O CAMİLERİ MENDERES YIKTI!..

" Aynı Menderes gibi dini değerleri istismar eden hükumetin başında olan Erdoğan, dini siyasete alet etmeden, orada burada çıkıp değil de meclis konuşmalarında ve toplantılarda yaptıkları işleri açıklayanlara karşı bu tutum tarihi çarpıtmadır ve halkı kışkırtmaktadır. "

16 Kasım 2017 Perşembe 00:33

Eren Öztürk, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CHP'ye yönelik en başlıca propaganda ifadelerinden biri olan camiler konusunu irdeleyen çarpıcı bir analizi Aydınlık'ta okurlarıyla paylaştı:

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 11 Kasım günü "Kültürel Mirası İhya Restorasyon Projeleri Tanıtım" toplantısında konuştu. Sözlerinin başlarında CHP’yi hedef almıştı. Erdoğan: "Bu Fatih'te, o Selatin camilerin ara bölgelerindeki yüzlerce mescidi, o malum tarihi inkar edenler, yıktılar. Onlar yıktı, biz ise inşa ediyoruz, ihya ediyoruz. O yıkan zihniyet hangi zihniyetti? Malum, CHP zihniyeti. Onlar o güzelim eserleri, yeri geldi ahır olarak kullandılar. Yıktılar, onunla iftihar ettiler. Biz ise o yıkılan eserleri, şimdi restore ediyor, inşa ediyor ve bugünün nesline diyoruz ki, 'bak senin deden işte böyleydi’’ dedi. Şimdi bu söze ve buna benzer tüm ifadelere cevap vermek istiyorum.

Başta CHP denilince akla Atatürk ve İsmet İnönü gelir. 1923-50 yılları arasında kesintisiz bir CHP iktidarı hüküm sürmüştür. Tayyip Erdoğan’ın da bu dönemi hedef aldığı açıkça ortadadır.

Yıl 1919, Anadolu topraklarının işgali başlamıştı. En hızlı ilerleyiş Batı Anadolu’dan Yunanlılar gerçekleştiriyordu. İlerledikleri yerlerde kendi ihtiyaçlarına uygun olarak ve de taşkınlık istemiyle İslam’a ait olan tüm yapıları zedeliyorlardı. Yıl 1920 olduğunda Ayasofya’yı tekrar kilise yapmak için İngiliz birliklerince bir çan getirildi. Ne ilginçtir ki İstanbul Hükümeti’nin elinde kalan tek askeri birlikler ( aynı zamanda Vahdettin’in korumaları ) buna izin vermemiştir.

1922 yılındaki ilk bakanlar kurulu toplantısında Atatürk şöyle demiştir: "Kurtuluş Savaşı boyunca birkaç bin cami yakılıp yıkılmış, zarar görmüştür. Bu camileri yenilemek görevimizdir. Bu hizmetleri nutuk atmadan, gösterişe kaçmadan, siyasete alet etmeden yerine getirelim."

Yıl 1923, 1 Mart. Atatürk meclis konuşmasında şunları söylemiştir: "Efendiler! Geçen yıl içinde Vakıf Bakanlığı, dini yapılar ve hayır kurumlarının onarımı ve inşaatında oldukça önemli bir çalışma yapmıştır. Yapılan onarım içinde ülkemizin çeşitli yerlerinde olmak üzere 126 cami ve mescit (…) bulunmaktadır.

Ayrıca çoğu insan tarafından bilinmeyen bir gerçek de şudur ki, Avrasya’nın en doğusundaki Tokyo camii ve Paris’teki caminin yapımında bizzat Atatürk’ün katkıları vardır. Atatürk’ün ölümünden sonra Paris Camisine yapılan yardım kesilmiştir.

Atatürk’ün bir sözü de "Camiler yalnız birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için değildir. Camiler bilhassa din ve dünya için neler yapmak mecburiyetinde olduğumuzu düşünmek, meşveret etmek içindir" şeklindedir.

YIKIK DÖKÜK CAMİLER YIKILDI

Tüm bunların yanında, o dönemde hiç cami yıkılıp satılmadı mı? Tabii ki yıkıldı ve satıldı. Ama bunu iyice araştırıp idrak etmek gerekli. Az önce belirttiğim gibi düşman askerleri İslami mabetleri tarumar ederek kaçtılar. Bunların bir kısmı tamir edilemeyecek kadar kötü durumdaydı. Bu tür yapılar günümüzde bile "pert" diye adlandırılıp kullanılmıyor. "Ama onlar camiydi satılamaz, yıkılamaz" diye söylemler olabilir. Fakat o dönemin cumhuriyetinde zaten para yok, açlık çekerek, iki çift çorabın birini vererek geçmiş savaşlar. Bir yandan da paraya ihtiyaç duyuluyor. Bu sebeple aynı statüde olan yapıların arazileri satılmıştır.

Konuya Atatürk çerçevesinden baktığımızda "CHP zihniyeti" söylemi bir düşüşe uğruyor. Sadece kendi hudutları içerisinde değil, Asya’nın bir ucundan Avrupa’nın diğer ucunda yapılacak olan camilerde de katkısını sunuyor.

İNÖNÜ'NÜN 2. DÜNYA SAVAŞINA ÜLKEYİ SOKMAMA GAYRETİ

Tabii bir de işin öteki yanı olan 2. Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü kısmı var. 11 Kasım 1938’de göreve gelen İnönü’nün çok dindar bir insan olduğunu söylemek abartı olmaz. Ama gelin görün ki saldırıya uğrayanlar arasında İsmet İnönü de var.

2. Dünya Savaşı, göreve geldikten 1 yıl sonra başlamıştı. Tüm dünya safını belli edip çeşitli ittifaklara girmişti. Hem dünya hem de Türk halkı bizim ne yapacağımız konusunda meraklı ve endişeliydi. Bunda gayet tabi haklılar. 12 yıl kesintisiz bir savaş vermiş, erkek nüfusu büyük oranda yok olmuş, üretim durmuştu. Halk savaştan yılmıştı. İsmet İnönü bunu çok iyi biliyordu. Gerek Churchill’in gerekse Hitler’in etkisi altında kalmasına rağmen savaşa girmedi. Ama olası bir savaşa girme durumunu da ihmal etmedi. Kendisi bu 12 yıllık savaş dönemleri içinde çok açlık ve sefalet yaşamıştır. Tekrar bunu halkına yaşatmamak uğruna bir takım önlemler aldı. Küçük ve kullanılmayan camileri depo olarak kullandı. Neticede camilere saldırı diğer yerlere saldırıdan daha sonra gelecekti. Bu depolar silah, mühimmat ve yiyecek içecek erzakları ile dolduruldu, korundu. Savaşa girilmedi ve kimse babasız kalmadı.

MENDERES MİMAR SİNAN'IN ESERLERİNİ YOL İÇİN YIKTI

Gelelim 1950’ye. Hükumet değişmiş, Demokrat Parti(DP) iktidara geçmiştir. Büyük bir dini propaganda ile başa gelmiş olan Menderes hükumeti aslında dediklerinin aksine bir çok icraat icra etmiştir. Günümüzün de esprili söylemi olan "Yol yaptı köprü yaptı" tabiri aslında o dönemlerde ortaya çıkmıştır. Yollar, viyadükler yapmak için, yolun güzergahında bulunan ne varsa yıktılar. Bunların arasında camiler ve türbeler de vardı ve camilerin bir kısmı Mimar Sinan’ın eseriydi. Sadece İstanbul’da 54 adet cami, yol yapımı bahanesiyle yıkılmıştır. Bunlardan bazıları:

Karaköy'de Ziraat Bankası’nın hemen arkasında yer alan bu zarif cami, 1958’de yıkıldı  

-1465 tarihinde inşa edilmiş olan tarihi Murat Paşa Camii (Bir bölümü), Vatan Caddesi yapılırken 1957’de yıkıldı.

- Pertevniyal Lisesi yakınlarında bulunan Tarihi Oruç Gazi Camii, 1956 yılında yol yapım çalışmaları sırasında yıktırıldı.

- Yenikapı yakınlarında 1479 tarihli Çakır Ağa Camii, yol yapım çalışmaları nedeniyle 1958’de yıkıldı.

- Aksaray’da Vatan Caddesi’nin başlangıcındaki Fatih döneminden kalma Camcılar Camii ve çeşmeleri, 1957 yılında yol yapım çalışmaları nedeniyle yıkıldı..

- Aksaray’da 1555 yapımı Kazasker Abdurrahman Camii 1957’de yol yapım çalışmaları nedeniyle yıkıldı.

- Karaköy Kabataş arasında bugünkü Mimar Sinan Üniveristesi’nin tam karşısındaki Salıpazarı Süheyl Bey Camii 1957’de yol yapım çalışmaları sırasında yıkıldı.

- Karaköy Kabataş arasındaki 1878-1879 yapımı, özgün mimariye sahip nadide bir eser olan Karaköy Mescidi, 1958’de yol yapım çalışmaları sırasında yıkıldı.

- Karaköy Kabataş arasındaki 2.Mahmud döneminden kalma, 1826 yapımı tarihi Nusretiye Camii ve sebili 1958’de yol yapımı sırasında tahrip edildi.

- Karaköy Kabataş arasındaki Mimar Sinan eserlerinden, Kılıç Ali Paşa Camii ve müştemilatı 1958’de yol yapım çalışmaları sırasında tahrip edildi.

İstanbul'da yol yapım çalışmaları sırasında 1957'de yıkılan Süheyl Bey Camii

Menderes döneminde sadece mescitler değil, medreseler, hanlar, hamamlar yıkıldı. Bu yıkım hareketi için valiliğin, belediyenin, hatta kentteki İstihkám Taburu’nun bütün olanakları seferber edildi. Ancak istimlaklerin, bir oldu bitti havası içinde yapılması, yolun önüne çıkan her şeyin ne olduğuna bakılmaksızın yıkılıp yok edilmesi, istimlak bedellerinin düşük tutulması ve binlerce kişinin alacakları için aylarca beklemek zorunda kalması büyük bir toplumsal yaraya dönüşecek, üst üste ah alınacaktı. Aksaray civarında "istimlak muhacirleri" adı verilen evsiz barksız bir kitle meydana gelmişti. Bu toplumsal sıkıntılar, 27 Mayıs ihtilalinden sonra Yüksek Adalet Divanı’nda hem Başbakan Menderes’in, hem de onun döneminde görev yapan beş belediye başkanının idam istemiyle yargılanmasına neden olacaktı.

ERDOĞAN: YOL GEÇECEKSE CAMİYİ BİLE YIKARIZ

Menderes’ten sonra gelelim AKP hükumetine. 2013 yılında yaptığı bir konuşmada Erdoğan: "Önünde bir cami bile olsa, eğer yol oradan da geçecekse, biz o camiyi yıkarız." demişti.

Demin CHP üzerinden Atatürk ve İsmet İnönü’yü hedef alıp camileri yıktılar ahıra çevirdiler söylemlerini ifade eden Erdoğan, 4 sene evvel Menderes gibi yol için cami yıkarız demişti. Ki dediği gibi de yaptı.

- Silivri Ortaköy Camii’nin restore edilmesine karşı çıkan dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ‘’ Burada yeterince camii var, eskiden de kilise olarak hizmet veriyordu. Kilise olarak restore edilmeli’’ demişti.

- Konya Et Balık Kurumu Camii (Yıkılış 2015)

-Trabzon Zeytinlik Camii

-İstanbul Hüseyinağa Camii (Yıkılış 2004)

- Denizli Çaybaşı Camii (Yıkılış 2004)

Aynı Menderes gibi dini değerleri istismar eden hükumetin başında olan Erdoğan, dini siyasete alet etmeden, orada burada çıkıp değil de meclis konuşmalarında ve toplantılarda yaptıkları işleri açıklayanlara karşı bu tutum tarihi çarpıtmadır ve halkı kışkırtmaktadır. Birbirimize en fazla bağlanmamız gereken şu günlerde birleştirici ve bütünleştirici olmak varken böyle bir yöntemin arkasında başka şeyler aranmalıdır.

Daha fazla okuyup daha fazla öğrenip öğretmeliyiz. Ancak o zaman beynelmilel ve milli olup kendimize sahip çıkabiliriz. Her duyduğunuza değil okuyup tenkit ettiklerinize inanın.

Kaynaklar :

- Ahmet Yaşar Zengin – Atatürk ve İslamiyet

- Halit Bülbül – Atatürk Devrimlerinde İslam İnkılabı

- Sinan Meydan – Öteki Mehmet Akif "Vaiz"

- #Tarih Dergisi Haziran 2017 Sayısı

- Turgut Özakman – Cumhuriyet

yuzdeyuzhaber





Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol