Kozmik Oda Olayı ve 'Bülent Arınç'ın Gerçek Yüzü'

Emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş'un Ceviz Kabuğu programında açıkladığı Kozmik Oda gerçeği dönemin merkezindeki isim olan Bülent Arınç'ı da yeniden gündeme taşıdı.

05 Mayıs 2020 Salı 08:28
Kozmik Oda Olayı ve 'Bülent Arınç'ın Gerçek Yüzü'

Emekli Korgeneral Karakuş'un " Kozmik Oda'nın açılması sonucu elde edilen çok gizli bilgiler terör örgütlerinin eline geçti ve bunun sonucunda 848 vatan evladımız şehit edildi" sözleri Bülent Arınç'a suikast girişimi iddiasıyla başlayan süreci yeniden hatırlattı. 

İyi Parti Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı Hasan Hüseyin Türkoğlu, Kozmik Oda’nın açılmasına giden günlerde Bülent Arınç ile yaşadığı bir olayı Gazeteci Ahmet Takan'a anlatmış o da "Bülent Arınç'ın gerçek yüzü" başlığı ile malum görüşmeyi bakın nasıl aktarmıştı.

" Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç’ın kendisine yönelik suikast tiyatrosunun FETÖ kumpası çıkmasının nice sonrasında yaptığı açıklamalar ve peşi sıra “KHK’lar bir faciadır” çıkışı epeyce tepki topladı. Aynı zamanda, zik zaklı çizgisi ile tanıdığımız Arınç’a bazı çevreler samimiyet testi de uyguluyor. Çok garip bir şekilde!.. “Ankara’yı parsel parsel sattılar” açıklamasını hâlâ açığa kavuşturamayan ve altında kalan Bülent Arınç, gerçekten bir vicdan muhasebesi mi yapıyor?. Aşağıdaki satırları okudukta sonra buna siz karar verin!..

İYİ Parti Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı Hasan Hüseyin Türkoğlu, Kozmik Oda’nın açılmasına giden günlerde Bülent Arınç ile yaşadığı bir olayı KORKUSUZ’a şöyle anlattı:

 “Bülent Arınç suikastı ile ilgili tutuklanan 2 subay vardı hatırlar mısın?.. Erkan Abayla, İbrahim Binbaşı… Bu iki asker, benim çok yakın arkadaşlarım. Biz, bunlarla haftada 1 gün futbol maçı yapardık jandarma tesislerinde. İyi de dosttuk… Erkan, çok vatanperver düzgün bir adamdır, İbrahim de öyle… Seferberlik dairesindeydiler.

Orada görevliydiler. Biz de yakın görüşürdük. Ben de İçişleri Bakanlığı’nda personel başkanı olunca çeşitli törenlerde, devletin resmi kurullarında bir araya geliyorduk. Oradan samimiyetimiz var. Bu suikast meselesinde bunlar tutuklanınca bu ikisinin eşleri ve çocukları depresyona girdiler. Psikolojik tedavi alıyorlardı. İş psikiyatriye kadar gitti. Bir ortak arkadaşımız var, ‘ya’ dedi, ‘Erkan ve İbrahim ile ilgili Bülent Arınç ile konuşsana. Konuş da ya gitsin savcıya söylesin; ya iddianameni yaz ya takipsizlik ver ya da bir açıklama yapsın kamuoyuna’ dedi. Neyse ben de Meclis’teyken Arınç’a bir pusula gönderdim kavasla ‘Sayın başkanım bir görüşmemiz lazım’ diye… O da bana bir not gönderdi ‘Hemen bekliyorum’ diye. Biz oturduk 2 saat falan bu mevzuları konuştuk. Arınç’a soruyorum ‘Sana suikast yapılacağından emin misin’ diye. ‘Yok ya böyle suikast mı olur. Hayır bana suikast yapılacağını düşünmedim’ diyor. ‘Peki o zaman, ya savcıyla görüş yada kamuoyuna beyanat ver; ya böyle saçmalık olmaz gibisine falan. Madem inanmıyorsun, kapansın bu mevzu’ dedim. ‘Yok’ dedi, ‘kapattıramam’ dedi. ‘Ya niye kapattıramazsın. Bak insanlar bu yüzden depresyona giriyorlar’ dedim. ‘Yok. Ben bundan faydalanıyorum, devlet bundan, siyaset bundan faydalanıyor’ dedi.

Böyle vicdansız bir adam, iki aile yıkım yaşadılar o dönemde belki hâlâ o travmaları atamadılar. O çocuklar için söylüyorum. Çünkü babaları suikastçı. Düşün şimdi, devletin 2 numarası 3 numarasına neyse suikast düzenleyecek adamların çocukları onlar.

Bülent Arınç’a bunu Meclis’teki muhalefet kulisinde hani o yüksekçe bir yer loca var ya orada baş başa 2 saat anlattım ‘Yok’ dedi ya adam ‘yok’ dedi. Onda vicdan falan yok. Hani ne var ortada? Hiçbir şey yok. Kendisi bu suikasta inanmadığı halde en ufak bir adım atmadı bundan faydalanmaya çalıştı. Ondan sonra girdiler Kozmik Oda’ya alacaklarını aldılar. 1992’den beri ABD’nin gözü oradaydı. Burada ne oluyor ne bitiyor. Çekiç güç işlerinden sonra askerler baktılar ki, Amerika bizim karşımızda PKK ile işbirliği yapıyor. Hatırlarsın, PKK’ya helikopterler atılan silahları vesaireleri. Askerler o zaman bir konsept geliştirdi. ABD’den gizli bir alan oluşturdular. Kendi operasyonlarını orada yapıyorlardı. Oraya geldiler, içini, Fetullahçılarla, Bülent Arınç ,Tayyip Erdoğan çok güzel deşifre ettiler, dünyaya açtılar orayı.”

“Ben bundan faydalanıyorum” diyen Bülent Arınç, şimdi çıkıp niye “KHK’lar bir ihanettir” diyor. Hâlâ, Ankara’yı kimlerin, nasıl parsel parsel sattığını neden açıklamıyor. Yeni kumpaslar kuruluyor da haberimiz mi yok!..

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 05.05.2020 08:44
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol