Bu seçimlerden Erdoğan ve İnce ile HDP ve MHP kazanarak çıkmıştır. Toplumsal kutuplaşma sürüyor, toplumu barıştıracak köklü ve yapıcı bir ittifak gücüne ihtiyaç var. Şimdi bütün ötekileştirmeleri aşarak, özgürleşme ve adalet için mücadeleyi yükseltme zamanıdır. 

Birçok hatası olsa da, Kürtlerin Türkiyelileşme içinde doğal insani haklarını savunan HDP, M.İnce'ye verdiği çeyrek yardım sonucunda İnce'nin oylarını arttırmış, CHP tabanındaki sol kesim de HDP'ye verdiği çeyrek yardımla HDP'nin barajı aşmasını sağlamıştır. Burada “Herkesin Cumhurbaşkanı” olmak isteyen İnce, çoğunlukla sağdan değil tarihsel sol tabandan ve gençlikten oy almıştır. 
Ayrıca AKP'nin gövdesini çatlatan; köklü bir ittifak yaparak güçlenen sosyal demokratlar, sağ zihniyetin kendi içinde giderek parçalanmasına zemin hazırlamak durumundadırlar. Sol kesimin dilini ve yöntemini uzun yıllar kullanarak iktidar olan AKP, artık iniştedir ama onun yerine gelecek olanın, yine sağ zihniyette bir iktidar olmasını istemiyorsanız, CHP'nin köklü bir tarzda yenilenmesini, Kürt ve Alevi sorununu demokratik yollardan çözme iradesini oluşturma noktasında sol-sosyalistlerle açık ittifak yapmasını ve bunu halk tabanına yaymasını sağlamanız gerekir. Meclisteki sağ partilerin çoğunluğuna karşı, Kürt ve Türk İttifakı elzemdir.

CHP, yüzünü tam olarak sola dönmeli ve "miş gibi" yapmamalıdır. Gazi M.Kemal'in askerleri, dönüp tarihe bir bakmalı ve Gazi M.Kemal'in Kürtlerle nasıl sıcak bir ilişki kurduğunu görmelidir. 1921 anayasasının ruhu bu ittifakı açıkça yansıtır. CHP; Kürtlerle, Alevilerle, çevrecilerle, kadınlarla açık ve köklü bir ittifak yapmalıdır. 1921 Anayasası ruhunu canlandırmalıdır. Eğer Kürtlerle Malazgirt'te, Çanakkale'de ve Kurtuluş Savaşındaki gibi köklü ve sağlam bir ittifak, korkusuzca yapılmış olsaydı, HDP ve Demirtaş, kitlesini ikna edebilir ve cumhurbaşkanlığı seçiminde İnce'nin desteklenmesini sağlayabilirdi. Böylece Kürt ve Türk ittifakının yarattığı güçlü sinerji safları netleştirir, Orta Doğu'da oluşan bu Kürt Türk ittifakı, kıyıcı zalimlerin saflarında daha güçlü bir dağılma başlatabilirdi. Eğer CHP, bu yola girip kendini yeniliğe ve hayatın gerçeklerine açmazsa, yine zalim düzenin tuzaklarına açık ve onun ister istemez bir dayanağı olmaya devam ediyor demektir.

Biz burada Kürtlüğü, Türklüğü veya başka bir etnik kökeni öne çıkarmak derdinde değiliz. İnsanların farklılıklarıyla özgürleşerek, barış içinde bir arada yaşayabileceği, çoğulcu ve katılımcı toplumsallaşma sürecinden yanayız. Daha açıkçası dogmatik ve statik bakışlar aşılmalıdır. Hiç bir parti, grup ve zihniyet, tarihin içindeki yolculukta değişmeden, donuk ve sabit kalamaz. CHP geleneksel devlet partisi olsa da, dünya ve ülke değişmekte, devlet ve toplum diyalektiği işlemektedir. Ne CHP aynı CHP olarak kalacaktır ne de HDP. Kürtler ve Türler kendi tarihsel birikimlerinde ortak olan yönleri öne çıkararak, birleşebilme iradesine sahiptir. Sadece bunu “Etle tırnak” edebiyatından öteye, güvenilir, kalıcı, yasal statüye taşımaları gerekir. Hayatın akan diyalektiği, her gücü değişmeye açmaktadır. Bu çoğullaşma ve renklenme sayesinde yürüyen diyalektik akış, hayatın bütününde vardır. 

Kürt ve Türk ittifakı, er geç önce hayatın içinde tabanda kurulacak ve üst yönetime yansıtılacaktır. Üstelik Müslüman olmanın bir gereği olarak, bir avuç münafık zalim dışında hiç kimseyi dininden, dilinden, renginden ve hayat tarzından ötürü ötekileştirmeden, ortak akıl ve ortak kamusal iyilik çerçevesinde, barış içinde bir arada yaşamaya çalışmak, hayat ilkemizdir.

Gelecekte özgürlük ve adalet için, hakikat yolunda aynı saflarda buluşmak dileğiyle...
 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol