ÇÖZÜM ATATÜRK'TE

Hızlı ilerleyen teröre çözüm süreci, 'yeni anayasa' tartışmasında düğümleniyor. Akşam Gazetesi'nin manşetten verdiği haberde bu soruna yanıt aradı. Çözümü ise, 'Atatürk'ün 1920-1923 döneminde yarattığı ruhta' buldu.

25 Mart 2013 Pazartesi 12:27
ÇÖZÜM ATATÜRK'TE

 Akil Adamlar Komisyonu için adı geçen Prof. Dr. Erdem, "Öcalan, 1920 ruhuna yani 1921 Anayasası'na işaret ediyor. 1921'de ayrılıkçı ifadeler yoktu. En önemli tartışma vatandaşlık tanımı olacak" dedi

Hükümetin teröre çözüm ekseninde oluşturmayı amaçladığı "Akil Adamlar Komisyonu"nda yer alması beklenen isimlerin başında yer alan Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem yaşanan süreci AKŞAM'a değerlendirdi. Prof. Dr. Erdem, yeni anayasa müzakerelerinin kilit noktada olacağını, bu çerçevedeki en kritik tartışmanın da "Vatandaşlık" tanımı üzerinden yapılacağını söyledi.
ERDEM, Akil Adamlar Komisyonu için henüz hükümet cephesinden teklif gelmediğini vurgularken, teklif gelmesi halinde de kabul edeceğini açıkladı. Hükümetin, Akil Adamlar Komisyonu'nun barış sürecinde kolaylaştırıcı bir rol üstlenmesini hedeflemiş olabileceğini anlatan Erdem, "Sanırım her iki kesimin üzerinde mutabık kaldığı isimler üzerinden çözüm sürecinin akamete uğramaması isteniyor" yorumunu yaptı.
KURUCU TÜRKİYELİLİK
ÖCALAN'IN Nevruz mesajında yaptığı 1920 ruhu ile 1921 Anayasası'na atıf yaptığını söyleyen Erdem, bunun nedenlerini AKŞAM'a şöyle yorumladı: Yeni anayasa sürecinde en önemli başlıklardan biri vatandaşlık tanımı olacak. Öcalan, 1920 meclisine yani 1921 Anayasası'na gönderme yaptı. Çünkü 1921 Anayasası'nı yani Teşkilat-ı Esasiye Yasası'nı yapan ruh, Anadolu'daki Türk'ü ve Kürt'ü ile tüm İslam unsurlarının bir araya geldiği Meclis çatısıdır. Milli Mücadele bu ruh içinde yapılmıştır. 1921 Anayasası'nda vatandaşlık tanımı olmamakla beraber, 'kurucu Türkiyelilik' ön planda tutulmuştur. Etnik vurgusu olan ayrılıkçı ifadeler 1921 Anayasası'nda yer almamıştır. Vatandaşlık tanımı yapılmamıştır. 'Türkiye devleti' denmiştir. 24 Anayasası'ndaki tanımın tartışmalı olduğunu belirten Erdem, "Türkiye'de din ve ırk ayırt edilmeksizin vatandaşlık bakımından herkese Türk denir ifadesi yer alır" dedi.
3 yıl önce gündeme gelmişti
Ahmet Türk 2010'da 12 Eylül anayasasını destekleyenleri kınamış, ideolojisiz bir anayasa istediklerini söylemişti. 12 Eylül'ün tek bir etnisiteyi kabul eden bir yaklaşımla yazıldığını belirten Türk sözlerini şöyle sürdürmüştü: Anayasalar hiçbir etnisiteye gönderme yapmamalıdır. Farklılıkları zenginlik olarak görmelidir. Anayasanın ruhu özü ve mantığı tamamen değişmelidir. Burada hep birlikte halkların kardeşliğini istiyoruz. Var olan bir kültürü, inancı inkar ederseniz bunu anayasanın özünü ruhuna işlerseniz kardeşlik nasıl gelişir. 1921 Anayasası ve bugün 90 yıl önceki anayasa bugünkü anayasadan daha ilerici daha kardeşliği pekiştirme ruhuna sahip. Dünyanın hiçbir yerinde 90 yıl geriye doğru gitmez bir ülke. Halkımız 1921 Anayasası'nı istiyor.
Millet vurgusu yapıyor
1921'in ilk dört maddesi ile vilayetlerin yönetiminde "muhtariyet" vurgusu yapan 11. maddesi şöyle:
1921 Anayasası, 23 maddeden oluşuyor ve millet vurgusu yapıyor. İşte anayasanın ilk dört maddesi:
Madde 1- Hakimiyet bilâ kaydü şart milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir.
Madde 2- İcra kudreti ve teşri salahiyeti milletin yegâne ve hakiki mümessili olan 'Büyük Millet Meclisi'nde tecelli ve temerküz eder.
Madde 3- Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur ve hükûmeti 'Büyük Millet Meclisi Hükûmeti' unvanını taşır.
Madde 4- Büyük Millet Meclisi vilayetler halkınca müntehap azadan mürekkeptir.
Madde 11- Vilâyet mahalli umurda manevi şahsiyeti ve muhtariyeti haizdir. Harici ve dahili siyaset, şeríi adlî ve askeri umur, beynelmilel iktisadî münasebat ve hükûmetin umumi tekâlifi ile menafii birden ziyade vilâyata, şâmil hususat müstesna olmak üzere Büyük Millet Meclisince vaz edilecek kavanin mucibince evkaf, Medaris, Maarif, Sıhhiye, İktisat, Ziraat, Nafia ve Muaveneti içtimaiye işlerinin tanzim ve idaresi vilâyet şûralarının salâhiyeti dahilindedir.
Çözüm Atatürk'ün 1920-23'teki söylevlerinin ruhunda
AKP'nin 2007 yılındaki Anayasa Taslağı'nı hazırlayan ekibin başındaki isim Prof. Dr. Ergun Özbudun, AKŞAM'a yeni anayasa formülünü verdi. Çözümün Atatürk'ün 1920-1923 dönemindeki söylevlerinin ruhunda olduğunu belirten Özbudun şöyle konuştu: Öcalan'ın, '1920 Meclisi ve TBMM'nin kuruluşundaki ruh' vurgusu 1920 - 1923 dönemini kapsamaktadır. Bu yıllar başka bir ifadeyle 'Ulusal Kurtuluş Savaşı' dönemi olarak da adlandırılabilir. Atatürk'ün Birinci Meclis yıllarındaki konuşmalarında, etnik vurguya rastlayamazsınız. Aksine tüm etnik kimlikleri kucaklayan söylevleri bulunmaktadır. Atatürk, Anadolu'da yaşayan tüm etnik kimlikleri 'Müslüman Osmanlı Ahalisi' olarak tanımlamıştır. Birinci Meclis'deki bir konuşmasında ise etnik kimlikleri tek tek sayarak birlik, kardeşlik mesajı vermiştir. Atatürk'ün 1920 - 1923 dönemindeki uygulama ve söylemleri 1921 Anayasası'na da yansımıştır. 1921 Anayasası'nda etnik kimlik ifade eden 'Türklük' kavramı değil 'Türkiye' vurgusu vardır. Aynı anayasada, bugünkü karşılığı 'özerklik' olan 'muhtariyet' sistemi de yer almaktadır. Ulusal Kurtuluş Savaşı da, etnik ayrımcılık içermeyen bu ruhla kazanılmıştır. Milli Mücadele'nin 1922'de zaferle sonuçlanması sonrası ise 'Türkçülük' vurgusu başlamıştır.
ÖZERKLİK DEĞİL...
BU değişim 1924 Anayasası ile şekil bulmuş ve etnisite ifade eden 'Türklük' kavramı anayasaya girmiştir. 1921 Anayasası'nda yer alan yerinden yönetim (özerklik) sistemi de 1924 Anayasası ile kaldırılmıştır. 1930'lu yıllardan itibaren tırmanan ırkçı faşist akımların etkisi 'Türk' vurgusunu daha da güçlendirmiştir. Devam eden çözüm sürecinde yapılması gereken, tüm etnik kimlikleri incitmeyecek bir anayasa olmalıdır. Vatandaşlık tanımı için 'Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı' ifadesi en uygun tanımdır. Etnik ve dinsel ayrımcılık içermeyen bu tanım Türkleri, Kürtleri, Çerkezleri vb.. herkesi kucaklayacaktır. Bu tanım etnik değil, hukuki bir anlam ifade etmektedir. Yeni anayasada gereken diğer değişiklik ise Yerinden Yönetimin genişletilmesi olmalıdır. Ancak bunun adına 'Özerklik' denilmesi sakıncalıdır. Çünkü Öcalan ve BDP gibi partiler yıllarca 'Demokratik Özerklik' kavramını dillendirdiler. Aynı kesim zaman zaman 'Öz Savunma Gücü' gibi daha ileri söylemlerde de bulundu. Bütün bunlar toplumda, 'Bağımsız bir Kürt Devleti' veya 'Türkiye bölünüyor' gibi bir algı oluşturdu. Bu algıyı silmek için 'Özerklik' yerine, 'Geniş Yetkili Yerel Yönetimler' veya 'Yerinden Yönetim' olabilir.
İlk üç maddeyi değiştirtmeyiz
YENİ anayasa çalışmalarına, muhalif hukukçular tepki gösterdi. Ankara'da düzenlenen "Vatan, Cumhuriyet ve Emek Birlikteliği" toplantısında konuşan Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu şunları söyledi:
"BU anayasa, ABD, AB ve onların işbirlikçileri için yapılmak isteniyor. Ulu Önder Atatürk'ün Amasya Genelgesi'nde söylediklerinin hatırlanmalıdır: 'Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir. Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.' Artık bunu hatırlama zamanıdır. Vatan tehlikededir, ama millet ayaktadır.
ANKARA Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu da şunları kaydetti:
BİZ Atatürk gençliğiyiz, Türk milletiyiz. Lozan'ı çöpe attırmayız, Sevr'i hortlatmayız, anayasanın ilk üç maddesini asla değiştirtmeyeceğiz.
Padişahlık heveslilerine cevabımız, 'hadi canım sen de'. Görev belgemiz, Ulu Önder Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'dir.

yuzdeyuzhaber





Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol