“BUGÜNLERİN ALTINDA ONUN GÜNAHLARI YATIYOR“

İlahiyatçı Yazar İhsan Eliaçık hoca, Türkiye'nin geldiği noktada ve şiddet politikalarının altında Cumhurbaşkan'ı Erdoğan'ın suç ve günahlarının yattığını söyledi.

17 Ekim 2015 Cumartesi 00:29
“BUGÜNLERİN ALTINDA ONUN GÜNAHLARI YATIYOR“
İşte Eliaçık hocanın Oda TV'den Yusuf Yavuz ile yaptığı söyleşiden o bölüm:

" Türkiye de şöyle bir devlet geleneği var: Devlet herkese ait kılınmıyor. Halbuki devlet herkese ait bir kurumdur. Devlet herkese ait olmaktan çıktığı zaman devlet içerisinde tasfiyeler ve kavgalar başlar. Bir grup geliyor diğer grubu devletin içerisinden tasfiye ediyor. Sonra diğer grup geliyor tasfiye eden grubu tasfiye ediyor. Sonra diğeri, sonra diğeri… Bu böyle devam edip gidiyor. 13 yıldır yaşadığımız şey nedir? Yıllardır önceki kadrolar tarafından devletin içinden tasfiye edilmiş olan muhafazakar dindarların, oy çoğunluğu ile devlete yerleşerek diğerlerini tasfiye etmesi, dışlaması ve ötekileştirmesidir. Devleti herkesin devleti olmaktan çıkarıp kendilerinin devletine dönüştürme sürecini yaşıyoruz.

'TASFİYE EN YAKININDAN BAŞLAR...'
Zaten bir kere bu tasfiye süreci başlayınca en yakınındakine kadar gider. Dışlayıcı, ötekileştirici zihniyet budur yani. Demek ki burada temel devlet algılamasında bir sorun var. Devlet her şeyden evvel şeffaf bir ortaklık kurumudur. Aslında devlet olmasa da olur. Aslolan halktır. Ama halk olmazsa olur diyemeyiz. Bir halk devlet olmadan, klasik hiyerarşi olmadan da iş bölümü yaparak, organize olarak yaşayabilir. Peygamberimiz Medine Sözleşmesi’nde bunu göstermiştir. Medine Sözleşmesi, devletsiz organize olmuş, iktidarsız, hiyerarşisiz bir toplum örneğidir. Demek istediğim şey şu; İslami teoloji açısında bakacak olursak bu iş şuraya oturur: Bir tek Allah tektir, onun dışındaki her şey çoktur. Bunun dışında, doğada, insan topluluklarında herhangi bir şeyi tekleştirmeye kalktığınızda siz Allah’ın yerine geçmeye kalkıyorsunuz demektir. Bir Müslüman açısında evrene baktığımızda Allah her şeyi çok yaratmış. Bakın, rengarenk her şey. Ama bu rengarenkliğin içinde bir birlik de var. Buna eski sufiler, ‘kesret içinde vahdet, vahdet içinde kesret’ der. Yani çokluk içindeki birliği, birlik içindeki çokluğu görmek lazım. Bu aslında aslında muazzam bir siyaset felsefesidir. Demokratik çoğulculuk dediğiniz şey buraya dayanır. Bunun dini, teolojik kökeni burasıdır: Bir tek Allah tek olacak, onun dışındaki her şey çok olacak. Devlet bir ortaklık ve koalisyon kurumu olacak. Bir tek ekibe teslim edilmeyecek. Bizim gibi çok renkli olan ülkelerde insanların koalisyona alışması gerekiyor. İktidarı tekleştirmemek gerekiyor. Şimdi benim görüşüme göre Türkiye’de imparatorluk sürecinden sonra Osmanlı dağılınca geri kalanlar da dağılmasın diye Türklük politikası izlendi. Ulusçuluk yaygındı, herkes kendi milletinin bayrağını yüceltiyordu. Sırplar Sırp dedi gitti, Arnavutlar, Bulgarlar, Yunanlar, Ermeniler, Araplar da benzer biçimde gitti. Geriye kalanlar da herkes gidiyor, biz kendimize ne diyeceğiz demeye başladı. O zaman bu geride kalanları bir arada tutmak için bir çimento lazımdı. Geri kalanlara ne diyeceğiz, Türk diyeceğiz. Çünkü daha fazla bölünmeye tahammül edemeyiz.
‘KÖKENDE ERDOĞAN’IN SUÇLARI VAR’
Ben bunu başlangıçta iyimser yorumluyorum. Irkçılık olarak görmüyorum. Türk kavramında bir çeşit tutunma çabası olarak görüyorum. Çünkü İslam tutmadı, Osmanlı tutmadı, dağıldı. Müslümanlar ayrıldı gitti yani. Geri kalanların da parçalanıp gitmemesi için biz bir şeyin etrafında birleşelim dediler. Ama bugünün dünyasında bu artık geçersiz hale geldi, gitmiyor. Devlet kendisine hala Türk devleti demeye devam ediyor. Çokluğu, çoğulculuğu reddediyor. Tekrar parçalanırız korkusu yaşıyor. Halbuki bugünün dünyasında tutunulacak olan şey tekçilik değil, çoğulculuktur. Yani devleti herkesin devleti haline getireceksin. Kürt diyecek ki benim devletim budur, Ankara’dadır. Ermeni, Rum diyecek ki bu bizim devletimizdir, bizi dışlamıyor, dinim, kültürüm, dilim her şeyim garanti altındadır diyecek. Şimdi sen benim devletim Türk devleti dersen onlar kendilerini öteki hissederler. Türklük bana göre sosyal yapıda, kültürde vardır, toplumsal hayatın akışında vardır. Devlette olmaz. Biz Türk’üz, Türkçe konuşuyoruz. Tarihini araştırıyoruz, kökenleriyle gurur duyar, bunları yükseltmeye çalışırız falan. Ama devlet herkesin ortak bir kurumu olduğu için devletin temel metinlerinde ortaklaşmayı ifade eden, herkese ait kavramlar ifade eden bir yapıya oturtulması gerekiyor. Bu ortaklaşmacı çoğulcu devlet yapısı terk edildiği için mevcut muhafazakar iktidar da gitmek istemiyor. Olanakları kaybetmek istediği için ötekileri tasfiye ediyor. Ve adeta ‘nasıl olsa geldim bir daha gitmeyeceğim’ dercesine korkunç büyük suçlar işlemişler. Bu savaş politikalarının kökeninde Erdoğan’ın suçları ve günahları yatıyor. Aslında gitmekten korkmuyor, kendi suçlarından korkuyor. Öyle işler yapmış ki, ayağım bir kayarsa, bir tökezler düşersem bittim diye düşünüyor. Gitmedikçe de kan dökülüyor. Her şeyi savaşla, vurup kırmakla halledebileceğini zannediyor. Onu kendi suçları devirecek, başkası değil."

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 17.10.2015 11:00
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

Avatar
ekrem obali 2015-10-18 23:44:33

Hakan kantar a cevap sen bana bir tane şapka takması diye asılan göster disi mi ki tayin bu saçma bilgileri nerdwn ediniyor sunuz çok merak ettim

Avatar
Salim 2015-10-19 07:07:52

Hala yüzyıl önce yaşananlara neler çektik diyen yaşadığı günü görmezden gelen, sen bugünün hesabını vereceksin o da yüzyıl öncesinin. Gecmistekilerin günahları senin gunahlarini ortmez

Avatar
hakan kantar 2015-10-17 19:41:26

Ebedi şeyle milli şefin zulümlerinden bahset sıkar demi erdoğan kolay lokma bu ülkede insanlar şapka takmadı diye asıldı giyim kuşamdan dolayı istiklâl mahkemelerde yargılandı asıldı muhalefetten dolayı bunları anlat peşinde birtane kemalist kalmaz doğruyu doğru yerde konuşmak lazım kemalistler den neler çektik be

Avatar
Emrah Celik 2015-10-18 00:27:39

Bu söylediğiniz herseye katılıyorum birde eklemek istiyorum. Bu insanlar kendileri karar merkezlerinde butür kararlar alamazlar.
Eyer bir insan şu soruyu kendine soramıyorsa bilinki o isan başkaları Tarafından yönlendı' rıliyordur

Avatar
Cihan mirek 2015-10-19 15:15:25

Hakan Kantar 65 yik önceki koşullar ile bugünü kiyaslaman çoook komik:)

Avatar
Şerife Kızıl 2015-10-21 08:52:36

Evet Hakan Kantar,gerçekten neler çekti bu Ermeniler,Rumlar,Yunanlılar Atatürk ve Atatürk sevdalılarından.Hatta sizi denize bile dökmüşlerdi değil mi?Atatürk e bu kadar düşman olmanız çok doğal...