'İÇ SAVAŞ ÇIKAR...'

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı canlı yayında, Anayasa değişikliği teklifine ve gündeme ilişkin önemli soruları yanıtladı.

24 Ocak 2017 Salı 23:51
'İÇ SAVAŞ ÇIKAR...'

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şu şekilde:

“Biz anayasa değişikliğine karşı değiliz. Karşı olmadığımız TBMM Başkanı’na yazdığımız mektupla açıkladık. Güçlü bir parlamenter rejim istiyoruz. Siyasi partiler yasası, seçim yasası, anayasada köklü değişiklikler istiyoruz. Bunları biz yazıyla bildirdik. Siz illa başkanlık istiyoruz diyorsanız buna karşı olduğumuzu söyledik. Biz geleneklerimize bağlıyız. 140 yıllık bir gelenek var neden ve hangi gerekçeyle değiştirelim? Parlamenter sistemin 12 Eylül’den sonra bozulduğunu biliyoruz. Bunu yapanın darbeciler olduğunu da biliyoruz. Hep beraber gelin darbe hukukundan arındıralım diye defalarca söyledik. Neyi istiyorsunuz dediler. Onu da yazdık. Onu da bildirdik. Yüzde 10 seçim barajı. Milli iradenin parlamentoya yansıması gerekiyor mu? Gerekiyor. Yüzde 1 oy alan partinin başkanı da gelsin ne olacak?”

“YSK’YA GİTTİK OLMADI, BAŞKA YERE GİTTİK OLMADI”
“Millet kendi vekilini seçmiyor birbirimizi kandırmayalım. Sadece ön seçim yapan biziz. Lider oturuyor, arkadaşlarını topluyor milletvekili listesini yazıyor millete oy vereceksin diyor. Kim getirdi bunu darbeciler. Kim karşı çıkıyor biz. Pek çok ülkede örneği var onları getirelim dedik evet demediler. Ayrıca biz hak ve özgürlüklerin daha da güçlenmesini istiyoruz. Güçler ayrılığı arasında ihtilaf çıktığı zaman bunu kim çözecek? En somut örneği cumhurbaşkanının tarafsızlığı. Meydan meydan gezdi. Bir parti lehine konuşamazdı. YSK’ya bildirdik. Seçime müdahale ediyor diye. YSK da benim işim değil dedi. Başka bir organa başvurduk o da benim işim değil dedi. Eee kimin işi bu? Bütün bunları teklif ettik kabul edilmedi. Masayı kendileri kaldırdı. Çekildik ya da vazgeçtik değil.”

BAHÇELİ İLE NE GÖRÜŞTÜ?
“Ben sayın Bahçeli ile yaptığım görüşmede anayasa değişikliğinin Türkiye için hangi felaketlere yol açacağını ifade ettim. Güçler ayrılığı ortadan kalkıyor. Türkçe söylemek gerekirse camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girecek. Çok tehlikeli. Türkiye böyle giderse çok daha derin bir yarılmanın içine girecek. Hiç kimsenin mal ve can güvenliği kalmayacak. Bir kişi istediğini yapabilecek. Aynı zamanda cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, genelkurmay başkanı, meclis başkanı olacak. Bunlar doğru değil. Bir kişiye bu kadar yük verilmez. İnanç açısından da doğru değil, demokratik açıdan da doğru değil. İslamiyette istişare vardır. Burada öyle bir şey yok. Her şeye tek başına karar verecek. Böyle bir pozisyonu var. Dolayısıyla Türkiye’yi tam bir felakete sürükleyecek.”

“SEÇİMLE GELMEYEN BİRİ ÜLKEYİ Mİ YÖNETECEK?”
“Bu tartışmayı mevcut cumhurbaşkanı bağlamında yapmıyorum. Sanki Erdoğan bağlamında yapılıyormuş gibi yansıtılıyor. Bundan sonraki yıllarda da devam edecek bir süreç. İleride basiretsiz bir kişi geldi, bir kişi öldü ne olacak? Yardımcısı seçimle gelen birisi değil. Seçimle gelmeyen biri Türkiye’yi mi yönetecek? Demokrasiden tamamen uzaklaşmak demektir. Bunlar tartışıldı mı? Hayır. Anayasayı değiştiriyoruz. Anayasanın değişmesi kolay değildir. Hele bu kabul edildikten sonra değişmesi çok daha zor. Kişiye endeksli düzenleme Türkiye’yi felakete götürür. Fiili durum var 
anayasal koşullara uygun hale getirelim diyorlar. Anayasaya aykırı bir uygulamadır.”

“KİMSE KUSURA BAKMASIN KIVRAK DEĞİLİZ”
“Devletin bekası söz konusudur. Nasıl bunu yapıyorsunuz? Erdoğan’a göre yapılmıyor. Hepimiz faniyiz. Bugün buradayız yarın yokuz. Bir kişiye göre anayasa yapıp kalıcı hale getirirseniz felaket olur. Başkanlık sistemine karşı çıktığımızı, getirdikleri model ABD’deki gibi değil zaten. En zayıf halka başkan orada. Büyükelçi bile tayin edemez. Farklı bir yöntem getiriyorsunuz. İlk anayasa uzlaşma komisyonu toplandığında parlamenter demokratik sistemin güçlenmesi gerektiğini üç siyasi parti de söyledi. Tek karşı çıkan AKP’ydi. MHP’nin de görüşü öyleydi. O da demokratik parlamenter sistem istiyordu. Bahçeli’nin yaptığı konuşmalar var. Meclis Başkanı’na da yazdık. Her türlü katkıyı veririz zaten 60 madde üzerinde uzlaşı var gerekirse büyütebiliriz. 4 parti bir araya gelmiş 60 madde üzerinde uzlaşmış. Bunu da söyledik. Ama fiili durumu, yani başkanlık sistemini getirelim anayasayı buna uyduralım dedikten sonra kimse kusura bakmasın kıvrak değiliz. Bunlar darbenin üvey çocukları”

“BASIN HÜR MÜ? HAYIR”
“Seçim barajı olduğu gibi duruyor. Düşünceyi açıklama özgürlüğü önündeki engeller olduğu gibi duruyor. Sayın Davutoğlu’na da söylemiştim. Anayasa diyor ki basın hürdür sansür edilemez. Yeni anayasa yapsak ne yazacağız? Aynı şeyi. Peki basın hür mü? Hayır. Neye göre değil? Darbe döneminde çıkan yasalara göre. Onu değiştirmeliyiz. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri. Şimdi böyle mi? İki kişi yan yana bile yürüyemiyor. Biz demokrasiyi savunuyoruz hiç ayrım yapmadan. Siyasi görüşler kimlikler farklı olabilir. Hepimiz aynı şeyi düşünmek zorunda değiliz. Ama biz diğer partilerden ayrılıyoruz. Katıksız saf dürüst namuslu şekilde demokrasiyi savunuyoruz.”

“EGEMENLİĞİ MİLLETTEN ALIP SARAYA VERİYORUZ”
“Bir partinin mutfağında anayasa hazırlanır mı? Öbür parti buna koşulsuz destek veriyorum der mi? Demez. İlk anayasa kuruluş anayasasıdır. O anayasa çok önemlidir. Birinci maddesi “Egemenlik milletindir” der. Düne kadar saraydaydı. Tek parti vardı dolayısıyla ikinci bir parti yoktu oturuldu anayasa yazıldı egemenlik millete verildi. Burada egemenliği milletten alıp saraya veriyoruz. Başa döndük. Parlamento var ne yapacak? Üstelik sayıyı 550 yetmiyor 600’e çıkaracak. Hangi yasaları çıkaracak? Yasaları çıkaracak olan cumhurbaşkanlığı kararname ile. Şimdi salt çoğunluğa gerek yok. Parlamentonun yetkisini kanun yapma yetkisi parlamentoya aittir. Rejim ne olursa olsun. Kanun yapma tekeli vardır. Siz bu tekeli veriyorsunuz. Ayrıca sayın cumhurbaşkanı Meclis’i feshetme yetkisi veriyorsunuz. 82’de 71’de olanlar da darbe sonrasıydı. O anayasaların düzeltilmesi gerektiğini söyledik zaten. Karşı çıkmadık. Nasıl olması gerektiğini de söyledik.”

“EĞİTİM SİSTEMİ ALLAK BULLAK EDİLDİ”
“Eğitim sistemi allak bullak olduysa 4+4+4 yüzünden. 5 milletvekili kanun teklifi verdi hiçbirisi eğitimci değildi. Ama eğitim sistemi allak bullak edildi. Bu teklif toplumda ciddi bir travma yaratıyor. Çünkü teknik altyapısı oluşturulmadığı için. Gazi Mustafa Kemal Atatürk en güçlü dönemindedir. Parlamentoya gelir anayasal düzenleme TBMM’yi feshi yetkisini verelim derler. 2 genç milletvekili çıkar hayır sizi çok seviyoruz ama kimse milli iradeyi fesh edemez der. Biz buraya milletin oylarıyla geldik derler ve o yetki verilmez. Şimdi biz o yetkiyi bu anayasa değişikliği ile veriyoruz. Yüzde 51’le seçilen cumhurbaşkanı yüzde 100’lük iradeyi fesh ediyor. Kaldı ki istediği kanun parlamentodan geçmezse ne olur? Sabah der ki parlamentoyu fesh ettim der. Başkanlık niye gitsin? Seçime gidecek”

CHP’Lİ DE BAŞKAN OLSA ONA DA KARŞI ÇIKARIZ”
“Sistemin kendisi sakat. CHP’li de başkan olsa ona da karşı çıkarız. Bu sistem doğru bir sistem değil. Bütün yetkiler bir kişiye verilemez. Kendisi partinin genel başkanı olacak. Gelecek parlamentoya ben tarafsız davranacağıma dair yemin ediyorum. Bir partinin genel başkanı tarafsız olabilir mi? Nasıl yemin edecek? Bu milletin aklıyla alay etmek demektir, yazık günahtır. Biz tarafsızlık üzerine yemin içmeyiz. Hiçbir siyasi partinin genel başkanı tarafsızım diyemez. O zaman nasıl oluyor da gelip yemin edecek? Bir partinin gelen başkanı anayasa mahkemesinin 15 üyesinin 12’sini atayabilecek. Nasıl oluyor bu? Bana dünyada bir örnek gösterin”

“ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İLE TERÖR DURACAK MI? NASIL DURACAK?”
“Oralarda ahlak var, hukuk var, insan hakları var, gerçek anlamda adalet var. Adalet mülkün temelidir. Biz adaleti tamamen bitiriyoruz. Benim tayin ettiğim adamlar beni yargılayacak. Böyle bir adalet olur mu? Siz anayasa değişikliği diye toplumun önüne getiriyorsunuz. Bununla ne olacak? Türkiye’de hangi sorunu çözecek bu? Anayasa değişikliği gerçekleşinceye kadar terörün arkasında biz varız itirafıdır. Tek başına iktidar değil mi bunlar? MİT bunlara bağlı değil mi? Genelkurmay bunlara bağlı değil mi? Biz bu filmi çok gördük. 1 Kasım öncesinde gördük. Patlayan bombaları gördük. 12 Mart 1971 darbe öncesi gördük, 12 Eylül darbe öncesi gördük. Terör tırmandı geldiler iktidara. 7 Haziran’dan sonra malını canını unuttu gidip oy verdiler. 15 yıldır tek başına iktidardalar. Koalisyon olsa engel oldular deriz. 2 soruyu hep sordum. 15 yıldır tek başına iktidarsınız arzu edip de çıkaramadığınız kanun var mı? Yok. 15 yıldır iktidarsınız ve bütün bakanlar size ait almak isteyip alamadığınız karar var mı? Anayasa değişikliği ile terör duracak mı? Nasıl duracak? Terör örgütleri vazgeçecek yani?”

“HİÇBİR SAVCI CESARET EDİP DAVA AÇAMIYOR”
“PKK’ya en ciddi desteği veren AK Parti’dir. Suç duyurusunda bulunduk. Hiçbir savcı cesaret edip dava açamıyor. Şehir içinde bomba da yerleştiriyordu, kontrol de yapıyorlardı. Türkiye’nin bildiği gerçekler bunlar. Bütün bunların hepsi hangi terörü bitiririm diye yapıldı? En baştan barış süreci de sakat dedik. Bu yol yol değildir demiştik. Söz söylediğimiz zaman geride kalıcı bir şey olmuyor. Mektupla belgeliyoruz ki biz duymadık demesinler. Bizzat kendim götürdüm verdim. Suriye için de aynı şeyi söyledim. Numan bey bazen vicdanının sesini dinliyor. Suriye baştan yanlıştı dedi. Bizim söylediklerimizi itiraf etti. Terörü tırmandırarak referandumda anayasaya evet demenin yollarını arıyorlar. 1 Kasım seçimlerinde olduğu gibi. Ankara’da 103 kişi hayatını kaybetti. Önlemler de alınmıştı. Kimdi iktidar? Kim izin verdi bunlara? O kişiler polisin kayıtlarında vardı. Polisi serbest bıraksınlar bütün suçluları yakalarlar. Müdahale etmesinler. Ankara garında önlem alınmadı. Toplanma yeriydi. Kendileri de garda önlem almadıklarını söylediler”

“MEDYA SAHİPLERİ GERÇEKLERİ YAZAMIYORLAR”
“Suruç’ta önlem alınmadı. Neden? Medyanın yüzde 90’ı iktidarın elinde. Sorun medya sahiplerinin medya dışında başka işlerle ilgilenmiş olmalarıdır. Sorun oradan kaynaklanıyor zaten. Medya dışındaki işleri var dolayısıyla hükümetin baskısı altında yılıyorlar. Gerçekleri yazamıyorlar. Belgeleri yazamıyorlar. Bu bizim demokrasimiz için kayıp. Ortada parti devleti ile karşı karşıyayız. Valisi, hakimi, polisi, jandarması. Bunu çok samimi olarak söylüyorum. Bunu gayet iyi biliyoruz. Çünkü bizim her halükarda belli katmanlarla temaslarımız var ve bunları biliyoruz. Siyasi parti devleti yönetmeye gelir. 15 yılda devlet oldular. Anayasal kurallara uyması lazım değil mi? Uymam diyor cumhurbaşkanı”

“BAHÇELİ DÜNE KADAR BAŞKANLIĞA ONAY VERMİYORDU”
“Bahçeli düne kadar başkanlığa da onay vermiyordu. İlk 4 madde değiştirmeyiz diyordu yarın değiştirebilir. Sadece AK Parti anayasa komisyonu üyesi demedi. Cumhurbaşkanı’nın danışmanları defalarca ilk 4 maddeyi değiştirmek hedefimiz dediler. Belki bayrakla, başkent Ankara’yla sorunları var. Demokraside geldiğimiz bu nokta nedir? Hukukta, insan haklarında geldiğimiz nokta nedir? İlk 4 maddeyi kaldıracağız demek Mehmet Akif Ersoy’u tanımıyoruz demektir. İlk 4 madde bizim istiklal marşımızdır. Meclis kürsüsünden bunu söylüyorlar. Biz itiraz ediyoruz kürsüye geliyor yine aynı şeyleri söylüyor. Yarın göreceksiniz. Bunu kendileri de başlangıç diyorlar. Yarın tekrar Bahçeli’yi ikna edecekler fiili durum öyle değil bu, gelin değiştirelim diyecekler. Referandumda vatandaşlarımdan istediğim ister sağcı, solcu, liberal, dindar, milliyetçi olsun düşünerek sandığa gitmemiz lazım.”
“ABD’deki devletin yapısını kastettim. Hakim kimsenin önünde ayağa kalkmaz. Siyasetçi yolsuzluk yaptığında görevinden istifa eder. Siyasi parti diğer siyasi partinin telefonlarını dinleyince istifa ederler. Bizde bunları yapanlar ne oldu? Ahlaktan bunu kastediyorum. Siyasi ahlak vardır. Söz vermiştik iktidar olursak ilk yapacağımız iş siyasi ahlak yasasını çıkarmak diye. Buna ihtiyacımız var. Biz hep doğruları söyledik. İnandığımız yol ve yöntem budur. Mesela Japonya. 4 saat sular akmadığı için istifa ediyorlar. Bizde bırakın 4 saati, 15 hafta 10 hafta sular akmadı. Kimsenin istifa ettiğini duyduk mu? Grev vardı işçiler çöp toplamıyordu.”

“PAŞA PAŞA GİDİP ESAD İLE AYNI MASAYA OTURDULAR”
“Ülkesini seven, demokrasiyi savunan hangi görüşten olursa olsun ‘Hayır’ demeye davet ediyoruz. Tarihimizde böyle bir düzenleme yok. Mete Han’dan bu yana böyle bir şey yok. Bir kişiye özgü olarak kalıcı hale getirilmek istenen düzenleme. Türkiye bölünebilir, iç çatışma çıkabilir. Binali Yıldırım ‘başkanlık gelmezse Türkiye bölünür’ dedi. 15 yıldır yönetiyorsunuz niye bu noktaya geldik? Bu sorunun cevabı verildi mi? Ortadoğu’yu bu hale kim getirdi? Suriye’nin iç işlerine karışmayın dedik. Defalarca söyledim. Bütün terör örgütleri buraya gelecektir dedim. IŞİD’e bunlar destek verdi. Önce IŞİD’e destek verdiler. 70 ilden IŞİD’e militan katıldı. Bir ilden IŞİD’e militan gidiyorsa taban tutmuş demektir. Buralarda tedaviler edildi. El Nusra’ya silah gönderdiler. Böyle bir tablo olabilir mi? Başka ülke bizim ülkede terör örgütüne silah verince kızmıyor muyuz? Aynı şeyi biz yapıyoruz. Şimdi paşa paşa gidip Esad’la aynı masaya oturdular. Adama sormazlar mı Türkiye’de sadece 3 milyon kişi var”

’20 MİLYON DOLARA İTİBARIMIZI SATTILAR’
“Ortadoğu’nun oyun kurucusu bizdik diyorlardı. Size oyun kuruyorlar. Mavi Marmara’da 20 milyon dolara Türkiye’nin itibarını sattılar. Bizimkiler vakıf adresi verdiler para oraya gitti. Davadan tek taraflı vazgeçtik. Kendi haklarımızdan vazgeçtik. Gazze’ye herkes gidecekti. Adamlar hayır dediler.”

“KİMSENİN CAN VE MAL GÜVENLİĞİ OLMAYACAK”
“Kör topal da olsa demokrasimiz var. Bu ülke demokrasiden vazgeçmemiştir. Sağcısı, solcusu neyse insanlarımız bir arada pek ala barış içinde yaşayabiliyoruz. Hepimiz bir şekilde kendi aramızda farklı düşünsek de bir araya geliyoruz. Demokrasiden vazgeçince kimsenin can ve mal güvenliği olmayacak. Şu anda hükümet herkesin mal varlığına el koyabilir, hepsini yapabilir. Bu doğru mu? Yabancı sermaye niye gelsin? İngilizler Bodrum’da ve diğer yerlerdeki Datça’daki evlerini satıyorlar. Türkiye’yi terk ediyorlar. Herkes dışarıya kaçıyor. Yetişen gerçekten ufuk açan yeni insanlarımız bilim insanlarımız yurtdışına gidiyorlar. Sanatçılar Türkiye’de yaşamak istemiyorlar”

“ÖNCEDEN SİYASİ LİDERLER TELEVİZYONLARDA TARTIŞIRLARDI”
“Önceden siyasi parti liderleri televizyonlarda tartışırlardı. Son 15 yıldır bu bitti. Niçin bitiyor? Oturup tartışmak varken uygarca. Vatandaş da kimin doğru söyleyip söylemediğini öğrenecek. Birbirimizi dinlemek zorundayız. Bu memleket bizim memleketimiz. Beni sevmeyenler olabilir. Herkes sevmek zorunda değil. Herkes benim gibi düşünmek zorunda değil. Ama benim düşüncelerimi benimsemeyen insana saygı duymam gerekiyor. Ama oturup uygarca konuşabilmeliyiz. 15 yılda Türkiye devasa bir ayrışma noktasına geldi. Toplum iç çatışmaya koşar adım gidiyor. Neden bu kadar silahlanma oluyor?”

“ESAD’ KARŞIYIZ DEYİP O REJİMİ GETİRİYORSUNUZ”
“Libya’da da, İran’da da cumhuriyet vardı. Bizim rejimimizle onlarınki aynı mı? Suriye anayasasını kopyaladık getirdik. Bu teklifle tıpa tıp benzer olduğunu ortaya koyduk. Hem Esad’a karşıyız diyip o rejimi getiriyorsunuz. Biz hiçbir zaman Esad rejimini savunmadık. Biz sadece ve sadece başka bir ülkenin iç işlerine müdahale etmeyi doğru bulmadık. Hep bunu söyledik. Suriye’de demokratik haklar ihlal ediliyorsa BM’de çıkın konuşun. BM Güvenlik Konseyi uluslararası hukuka uygun müdahale ederseniz sorun yok. Siz gizli kapaklı silah gönderirseniz yakışmaz. Bizim söylediğimiz bu. Türkiye üzerinden bütün cihatçı grupları Suriye’ye göndermek doğru değil. Niye şimdi ABD’ye düşmanlar? Bir devleti yönetenler 3 adım sonrasını göremiyorsa o devleti felakete sürüklerler. Bunların geldiği nokta da o. Bir ülkedeki başkanın değişimini umut ya da umutsuzluk olarak görebilir misiniz? Siz ülkenizi yönetemiyorsunuz demektir. Trump ne yapacak umut bağladılar”

“ESAD’IN 2 TANE KOLTUK DEĞNEĞİ KALDI DİYEN BEN DEĞİLDİM”
“Suriye hava sahasının ne kadar güçlü olduğunu bilmezseniz Türkiye’yi dış politikada batağa sürüklersiniz. Bu yüzden bataklığa saplandık. Türkiye’yi oradan çıkarmanın yolu Esad’ı kabul etmekti. Ettiler. Bunun liderlikle falan alakası yok. Çıkıp da Esad 2 tane koltuk değneği kaldı 15 gün sonra gidecek diyen ben değildim, Davutoğlu da değildi. O söylüyordu. Davutoğlu Başbakan olmadan adım bile atmazdı. Oturacak tek başına dış politika mı belirleyecekti Davutoğlu? Diğer bakanlıkları yok mu saydılar? Devlette liyakat sistemini ortadan kaldırırsanız çöker. Devlet çökmüş durumda. Türkiye gerçek anlamda devleti koruyabilseydi bu tablolar olmazdı zaten”

“DEVLETİ ZOR AYAĞA KALDIRIRSINIZ DEDİM”
“Saray’a gidince ‘liyakatı bozduğunuzda devleti zor ayağa kaldırırsınız’ dedim. Ben bürokrasideyken Başbakan’la tartışırdım. Doğruları yanlışları söylerdim. Kimse de itiraz etmedi. Bürokrat olarak artıyı eksiyi söyleriz siyasetçi kararını verir. Siyasetçi ilerde hataya düştüğünde ‘beni neden uyarmadın?’ diyemez. Devlet emekliye maaş vermem diyemez zaten. Emeklilik yaşını 65’e çekmelerine rağmen.”
“Hayır denirse referandumda değişen bir şey olmaz. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve parlamento yerinde kalır. Geçmişte nasıl gidiyorsa benzer şekilde yolumuza devam ederiz. Terör konusunda ciddi bir mücadele olursa devletin güvenlik güçlerinin önlerindeki engeller kaldırılırsa akılcı bir politikayla terör bitirilebilir. Akılcı politikalar üretmek lazım. Muhalefet olarak desteği vermeye hazırız. Burada Ortadoğu’da IŞİD konusunda El Nusra konusunda Türkiye’nin arasına çok net mesafe koyması lazım. İçeride de bu konuda mücadele lazım. Bunların internet siteleri yerleri yurtları dernekleri vardı. Bütün bunların hepsi biliniyor. İzleniyor da. En son Beşiktaş’taki saldırıda canlı bombanın minibüste çekilmiş fotoğrafını Başbakan’a gösterdim. Demek ki izleniyordu. Oraya kadar gelmesi bir sorun olduğunu gösteriyor. İstihbarat CHP’yi izliyor. Sen git terörle mücadele et bizimle ne uğraşıyorsunuz. İstedikleri kadar dinlesinler.

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 25.01.2017 08:55
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol