'SOMA'DA EMEVİ OYUNU OYNANDI'

Soma faciası birinci yılını dolduradursun Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk hocamız, konuyu iki ayrı yazı ile ele almış, şeytani bir oyunu gözler önüne sermişti...

13 Mayıs 2015 Çarşamba 12:18
'SOMA'DA EMEVİ OYUNU OYNANDI'
İşte hocamızın bir yıl önce kaleme aldığı iki anlamlı makale:


"Bu konuyu birkaç yazıyla ele alacağız. Önce kader kavramına Emevî saltanat dinciliğinin yüklediği Kur’an dışı anlamı tanıyalım. Çünkü bugünkü dincilik manifestosunun da dinci saltanat zorbalarının da dayattığı anlayış bu Emevî anlayışıdır.
Bugünkü İslam dünyasında geçerli olan kader anlayışı, Emevîlerin, saltanatlarını güçlendirmek ve kitleleri bastırmak için oluşturdukları bir ideolojik kader anlayışıdır ki, Mekke müşriklerinin Cahiliye dönemindeki kader anlayışına dayanır.

Bu meseleyi, ‘Kur’an’ın Temel Kavramları’ (yayını: 1990) ve ‘Kur’an’da Lanetlenen Soy’ (yayını: 2013) adlı eserimizdeki ilmî-tarihî tahlilleri esas alarak buraya taşıyacağız.

Müşriklerle Emevîlerin kader anlayışı tıpatıp aynıdır. Bu kader anlayışı Emevîlerin işine yaradığı için onu İslam patenti altına çektiler.

İslam öncesi dönemin her konuda amentüsünü veren Cahiliye şiirinde bu kader kavramı, geleneksel İslam’ın herhangi bir akait kitabındaki gibi anlatılmıştır. Cahiliye şairleri bu kader kavramını bazen ‘kader’ sözcüğüyle bazen de ‘kitap’ (değişmez yazı) sözcüğüyle ifade etmekteydiler.

Cahiliye dönemi şiirinin büyük ustalarından Lebîd şöyle diyor:

“İnsan, Tanrı’nın kendisi için ezelde yazdığını silemez. Nasıl silebilsin ki, Tanrı’nın yazdığı değiştirilemez.”

Şunu da söylüyor Lebîd:

“Başıma bir felaket gelince ‘Kaderin yaptıklarından vah bana’ demem.”

Hüzeyl kabilesinin divanında müşrik şair Üsame bin el-Hâris, kabilesinin kaderine üzülerek şöyle diyor:

“Ne yapalım, onlar için kader böyle yazılmıştır.”

Kur’an, Cahiliye’nin kader anlayışını bize tanıtan beyyineler içermektedir. Bu beyyinelere baktığınızda, Cahiliye kader anlayışının, geleneksel Emevî İslamı’ndaki kader anlayışının tıpatıp aynısı olduğunu görmekte gecikmezsiniz. Mademki meseleye Kur’an penceresinden bakıyoruz, söylediklerimize tanık olarak şu ayeti kayda geçirelim:

“Şirke batanlar dedi ki, ‘Eğer Allah isteseydi biz de atalarımız da Allah dışında bir şeye ibadet etmez, O’na rağmen hiçbir şeyi haram kılmazdık.’ Onlardan öncekiler de aynen

Emevîlerin Müslümanlara dayattıkları kader anlayışının tezi de aynen buydu: “Her şey Allah’tandır, başınıza gelenlere ve mesela bizim yönetimimize sabredin ki daha büyük belalara maruz kalmayasınız.”

Emevîlerin bir numaralı sömürü mekânları cami, bu mekânın bir numaralı sömürü malzemesi ise kader kavramıydı. Ehlibeyt katili Emevî kralı Muaviye şöyle diyordu: “Beni Allah iktidara getirdi. Halifelik Allah’ın bize verdiği bir mülktür. Toprak Allah’ındır, ben de Allah’ın halifesi olduğuma göre, toprakta bütün tasarruf benimdir. Allah, halifelerini cehennemden uzak tutmuş, cenneti onlara vacip kılmıştır.”

Emevîler, saltanat temellerini Cahiliye dönemi kader kavramına oturttukları için, bu müşrik kader kavramını İslam imanının şartları arasına koymuş, buna itraz edenleri ‘ümmetin Mecu-sileri’ olarak damgalamışlardır. Kimse çıkıp sormamıştır: “Siz dururken başka Mecusi ara-mak akla aykırı değil mi?”

Emevîlerin temsil ettiği saltanat dincisi siyasete göre, halifeliği veya (günümüzde olduğu gibi) iktidarı bir biçimde eline geçirenlere, onlar bırakıp gidinceye veya ölecekleri güne kadar itaat Allah’ın emridir.

Emevîlerin Cahiliye’den aktarılmış kader anlayışına o dönemde iki büyük karşı çıkış dikkat çekiyor:

1. Hasan el Basrî’nin teorik karşı çıkışı,

1. İmamı Âzam Ebu Hanîfe’nin eylemli karşı çıkışı.

Hasan el-Basrî (ölm. 110/728), Emevî zorbaları ile onların yandaşı ulema tarafından oluştu-rulan ve İslam akaidine sokulan Kur’an dışı ‘kader’ anlayışına savaş açtı. İnsanın bütün ey-lemlerinden sorumlu tutulması gerektiğini, başa gelenleri Allah’ın takdiri diyerek meşrulaştır-manın dine aykırı olduğunu en gür sesiyle haykırdı. Hasan el-Basrî, Emevîlerin kader kavra-mını kendilerini savunmak üzere yorumlamalarını değerlendirirken aynen şunu söylüyordu:

“Allah’ın düşmanları yalan söylüyorlar.”

İmamı Âzam (ölm. 150/767) ise kudretin insanda vücuda getirilişini (yaratılmasını) Allah’ın fiili olarak, vücuda getirilmiş bu kudretin kullanımını ise insanın fiili olarak görüyordu.

İslam’a, Emevî yandaşı ulemanın soktuğu ‘müşrik kader anlayışı’, esası bakımından Emevî-lere ve benzeri saltanatlara isyanı önlemede bir tür ‘kutsal çare’ idi. O halde bu müşrik kader anlayışına karşı çıkanın ilk işi, zulme isyan olacaktır. İmamı Âzam da bu anlamda bir isyancıdır. Zaten düşmanlarının onu ithamda kullandıkları en önemli suçlamalardan biri de ‘ümmeti isyana teşvik’ suçlamasıdır.

İmamı Âzam, isyanını ilim ve fikirde bizzat, siyasal alanda ise dolaylı desteklerle yerine getirmiştir. Onun, Emevîlere karşı sergilenen tüm isyanları hem fikren hem de maddeten desteklediğini görüyoruz.

Baştan başa zulüm ve sömürü üzerine oturan Emevî yönetimi, yarattığı ve yaşattığı dinsel tasavvurları, aynen günümüz dinciliği gibi, gücünü tahkim için ustalıkla kullandı.

Emevîler, Allah ile aldatmanın bu duygusal noktasını yakaladıktan sonra buna karşı çıkış ifa-de eden fıkhî, felsefî bütün görüşleri din dışı ilan etmek üzere güdümlerindeki sarıklı Allah düşmanlarını meydana sürdüdüler. ‘Din uleması’ denen zulüm aracı bu zebanilerin, en saygın isimleri bile (örneğin, İmamı Âzam’ı) etkisiz kılmadaki şeytanî eylemlerinin nasıl yürütüldü-ğünü ve nasıl etkili olduğunu anlamak için sadece İmamı Âzam’ın hayat ve mücadelesini izle-mek bile yeter. İş o hale getirilmişti ki, Emevînin icraatını tenkit, Allah’ın irade ve kud-retini tenkit gibi algılanıyordu. Emevî yandaşı ulema diyordu ki, “Kederin bizim tarafımız-dan belirlenmiş anlamını inkâr, ümmet içine sonradan sokulmuş bir zındık fikirdir.”

Emevîlerin, şuraya kadar anlattıklarımızla oynadıkları şeytanî oyunun anlamını Mısırlı düşü-nür Ebu Zeyd çözüyor:

“Emevîlerin bütün zulümleri, ‘kaderi inkâr etmeme’ adı altında tanrısal iradeye fatura ediliyordu.” (Ebu Zeyd, el-İtticâhu’l-Aklî fi’t-Tefsir, 20)"

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 13.05.2015 12:21
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol