Yağma

03 Temmuz 2019 Çarşamba 09:06

“Bedava” de…
Sayın ahalimiz aklını yitirir.

“Yüzde 50 indirim” de mesela…
Yüzüne bakan olmaz.
“Bir alana bir bedava” de…
Kapış kapış gider.

Yanında ütüyü bedava ver.
Durup dururken buzdolabı alır.

Tiyatro bileti isterse 25 kuruş olsun, parasına kıyamaz, gitmez.
Bedava yap, oturur bale seyreder.

Hatırlayın lütfen, promosyon yasaklanmadan önce gazeteler nasıl tiraj alıyordu?
Tencere tava vererek.
Havlu çarşaf vererek.
Sürahi takımı vererek.
Entel verince, satmıyordu.
Dantel verince, rekor kırıyordu.

Hiç unutmam, eski çalıştığım gazetelerden birinde, patronla toplantıdayız… Masadakilerden biri, ünlü bir köşe yazarının çalıştığı gazeteyi bırakıp bize gelmek istediğini, ama yüklü transfer ücreti istediğini söyledi.
Uyanık bi arkadaştı yani, hem kendi kendine gelmek istiyordu, hem üste para istiyordu.
Patron, kulakları çınlasın, gülümsedi, “buna bu kadar parayı vereceğime, gazeteyle birlikte bedava pirinç veririm, millet hiç olmazsa pilav yapar” dedi!
Ve hakikaten öyle yaptık.
Tiraj patlaması yaşadık.
(O kazma çalıştığı gazeteyi batırdı, hâlâ köşe yazıyor.)

Televizyonda ana haber bülteni yönettiğim dönemde, bir büyükşehir belediyesinin 600 bin avanta gıda kolisi dağıtacağı açıklandı.
Duyduk ki, rakip kanal, o büyükşehir belediye başkanını canlı yayına çıkartacak. Bize ne başkanın ne söyleceğinden birader… Biz gıda kolisi'ni canlı yayına çıkardık.
Stüdyoya uzunca bir masa kurduk, kolidekileri masaya serdik, işte görüyorsunuz sayın seyirciler, ayçiçek yağı var, şu kadar makarna var, sucuk var, şeker var, helva var, el sabunu bile unutulmamış filan, anlattık, cümleten afiyet olsun diye bitirdik yayını…
Ertesi sabah reytingler geldi, koli'si başkan'ın kendisinden dört misli fazla seyredilmişti!
Sayın ahalimiz veren'i değil, verilen'i merak etmişti.

Çünkü…
Hasan Ali Yücel ne bakanıydı diye sor, pek bilen çıkmaz.
Yağma Hasan'ın böreği de, o Hasan'ı tanımayan yoktur bu ülkede.

Bedava diye milletin vergileriyle çüküne mutluluk çubuğu taktıran milletvekili var.
Meclis bütçesinden selülitlerini aldırtan, avanta diye 32 dişine birden komple implant yaptıran milletvekili var.

Dolayısıyla…
İstanbul büyükşehir belediyesinde makam aracı saltanatının ortaya çıkması, belediye envanterinde görünen altı bin civarında lüks makam aracının şu anda nerede olduğunun belli olmaması, kimlerin bindiğinin bile belli olmaması, hiç şaşırtıcı değildir.

Bedavacılığın, beleşçiliğin, avantacılığın, cukkacılığın, hampacılığın…
Yağma kültürünün sonucudur.

İsterse 100 bin lira maaş alsın.
Bedava binme tutkusudur.
Ganimet duygusudur.

Dolayısıyla…
Milletin parasını talan eden bürokrattan kurtulmamız yetmez.
Talan sevmeyen millet gerekir.

Kendi parasıyla kendisine sadaka verenlere biat etmeyen… Üç kuruşluk avanta makarnaya tamah etmeyen… İfrar çadırında kendi parasıyla kendisine bir tas çorba ısmarlayanlara dua etmeyen millet gerekir.

Eğer hakikaten kent kültürünün yükselmesini istiyorsak…
İstanbul'u uygar bir şehir yapmak istiyorsak…
Yağmacı bürokratla beraber, yağma kültüründen beslenen zihniyetle, bizatihi yağmacı vatandaşla mücadele etmeyi göze almalıdır.

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 03.07.2019 11:20
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol