'Bu Anayasada Türkler de Yok, Türkiye de Yok'

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni anayasa çıkışı tartışılmaya devam ederken akıllara 16 Nisan’da yapılan Anayasa değişikliği referandu geldi. Türkiye 18 maddelik değişikliği oylamış başkanlık sistemine geçilmişti. İşte o günlerde ise Türkiye'nin önde gelen hukukçuları adeta bugünleri görerek bakın neler demişti?

14 Şubat 2021 Pazar 13:07
'Bu Anayasada Türkler de Yok, Türkiye de Yok'

Demokrasi İçin Birlik Platformu tarafından düzenlenen toplantıda konuşan eski AİHM yargıcı Rıza Türmen, Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu ve Avukat Turgut Kazan, halk oylamasına sunulacak 18 maddelik anayasa değişikliği teklifinin Türkiye'yi bir cendere içine sokacağını o günlerde açık açık anlatmışlardı.


RIZA TÜRMEN:

Bu 'hayır' sonucu ortaya çıkarsa, sonrasında düzeltilmiş bir parlamenter sistem kurulması gerekir. Cumhurbaşkanlığı'nın Meclis'ten çıktığı ve yetkilerinin sembolik hale getirildiği bir anayasa hazırlanmalı. Katılımcı ve çoğulcu bir sistem getirilmesi lazım. Anayasaları halk yapar, hükümetler değil. Halk yaparsa bir anayasayı ancak o halkın malı olur. Oysa bugün yapılan anayasa değişikliği içinde halkın olmadığı bir değişikliktir. Halkın çıkarlarının korunmadığı bir değişikliktir. O nedenle bu anayasa değişikliği hareketi böyle bir halk hareketine toslamıştır. Referandumda oylanan Türkiye'nin geleceğidir. Bu referandumda mutlaka doğru bir sonuç çıkarmalıyız. Referandum bittikten sonra bu hareketin devamı söz konusudur. Bu hareket devam etmelidir ki, hayır sonrasında, daha demokratik daha çoğulcu bir Türkiye'nin yolu açılsın. 

İBRAHİM KABOĞLU:

Halk bunun neresinde? Bu metinde Türkiye de yok aslında. Toplumsal ihtiyaçlardan kaynaklı bir metin değil. Bunun kamuoyuna sunulmasında izlenen yöntem dikkate alındığında üç ayak saptanabilir; 
1) İktidar, muhalefet partisi ve bütün devlet organları...
 2) Medya 
3) Halk Birincisi savaş seferberliği görünümünde. 

Bu savaşa "Hayır" diyenler terörist olarak ilan edilebiliyor. Öyle bir medya ki bu metnin tartışılması bir yana, bu metnin çıplak olarak sunulması bile söz konusu değil. Yani sadece cumhurbaşkanının yasama yetkileriyle ilgili maddeler okunsa, bu bile yaterli bir mesaj olur. Bu metnin çıplak tanıtımı yapılamıyor, tam tersine çarpıtılarak sunulması söz konusu. Anayasal bilgilendirilme hakkı, en öne çıkan haklardan biridir. Uzmanların görüşlerine başvurulmadığı bir süreçte, bu hak da ihlal edilmektedir. 

"ERDOĞAN KENDİSİ VE AİLESİ İÇİN KORKUYOR'... TIKLAYIN

Şu söylenebilir; referanduma iki hafta kala, bu metin yeterince işlenilebilmiş değil ve yeterince bu konuyla ilgili kesimler arasında bile paylaşılabilmiş değil. Bir anayasa metni değil, adeta sonradan eklemeler yoluyla yazılmış bir metin. Bütün yetkiler bir kişiye veriliyor, belirsiz yetkiler bunlar, birçok yasama yetkisi hem de doğrudan doğruya anayasa ile aynı kişiye verilmiş bulunuyor. Bunun başında devletin tüm örgütleri bulunuyor. Bu metin, cumhurbaşkanının parlamentoda çoğunluğa sahip olabilmesi amacıyla yazılan bir metin. Bu metnin sistemle ilgisi bulunmamaktadır.

TURGUT KAZAN:

İçeriğin anlatılması gerek, içerikle ilgili hiçbir şey anlatılamıyor. Hepsi yalana dayalı. Ben yargının içinde görev yapan bir insanım. O yüzden bu pencereden bakarak 'hayır'ı anlatmaya çalışıyorum. Bugün kimsenin güvenliği yok. Saray "Bu kadarı bana yetmez" diyor. 'Evet' çıkarsa güvenliğimiz kalmaz demeyeceğim yalnızca. Kimsenin evinin güvenliği kalmayacak. "O ev terörist evi" denecek. Bugün zaten bu yaşanıyor.

YENİ ANAYASA DEMEK BELİRSİZLİK DEMEK

O tarihlerde sadece 18 maddenin değişime yönelik değerlendirmeler bunlardı, şimdi ise AKP'lilerin 'Yeniden Kuruluş Anayasası' adını verdikleri yepyeni bir anayasadan bahsediliyor. Üç hukukçunun değerlendirmeleri aslında AKP'nin yeni anayasa girişiminin Türkiye'yi sürükleyeceği belirsizliğe dair önemli veriler sunuyor.
 

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 14.02.2021 13:25
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol