Yazar kitabında söz konusu yapıların dini referans olarak kullandığı ve anılan yapıların ayrışmalarına da neden olan Hadisleri de ayrıntılı biçimde eserinde ele alıyor. Bu noktada hadis külliyatının güvenirliğini, dini söylemler içerisindeki yerini ve hadisler etrafında oluşturulmaya çalışılan din paradigmasını tarihsel bir gözle irdeleyen Tonga, Hadisler bağlamında aktardığı tarihsel bilgilerle de okuyucularını oldukça şaşırtacağa benziyor. 

Tonga kitabında Mezhepler konusunu da oldukça geniş bir biçimde ele almış. Başta “hak mezhep” kavramı olarak üzere mezheplerin temel argümanlarını sorgulayan yazar, söz konusu argümanların ve mezhep hükümlerinin oluşturduğu İslami öğretileri de eleştirel bir gözle yeniden okuyucularına sunmuş.

Özellikle son dönemde kamuoyunda geniş bir tartışma alanı bulan “Gerçek İslam” konusuna da kitabında yer veren yazar, bu tartışmaya yapısal ve tarihsel bir noktadan dâhil olmayı tercih etmiş. Silahlı İslamcı örgütlerce dile getirilen pek çok “dini emrin”, egemen İslami hukuk kitaplarında da geçtiğini, örnekleri ile açıklayan Yazar, gelinen aşamada hâkim İslami paradigmaların sorgulanmadığı sürece “gerçek İslam” tartışmalarının da güdük kalacağını ifade etmiş.

Öyle ki, yazar kitabında Mezhep hükümlerine göre de –Hanefiler hariç- namaz kılmayanların, zekat vermeyenlerin, dinden dönenlerin ve hatta dine eleştiri getirenleri bile ölüm cezası ile cezalandırıldığını belirttikten sonra okuyucularına şu soruyu yöneltiyor: bu hükümler ortada dururken siz  “Gerçek İslam’ı” nasıl tartışacaksınız? Bu bağlamda kitap boyunca pek çok çarpıcı bilgi ile karşılaşmak mümkün. Bu çarpıcı bilgilerden sadece birini sizlerle paylaşmak istiyoruz. Birlikte okuyalım: “Şafi mezhebine göre “çaresiz” kalan bir Müslüman İslam dininden dönen bir mürtedi, Müslümanlarla savaş halinde olan bir kafiri, evlenmiş olduğu halde zina ettiği için recm edilmeyi hak eden bir Müslümanı, Müslümanlara karşı isyan eden bir Müslüman eşkıyayı (Şafilere göre namazı terk eden bir Müslümanı da) ve hatta üzerinde kısas etme hakkı bulunan bir Müslümanı bile öldürüp etini yiyebilir. Çünkü bunlar zaten kanı helal kişilerdir. Zaten öldürülecektir. 

Nihai olarak şunu söylemeli ki, İslam dünyasına hükmeden “kurumsal İslam” anlayışının cesaretle gözler önüne serildiği bu eser, bugünün siyasal İslam anlayışının beslendiği kaynakları görmek bakımından da bir rehber niteliği taşımakta.