'MÜTEAHHİTLER YOLSUZLUK YAPIYOR...'

"Şehircilik Şurası"nın açılışına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, flaş açıklamalar yaptı.

27 Ocak 2017 Cuma 17:43
'MÜTEAHHİTLER YOLSUZLUK YAPIYOR...'

Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca düzenlenen "Şehircilik Şurası"nın açılışına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Boğazı'yla ilgili şu ifadeleri kullandı: "Kot denilen bir olay var, müteahhitler acımasız bir şekilde yolsuzluk yapıyorlar. Diyorum ki kot olayında kesinlikle kotu denizden verme gibi bir anlayışı getirmemiz lazım. Eğilimli bir arazi beyfendiler nereden inşaatı alıyor? En yüksek noktadan alıyor. Denizden buna baktığında ortaya ne çıkar? 2-3 kat yerine 5 kat çıkıyor. Bodrum diyorsun, adam bodrum yapmıyor zemin yapıyor. Bu konularda belediyelerimizin hassas davranması lazım. Bodrum güneş görmeyen yerdir. Bodrumun etrafını açmak hainliktir."

BAKIYORSUN O GÜZELİM BOĞAZ'DA

Hükümetin boğaz yasasında kararlı bir adım atması gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu: "Bakıyorsun ki o güzelim Boğaz'da aman ya Rabbim, 5, 6, 7 kat binalar. Nerede bunlar? Ön görünümde. Niye? Kararlı bir duruş sergilenmediği için bunlar oluyor. Şimdi bununla ilgili çok ciddi bir Boğaz yasasının yeniden ele alınması, çıkartılması lazım. Bunun için Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın kararlı bir adım atması gerekiyor, hükümetimizin kararlı bir adım atması gerekiyor. Bunu sıfırlayalım demiyorum. İnşaatların Boğaz'da yapılmasından da yanayım. Bu çirkin yapılaşmaların yıkılıp, onların yerine inşaat yapılsın, yapılsın ama dediğim gibi bunun bir anayasası olsun adeta. Bu anayasasını kurduğumuz zaman bu mesele biter."

O YOLUN SONU HÜSRANDIR

Cumhurbaşkanı Erdoğan, güzellik ve estetik arayışının da insanın özünde var olan hasletlerden olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: "Medeniyet kavramının, insanların bir arada yaşadıkları şehirleri ve o şehirleri anlamlı kılan yapıları da ifade eden geniş bir anlam dünyası vardır. Gerçekten de insan, doğanın çehresini değiştirebilecek müdahaleler yapma bilgisine ve iradesine sahip alemdeki tek varlıktır. Şayet bu müdahale güzele, iyiye, hayırlıya ulaşma yönünde olursa insan, Allah'ın yeryüzündeki halifeliği vasfına uygun davranmış olur. Aksi yönde hareket ederse bu, Allah ile haşa yarışma yolunu açar ki, o yolun sonu hem insanın hüsranıdır hem de dünyanın mahfıdır.

ŞEHİRLERİN BİR RUHU VARDIR

Halbuki bizim medeniyetimizde şehir, daha doğrusu binalar, sokaklar, mahalleler, insanın yaratıcısına yönelik simgeleridir, öyle olmak zorundadır. Hatta şehirleri cennet tasavvuru olarak görenler de mevcuttur. İbn-i Haldun'a göre şehirlerin bir ruhu vardır. Bir başka ifadeyle şehirde yaşamaya karar vermek aynı zamanda bir hayat biçimi tercihidir. Bu bakımdan insanla şehir arasındaki ilişkiyi doğru kurmak çok ama çok önemlidir. Eğer şehir ve insan arasındaki ilişkide önemli olan insan olmazsa, bu anlayış bir gölge gibi üstümüze çökmeye başlar.

PATRONLA İŞÇİ YAN YANA OTURABİLMELİDİR

İnsanlara huzur değil, gerginlik veren bir şehir sorunlu bir şehirdir. Manhattan'ı düşünün. O devasa binaların arasına girdiğiniz zaman ruhsuzluk olduğunu görürsünüz. Orada insan, ben bir şehirde medeni olarak yaşıyorum diyemez. Öyle bir hal var. Çıkarsınız odanıza karşınızda bir beton yığını vardır. Yeşili falan görmek mümkün değildir. Bugün dünyanın en büyük 30 şehrinin ortak özelliği hepsinin de terör tehdidi altında bulunuyor olmasıdır. Şehirleşmenin getirdiği siyasi, ekonomik sıkıntıların üzerinde de kafa yormalıyız. Bununla birlikte sorun çözmek, toplumun bir kesimini ayrıştıracak yapı öbekleri oluşturmak anlamına gelmemelidir. Patronla işçi yan yana oturabilmelidir. Bizim anlayışımıza göre budur. Bu birliktelik herkesin diğerinin halini görmesine, gerektiğinde yarasını sarmasına imkan tanımaktadır.

yuzdeyuzhaber





Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol