Yandaş Dilipak Köprüleri Attı!

Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, Başkanlık sistemini ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ı eleştirdi.

13 Haziran 2020 Cumartesi 16:26
Yandaş Dilipak Köprüleri Attı!

Eğer “Devlet - Millet kaynaşması” gibi bir şeyden söz ediyorsanız, siz ne devleti biliyorsunuz, ne de milleti demektir. Sahi niye Devlet-Ulus kaynaşması” demiyorsunuz da, “Devlet-Millet” diyorsunuz! “Millet” dediğiniz şey “Nation” olan “Ulus” mu, yoksa  “Millet-i İbrahima” daki “Millet” mi! “Devlet” derken “yönetim”i mi kasdediyorsunuz. Yoksa “kutsal bir devlet”ten mi söz ediyoruz. Ya da “Milletin kurduğu” bir yapıdan mı söz ediyoruz.

Yani, şu “Yasama, Yürütme, Yargı”dan oluşan bir yapıdan mı söz ediyoruz.

Mesela Erdoğan “devlet” başkanı mı, “Cumhur” başkanı mı? “Cumhur” Arapça bir kelime. “Çoğunluk” demek. Birilerinin sandığı gibi “Cumhur=Halk” değil. Onun için 6 Ok’tan biri Cumhuriyetçilik, Öteki Halkçılıktır! Cumhuriyet çoğunlukçuluk demektir. Cumhurbaşkanı derseniz çoğunluğun başkanı demektir.

Ya da şöyle diyelim, çoğunluğun seçtiği başkan. Devlet Başkanı diyorsanız, bana devleti tanımlayın.. Mesela “Devlet” dediğiniz şey “Government” mi? O zaman hükümet eden, yöneten, hüküm sahibi demektir. Bizde “hükümet başkanı” demek, “Başbakan” demekti! Eskiden Bakanlar Kurulu karar alıyordu, şimdi Başkan karar veriyor, bakanlar uyguluyor. Hatta bakanlıkların müsteşarı yok ama üstünde bir “Politika kurulu” olacaktı, onu da işletemedik.

Ben Başkanlığı savundum ama, bu başkanlık başka türlü bir başkanlığa döndü. Maliye Bakanı Başbakan gibi oldu. Parayı veren her şeye karar verebilir hale gelmeye başladı.

Politika kurulu da Politika belirlemek yerine, müşavirler kurulu gibi oldu.

Demokraside, çoğunluk, azınlıkların temel hakları ve özgürlükleri konusunda sınırsız yetkiye sahip olamayacaktı. Onun için düşünce, ifade, örgütlenme ve basın özgürlüğü olacaktı. Ama hep başında beri bunlar siyasilerin elinde oyuncak oldu. Üniversiteler, Tevhidi tedrisat kıskacındaki bütün eğitim, iktidarların elinde oldu. Tek parti dönemi zaten fecaatti. Ardından darbeler dönemi. Kuvvetler ayrılığı filan hak getire, Dernekler kapatıldı, basına sansür uygulandı. Koalisyon döneminde oligarşik bir yapı oluştu, tek parti dönemi jakobenleşti ya da Osmanlıdan gelen İttihatçıların Meşruti Monarşi kafası ve

Cumhuriyetin “Tek adamcı” anlayışının gölgesinde Otokratik bir hale dönüştü.

Biraz Laiklik, biraz İslamcılık, biraz batıcılık derken işte bugünlere geldik..

Aklı karışık bir topluma dönüştük. Solcumuz solcu değil, Milliyetçimiz tarihten habersiz, Batıcımız batıdan. Dindarımız dini bilmiyor.

Şuuraltımız isyan ediyor.

“Devlet-Millet el ele” derken aslında bir arayışın, bir hasretin, bir umudun çığlığını duyar gibi oluyorum. Aslında bu kendi içimizdeki yaralayıcı dile, inatlaşmalara, karşılıklı meydan okumalara, hakaretlere, trollerin hezeyanlarına karşı bir öfke, bir tepki de bu ifadenin altında.Deprem olmuş da, insanlar yardıma koşmuş da, devlet felakete uğrayanların yanındaymış da. Bu niye bizi bu kadar heyecanlandırdı anlayamadım. Zaten bunun böyle olması gerekmez miydi ki!

Kaybettiği yavrusunu bulmanın sevinci ile ne dediğiniz bilmez hale gelen bir annenin sözleri gibi, bu yükselen ses. O zaman bu umudu kaybetmeyelim. Selâm ve dua ile." 
 

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 13.06.2020 16:35
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol