Kişisel sosyal medya platformundan çarpıcı açıklamalar yapan Aydal, " 2015'de krizin kapısındaydık şimdi içindeyiz" dedi. 

İşte o sözler:

Türkiye 2015 itibariyle krizin kapısındadır. Hatta daha ötesini söyleyeyim bırakın kapısında olmayı girmiştir krize. Sadece sanayi ve ticarethanelerin büyük bölümlerinin durması sebebiyle bugün sade vatandaş bir sıkıntı olduğunu anlamıyor. Elektrik hala var sanıyor. Birçok vatandaşımız elektriği son sekiz, on yıldır ithal ettiğimizin farkında değil ne yazık ki. Sanayi çökmüş durumda o yüzden elektriği kullanamamakta. Bu yüzden de şu an sadece idare ediyormuş gibi görünüyoruz. Benim siyasi kimliğim de var ancak bu söylediklerimin siyasetle ilgisi yoktur. Enerji krizi içerisindeyiz. Devletin buna acil önlem alması lazım. Ancak Enerji Bakanlığı Akdeniz'de sondaj yerlerini bile yanlış belirlemekte, BOTAŞ doğalgaz konusunda yanlış veriler sunmakta, Enerji Bakanlığı ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu önümüzdeki yıllar için şu kadar elektriğe ihtiyacımız var diyerek projeksiyon oluşturur ama gerçekleşmesi sözkonusu değil.

RAKAMLARLA ANLATTI...

Bunları söylememin nedeni illa hükümet kötü demek değil birşeyler yanlış gidiyor bunları görmeleri gerekiyor acilen. Bakın elektrik krizi kapıda. 304 milyar kilowatt saat  elektrik tüketimimiz var. Buna karşılık yine aşağı yukarı aynı oranda üretimimiz olduğu söyleniyor ama bu gerçek değil. 2020 yılı itibariyle bizim ülke çapında elektrik üreten kurulu gücümüz 91 bin 269 megawatt. Bunu 24 saat ve 365 günle çarpacak olursanız yaklaşık 800 bin gigabyte saat elektrik üretmeklidir bir yıl içerisinde. Peki bu gerçek mi ve gerçekleşiyor mu derseniz hayır. Biz ancak 304 bin gigabyte elektrik üretebiliyoruz mevcut halde. Milyar dolarlar harcayarak yapılan o santrallerden elde edilen verim sadece yüzde 37. Yani yüzde 40'ına kadar bile verim alamıyoruz. Enerji Bakanlığı derhal bunun neden kaynaklandığını araştırıp bulmalı ve çözüm üretmelidir.

DÖRT BAKAN DA SORUMLU...

Bunun dışında ayrıca başlıca sebeplerden biri de tüm bu santrallerin yüzde 80'inin özellerde yani şahıslarda olması. Devletin elektrik idaresine bağlı santrallerin oranı sadece yüzde 19. Özel şirketler evet sorun ama onu asıl kontrol etmesi gereken mekanizma kim devlet. Geçmiş dört bakan için de konuşuyorum sorumludurlar. Şimdi ki bakan da dahil maalesef yıllar içerisinde Türkiye'yi enerjide dışa bağımlı hale getirme yönünde projeksiyonlar hazırlamış ve bunu yapmışlardır. Ben bunları söyleyerek bir kaos yaratma peşinde değilim ama Allah aşkına Sayın Cumhurbaşkanı şu Enerji Bakanlığı'nda neler olup bittiğine bakmalı. Yapılanların tamamına yakını yanlış ya da sorunlu. Bakın Nükleer santral kuruyoruz deyip geçen on yılda ortaya birşey konulamamışsa maalesef emanet ehlinde değildir ve elektrik krizini yakın zamanda yaşayacağımızın da göstergesidir.

DURUM CİDDİ DEĞİL ÇOK CİDDİ...
Prof. Doğan Aydal, bir süre önce de 'Elektrik Çarpacak' başlıklı söyleşisinde bakın nelere vurgu yapmıştı? 

" Biz yaştakilerin acı hatıralarında da sık sık kesilen elektrik hikayeleri yok mudur. İki de bir ilan edilen elektrik kesinti saatlerini, bugün bile tüylerimiz ürpererek hatırlamyor muyuz? Hatırlıyoruz değil
mi? İşte o günler maalesef geri gelmek üzere. Bugün değilse yarın, bu kesinti saatlerini yeniden duyacak gibiyiz. Bir felaket tellallığı yapmak istemiyorum. Ancak bu krizin yakında hem de çok yakında olduğunu bilmemiz lazım. 
Durum herkesin düşündüğünden daha ciddi. Daha elektrik kesintilerinin eğitim sistemimize, araştırma ünitelerine ne kadar zarar verebileceğini anlatmadım bile. Ya ülkenin askeri güvenliği? Acaba Silahlı
Kuvvetlerimiz böyle bir tehlikenin varlığını, ciddiyetini, yakında karşımıza çıkabileceğini tahmin ediyorlar mı? İnşallah ediyorlardır. Aksi halde oluşacak güvenlik zaafını hayal bile etmek istemeyiz."