KILIÇDAROĞLU'NDAN 'RABİA' TEPKİSİ...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Arap dünyasında yaşanan krizle ilgili hükümete önerilerini sıraladı.

06 Haziran 2017 Salı 14:42
KILIÇDAROĞLU'NDAN 'RABİA' TEPKİSİ...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:

 Hakkari bizim kadim kentlerimizden birisidir. Cumhuriyetin kuruluşundan beri ildir, il olmayı sürdürmüştür. Daha sonra terör olayları dolayısıyla Şırnak'ı da il yaptılar. Hakkari'nin ayağa kalkması, barış içinde yaşayan bir kent olması amacımız. Şırnak Nuh'un Gemisi'nin olduğu yer olarak dile getirilir. 

Yüksekova ve Cizre il olsun diye bir teklif gelmişti, buna itiraz ettik. 81 yerine 83 il olsun. Hakkari de il olsun, Şırnak da il olsun. O zaman sen iktidar olarak teröre teslim oluyorsun anlamına gelir. Bu anlayış son derece tehlikeli. Başbakan'a çağrı yapacağım ama yetkisiz birisi. İçişleri Bakanı'na bir çağrıda bulunalım; Hakkari ve Şırnak il olarak kalsın, Cizre ve Yüksekova'yı da il yaparsınız. Böylece 83 ilimizle gurur duyarız. Gelin 81 il değil, 83 il yapalım. Hakkari ve Şırnak da il olarak varlığını sürdürsünler. 

Dün güzel bir toplantı yaptık. DİSK'in, HAK-İŞ ve TÜRK-İŞ'in genel başkanları toplantıya katıldılar. İşçi sendikaları konfederasyonlarının bir araya gelmeleri çok önemlidir. 3 genel başkana da sevgimizi, saygımızı ve şükranlarımızı gönderiyoruz. Emek en yüce değerdir. Emekle üretiyoruz biz, emekle düşünüyoruz, emekle yeni buluşlar yapıyoruz. İnsan emeği ile yapıyoruz. Emek sadece bizim ülkemizde değil, insan olanın doğasında olması gereken temel 'emek en yüce değerdir' sözüdür. Emeğe haklarını CHP iktidarları vermiştir. Ecevit, Çalışma Bakanlığı dönemde toplu sözleşme ve grev hakkını getirmiştir. Daha sonra bu anayasada yer almıştır. Daha sonra yine Ecevit, işsizlik sigortasını getirmiştir. Bütün düzenlemeler 1980 askeri darbesi ile makaslanmıştır. Askeri darbenin yaptığı ilk işçilere verilen hakların ellerinden alınması olmuştur. Darbeler vatandaşın haklarını ellerinden alıyor, evet. Darbeden sonra iktidar olanlar, işçilerin ellerinden alınan o hakları neden vermediler. Sizler gidip onlara oy verdiniz. Ben referandum süresince nasıl bütün vatandaşlarıma düşünerek sandığa gidin diyorsam bugün aynı şeyleri işçi kardeşlerime söylüyorum. Kim sizin haklarınızı, çıkarlarınızı savunuyor. Biz işçi dostuyuz.

"NE OLDU DA İŞÇİLER, HAKLARINI SAVUNAN PARTİLERE OY VERMEKTEN VAZGEÇTİ"

Ne oldu da işçiler, kendi haklarını savunan siyasi partilere büyük ölçüde oy vermekten vazgeçti. 1980'den sonra Türkiye farklı bir kulvara sokuldu. Yapılan siyaset, inanç, etnik, yaşam tarzı üzerinden oldu. Kimse kendi sorununu bile düşünmedi. "Ben inancıma, etnik kimliğime göre, yaşam tarzıma göre oy veriyorum" dedi.

Taşeron işçisinin ne olduğunu da onlara anlattık. Konuşamazlar, izin bile alamazlar, her an işlerini kaybedebilirler. Peki, taşeron işçiliği Türkiye'nin gündemine getiren parti hangisi, CHP. Sadece devletin resmi rakamından söz edeceğim. TÜİK'in verilerine göre çalışanların yüzde 32.8'i kayıt dışı çalışıyor. Çalışan her 3 işçiden birisi kayıt dışı çalışıyor. Siz kayırt dışı çalışmayı engellemek mi istiyorsunuz? Bunun tek bir yolu vardır, sendikalı olmalıdır. İşçileri kandırıyorlar, onların oylarını alıyorlar. Asgari ücret veriyorlar, 1404 lira. 4 kişilik bir ailede açlık sınırı 1518 lira. Bir kişinin geçimlik ücreti 1890 lira. Türkiye'nin gündemine asgari ücreti getiren parti hangisi? CHP. Tüm işçilere sesleniyorum; Siz insanca yaşamak istiyorsanız, alın terinizin karşılığını almak istiyorsanız, sadece ve sadece oy verebileceğiniz bir parti vardır, o da CHP'dir.

YILDIRIM'A İŞSİZLİK SAYISI YANITI

O toplantıda 7 milyon işsizden söz ettim. Binali bey bilmiyor diyor. Ben değil, siz bilmiyorsunuz. Siz, iş aramaktan umudunu kesenleri işsiz saymıyorsunuz çünkü. 2 milyon 489 bin kişi. Siz bunları işsiz saymıyorsunuz. Bana laf yetiştireceğine otur biraz kitap oku sayın Binali Yıldırım.

KIDEM TAZMİNATI

Şimdi sıra geldi kıdem tazminatını nasıl budarız. Siz uzlaşırsanız sizin sözcünüz biz oluruz. Nasıl isterseniz o şekliyle itirazımız olmaz ama dayatma kültürü ile kıdem tazminatı TBMM'ye gelirse yine sizin sözcünüz bir oluruz, her türlü engellemeyi yaparız. Kıdem tazminatı 1936'dan beri Türkiye'de var.

OHAL'in kaldırılması için gereken koşullar sağlanmaldır, deniyor bu hükümeti rahatsı ediyor. Toplu ihraçlar, açığa almalar ve tutuklamalar durdurulmalıdır. 3 büyük konfederasyon açıklama yapıyor, dünya konfederasyonları destek veriyor, hükümet duymuyor, medya hiç duymuyor. Ses yok hükümette, hiçbir ses yok. Bizde görülmeyen bir haberdir, neden OHAL var. Grup Başkanvekillerimden istiyorum, bu metni TBMM'de okuyacaksınız ki tutanaklara geçsin.

"ZEYTİN AĞACININ KATLİAMINA SIRA GELDİ"

İnsan hakları ihlalleri var, haksız gözaltılar var. Bir de şimdi zeytin ağacının katliamına sıra geldi. Yiyorlar doymuyorlar. Ya siz zeytinden ne istiyorsunuz. Zeytin, Kur'an-ı Kerim'de de ismi geçen ağaçlardan biridir. Yağı anne sütünden sonra en değerli sıvıdır denir. 1939 yılında zeytinle ilgili kanun çıkarıyor, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları. Korunmak isteniyor. Şimdi nasıl yok ederiz çabasının içindeler. 826 bin dekarda 162 milyon zeytin ağacımız var. Zeytinde dünya üretiminin yüzde 10, zeytinyağında dünya üretiminin yüzde 6'sını yapıyoruz. Zeytinin ana vatanı Anadolu'dur. 2002'den bu yana 6 kez zeytinle ilgili kanun teklifi getirdiler. Şimdi 7. kez getiriyorlar, 6 kez parlamento reddetti. Neden, maden arayacaklar. Maden yerin üstünde kardeşim, sen bırak yerin altındakini. Dünya Çevre Günü haftası aynı zamanda. Aramızda çevreciler var. Zeytinle ilgili mücadeleyi biz parlamentoda yapacağız."

 "HÜKÜMETE ÖNERİLERİMİZ VAR" 

Müslüman dünyası ile ilgili kısa bir açıklama yapmıştım. Bilimdeki geriliği anlatmıştım. Ramazan ayı sabır, ibadet ve bereket ayı demiştim. Suudi Arabistan dahil 7 ülke Katar'ı teröre destek vermekle suçladılar ve vatandaşlarını kendi ülkelerinden çıkmaya davet ettileri. İslam Dünyası'nın geldiği noktaya bak. Barış ayında çelişkiye bak. Hepimizin bunlardan ders çıkarması lazım. Can kaybından akan kanlardan herkesin ders çıkarması lazım. Politikayı etnik kimlik üzerinden yaparsanız acıyı asla önleyemezsiniz. Hükümete önerilerimiz var. 

"TERÖR ÖRGÜTÜNÜN 4 PARMAĞINI GETİRDİNİZ SİMGE YAPTINIZ" 

Katar, İhvan'a desteğini kesmeli. Bu konuda İhvan'ı destekleyecek siyasetten AK Parti uzak durmalı. Müslüman Kardeşler'i desteğini başta AK Parti Genel Başkanı çekmeli, aynı şekilde Rabia simgesinden de vazgeçmeli. Mısır, Suudi ARabistan ve BAE terör örgütü olarak görüyor. Siz simgesini getiriyor, AK Parti'nin simgesi haline getiriyorsunuz. Ne yerli ne milli. Terör örgütünün 4 parmağını getirdiniz, simge yaptınız. Türkiye Suudi Arabistan'la Katar arasında taraf olmamalıdır. 

FETÖ'NÜN DARBE GİRİŞİMİNE İLİŞKİN RAPOR

"Darbe girişimine karşı 4 siyasi parti ortak tavır takındı. Bir daha bu ülkede darbe ile karşılaşmayalım. Darbeleri Araştırma Komisyonu'nu kurmak ilk yaptığımız işti. Kurduk da sonuca ulaştık mı? Hayır. Ben zaman zaman, iktidarı ve darbe yapanları eleştiriyorum. Darbe yapanların kimler olduğunun ortaya çıkarılmasını istiyorum. Haksızlıklar varsa üzerine gidilmesi lazım. Ben buları söylerken zaman zaman eleştiri konusu oluyor. Bize, siz FETÖ'yü mü destekliyorsunuz diyorlar. Bizim hayatımız Fetullah Gülen cemaati ile mücadele ile geçmiştir. Her şeyi ama her şeyi yaptık. Şimdi, darbe ile ilgili kafamızda büyük sorular var. O konuda komisyondaki arkadaşlarımız bizim tarihimize geçecek çok önemli bir rapor hazırlıyorlar. Hem partimizin hem Türkiye'nin hem bütün vatandaşların iradesine tercüman olacak bir rapor hazırlıyorlar. Bu soruların cevabını almış değiliz. Bu sorular bizim raporlarımızda yer alacak. Darbeyi araştırma komisyonu kurduk neden gereğini yapmıyorsunuz. Kaçtılar. Ayrıntılar ortaya çıkmasın, millet bilmesin diye kaçtılar. Biz bunu eleştirmeyecek miyiz? Bunu eleştirdiğiniz zaman siz FETÖ'cü mü oluyorsunuz, şehit olan 249 kişinin canına, vicdanına sahip çıkıyorsunuz. Adil Öksüz olayı, kapatıyorlardı, ilk biz dile getirdik.

FETÖ İLE MÜCADELE

Zaman zaman iktidarı ve darbe yapanları eleştiriyorum darbe yapanların kimler olduğunun ortaya çıkarılmasını istiyorum. Eğer gerçek failleri bulup ortaya çıkaramazsak darbeyle yüzleşmemiş oluruz. Ben bunları söylerken zaman zaman eleştiriyorlar. Siz FETÖ'yü mü destekliyorsunuz diyorlar. Bizim hayatımız Gülen cemaatiyle mücadelelerle geçti. Darbe ile ilgili kafamızda büyük sorular var. Komisyondaki arkadaşlarımız bizim tarihimize geçecek çok önemli bir raporu hazırlıyorlar. Sorduk arkadaş darbeyi araştırma komisyonu kurduk neden gereğini yapmıyorsunuz? Kaçtılar. Kim kaçtı? Siyasal iktidar kaçtı. Ayrıntılar ortaya çıkmasın millet yeteri kadar bilmesin diye. Bunu eleştirdiğiniz zaman şehit 249 kişinin malına vicdanına sahip çıkıyorsunuz. Adil Öksüz olayı ilk biz dile getirdik. Kim bu Adil Öksüz? Niye tutuklanmaz? En son MİT açıklama yapıyor.Bizim yaptığımız açıklamalar milli güvenliğimize zarar vermektedir. Adil Öksüz demek ki çok önemli bir adam. Nasıl oluyor da Adil Öksüz milli güvenliğimize zarar veriyor? O.K. diye birisi MİT'e gidiyor diyor ki orada da şunlar şunlar oluyor. İfadeler alınıyor MİT Müsteşarı helikopterle kaçırılacakmış. Sonra O.K.'nın MİT'te askerlerin darbe yapacağı da ifadeden çıktı. Askerlerin darbe yapacağını anlatan O.K.'nın bu ifadesi kamuoyundan niçin gizlendi? Sonra O.K. MİT elemanı olarak istihdam edilmeye başladı. Bir daha hiçkimse O.K.'nın ifadesine başvurmasın diye.

Adalet ve Kalkınma Partisi'nin genel başkanı 11 Nisan 2017'de katıldığı programda darbenin olduğu gün hedef saptırmak amacıyla Erdoğan'ı bekleyen uçaklar var diyor. 3 ayrı noktada uçak bekliyorsa senin bundan haberin var bilgin var. Ben bu soruyu sormazsam karanlık noktalar nasıl aydınlanacak? MİT'in haberi var Genelkurmay'ın haberi var kimin haberi yok Binali Yıldırım'ın. Niçin haber verilmez? Ne MİT Müsteşarı ne genelkurmay başkanı hiç kimse başbakana telefon açıp söylemiyor. Ben 249 şehidin canını kanını malını arıyorum.

ER MEKTUBUNU OKUDU

OHAL uygulaması ile Türkiye'de yeni bir darbe süreci başladı. Haklı haksız herkesi tutuklamaya başladılar. Bütün muhalifleri FETÖ'cü diye suçladılar. Geçen gün bir er mektubu daha geldi. Şöyle diyor 'Sayın genel başkanım Kemal Kılıçdaroğlu. 15 Temmuz 2016 günü yaşanan hain darbe girişimi günü birliğimde 3 günlük bir erdim. Bu 3 gün içinde yürüyüş eğitimden başka bir eğitim almamış bir askerlik yaptım. Tatbikat var diyerek hepimizi topladılar. Üzerinde hücum yeleği bile yoktu. Ben daha önce Ankara'ya ayak basmış biri değilim. Bizi araçlarla Ankara İl Emniyeti'nin önüne götürmüşler. Ömrüm boyunca eline silah değmemiş biriyim. O anda şok geçirdim donup kaldım. Polislerin araca gelmesiyle onlara sığındım. Ne olur sesim olur. Yetkilier sorun benim suçum fakir olup bedelli askerlik yapmamak seve seve asker ocağına gelmek mi yoksa devletimiz tarafından göreve getirilen komutanların emirlerine uymak mı yoksa polislere sığınmak mı? Beni 11 aydır cezaevinde süründen suçum nedir benim? 3 günlük askerim dedim aylardır bekliyorum her gün gözlerim kapıda ne gelen var ne giden. Kemal Bey zar zor geçinen bir aileyiz. Beni görebilmek için bile eşten dosttan borç alıp geliyorlar. 20 yaşımda psikolojim alt üst oldu. Tek çarem sizsiniz Kemal Bey diyor İsmail Sade diye bir er.'

''ŞİMDİ DE FETÖ'NÜN DAMATLAR KOLU ÇIKTI''

Söylemiştim FETÖ'cülerin baklavacılar, pastacılar kolu öğretim üyeleri Kavurmacı'lar fırıncılar vardı. Şimdi de FETÖ'nün damatlar kolu çıktı. Ne istediniz de vermedik diyenler dışarıda damatlar içeride. OHAL kararnameleri ile hak arayan insanlar içeride ama Türkiye'yi acımasız bir şekilde FETÖ'ye teslim edenler dışarıda. Darbenin siyasi ayağı ortaya çıkıncaya kadar her türlü mücadeleyi yapmaya Türk milletine söz veriyoruz. Darbenin siyasi ayağını ortaya çıkaracağız.''

yuzdeyuzhaber





Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol