine döndürmek için çırpındıklarını göreceksiniz. Bunlar için kan akmış, inanın hiç umursamadılar, umursamıyorlar.

“BUNLAR İÇİN EN İYİ KÜRT ÖLÜ KÜRTTÜR”
Bu ülke 30 yıldır sadece terörle mücadele etmiyor. İşte bu kirli zihniyetle de mücadele ediyor. Terörü bir geçim kapısı haline getirmiş, yoksul çocukların ölümünü rant haline getirmiş kan baronlarıyla da bu ülke mücadele ediyor. İnanın bunlar için en iyi Kürt ölü Kürttür. En iyi Alevi ölü Alevidir. Örgütlerin dizinin dibine çökerler. Hiçbir zaman yaşatmanın tarafında olmadılar. Hiçbir zaman çözümün tarafında olmadılar.

Bıçak sırtında ilerlediğimiz bir süreçte, akbabaların pusuda beklediği bir süreçte, 77 milyon bu gerilim tuzağına düşmeyeceğiz. Şunu özellikle vurguluyorum, terör örgütünün yaptığı alçakça eylemler, benim Kürt kardeşime hiç kimse genellemesin. Ne HDP ne de terör örgütü benim Kürt kardeşlerimi temsil etmiyor. Bunlar aramıza giremediler ve giremeyecekler. Bizim en hassas değerlerimizi istismar etmek için ellerinden geleni yapacaklar. Bayrağımız vatanımız kardeşliğimiz üzerinden alçakça saldırıyı yapmaya çalışacaklar. Bizi kendilerinin o debelendiği bataklığa çekmek isteyecekler.

'O PROVOKATÖRLERE HADDİNİ BİLDİRECEĞİZ'
Milletimin hiçbir ferdi, kardeşimiz bu tahriklere gelmesin. Şundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bu devlet de bu millet de hiç olmadığı kadar güçlüdür. Bayrağımıza el uzatan haine de, silahlı efendilerine de bu devlet gereken cevabı en sert şekilde verir. Biz büyük devlet refleksiyle hareket edeceğiz. Üç beş piyonun, korkakların tahrikiyle yolundan sapmaz. Hep o provokatörlere haddini bildirecek hem de çözüm sürecini ilerleteceğiz. Bir buçuk yıldır bütün Türkiye, 30 yıldır hasret kaldıkları bir barış özgürlük ve demokrasi sürecini yaşıyorlar. Kepenkler kapatılmıyor, sokaklarda çatışma görüntüleri yok. Tarım yapılıyor, hayvancılık yapılıyor. Çıkılamayan dağlara çıkılıyor. Bölgede yatırım artıyor, turist sayısı artıyor. Derin tahribat tamir ediliyor. Tam da huzur barış kardeşlik filizleri çiçek açmışken,  o eski günleri geri getirmeye çalışanlara bölge halkı izin vermeyecektir.

“OKMEYDANI’NDA YAŞLI BİR TEYZE…”
İşte Okmeydanı’nda yaşlı bir teyzenin o yüzü maskeli, madem korkmuyorsun yüzünde o maske niye? O suratındaki maskeyi çıkarsana. O yaşlı teyze hepsinin üzerine üzerine gidiyor, onlara orada gereken cevabı dersi veriyor. Bunlar alışık değiller. Annelerin kucaklarından yavrularını aldılar. O anneleri de zorbalıkla sindirdiler. Şimdi anneler itiraz ettikçe, neye uğradığını şaşırdılar. Eski Türkiye’ye annelerin ağladığı, evlat acısı çektiği o eski günlere geri dönmek istiyorlar ama, anneler buna izin vermeyecek.

Güvenlik güçlerinin sert müdahale etmesini, yeni kayıpların olmasını, bu kayıplar üzerinden istismar üretmeyi istiyorlar. Sabrımızı soğukkanlılığımızı muhafaza edeceğiz. Sabrımızın da bir sınırı vardır. Çözüme ve barışa yönelik sabotajlara karşı sabrımızın sınırı var. Çocukları öne sürüp şımarıkça eylem yapanlara karşı sabrımızın da bir sınırı var. Gözlerinin yaşına bakmayız, kusura bakmasınlar.

“HDP, BÖLGENİN CHP’Sİ OLMAYA ÇALIŞIYOR”
Bunlar o kadar seviyesiz, ahlaki noktada kayba uğramış ki, bunlar üç beş çocuğun arkasına sığınırlar ya da bayanları öne sürüp onların arkasına sığınırlar. Kendileri ortaya çıkmazlar.  77 milyonu tedirgin etmek isteyenlerin şımarıklığına boyun eğmeyiz. HDP, bölgenin CHP’si olmaya çalışıyor. Bölge halkını, CHP’nin geçmişte yaptığı gibi zulümle sindirmeye çalışıyor.

Eğer bu faşist tavra devam edecekse, onu da muhatap olmaktan çıkartır, tümüyle oradaki kardeşlerimizle muhatap oluruz. Eğer HDP bir siyasi parti olmayı başaramazsa, gider Kürt kardeşlerimizle el ele verir, onlarla yüz yüze bu işin mücadelesini yürütürüz. Bunların ırkçı ayrımcı politikalarına boyun eğmesin. Yoksul Kürt çocuklarının kanıyla beslenen bu örgütlere Kürt kardeşlerim prim vermesin. Allah’ın izniyle milletimizin desteğiyle biz bu çözüm sürecini ileri taşıma kararlılığı içindeyiz. Türkiye için çözümden başka bir seçenek, tercih yoktur. Biz bunu başaracak, yeni Türkiye’yi de kardeşlik üzerine inşa etmeyi sürdüreceğiz.

Cumartesi günü son derece anlamlı bir temel atma törenini gerçekleştirdik. Yeniköy ve Akpınar arasında, Karadeniz sahil şeridinde, yıllık yolcu kapasitesi 150 milyon olan dünyanın en büyük havalimanını inşa ediyoruz. Büyüklüğüyle kapasitesiyle bu proje cumhuriyet tarihimizin en büyük projelerinden biri olma özelliğini taşıyor. Adeta büyük bir şehir inşa ediyoruz. Bir şehir de olması gereken ne varsa bu havalimanında olacak. Havalimanı kendi enerjisini üreten çevreci engelsiz ve yeşil havalimanı olarak inşa edilecek.

Yani sadece büyük değil en yeşil en sosyal havalimanını da Türkiye’ye dünyaya kazandırmış olacağız. İnşallah havalimanı tamamlandığında, doğu ile batı kuzey ile güney arasında çok önemli bir merkez haline gelecek. Özel sektör firmaları inşa edecek, 25 yıl buranın işletmesini yapacak ve ayrıca kira ödeyecekler. Bu havalimanı sayesinde kamuya kaynak kazandırmış olacağız. İş bilenin kılıç kuşananındır.

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 10.06.2014 12:47
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol