Kanal İstanbul Gerçekte Yapılmayacak Hedef Bambaşka!

Devlet Planlama Teşkilatı eski Uzmanı ve Milli Merkez Genel Sekreteri Haluk Dural, AKP'nin Kanal İstanbul Projesi'nin arka planını bakın nasıl anlattı?

25 Aralık 2019 Çarşamba 09:11

" Başbakan Erdoğan’ın 2011 seçimlerinden önce açıkladığı “Kanal İstanbul” projesi hakkında bugüne kadar pek çok olumlu veya olumsuz yorum yapıldı. Başbakan Tayyip Erdoğan, İstanbul için düşündüğü 'Çılgın Projesi'ni şöyle açıklamıştı: “Karadeniz ve Marmara arasında 50 kilometrelik yeni bir kanal açılacak. Boğaz'da tehlike yaratan gemiler bu kanaldan geçecek, İstanbul Boğazı su sporları merkezi olacak. Kanalla İstanbul'un 24 ilçesini içine alan Türkiye'nin en büyük adası ortaya çıkacak.”

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, 15.01.2018 günü Kanal İstanbul Projesi'nin detaylarını anlattı. Bakan Arslan, “Küçükçekmece-Sazlıdere-Durusu 45,2 kilometrelik koridorunun Kanal İstanbul projesinin yolu olarak tespit edildiğini” açıkladı.

Bakan ayrıca “Yavuz Sultan Selim Köprüsü üzerinden geçip Avrupa istikameti üzerinden geçen bir köprü olacak. Sazlıbosna Karayolu geçişine bağlı Kesim 7 dediğimiz bir köprümüz olacak. Halkalı-Kapıkule bir demiryolu kaynaklı köprü geçişimiz olacak. Marmara tarafındaki 3 tane geçişi Marmaray projesinde olduğu gibi batırma tüple Küçükçekmece Gölü'nün altından geçirmeyi hedefliyoruz” dedi. Bir soru üzerine Bakan Aslan “en büyük proje olan 3. Havaalanı 25 milyar Avrodur, Kanal İstanbul’un maliyeti bundan büyük olacaktır” dedi.

Kanal İstanbul iki amaca hizmet edecektir:

1-  ABD Montrö Andlaşmasını delmek için andlaşmanın feshi konusunda Romanya’ya baskıyı arttıracaktır.

2-  Açılacak kanal, TSK’nın 1. Ordusunun ağır zırhlı birlikleri ile Trakya’nın irtibatını kesecektir. Türkiye ile Yunanistan arasındaki bir sıcak çatışmaya ABD’nin NATO’da müttefiki olan Bulgaristan ve Bulgaristan’daki ABD üslerinde bulunan ABD askerleri de katılarak, Trakya’yı işgal edeceklerdir.

MONTRÖ SÖZLEŞMESİNE AYKIRILIK

Projenin en önemli gerekçelerinden birisi olarak sunulan, “İstanbul Boğazında tehlike yaratan gemilerin bu kanaldan geçirileceği” iddiası kamuoyunu aldatmaya yönelik büyük bir yalandır. Çünkü: 20 Temmuz 1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesinin;

1. Maddesine göre Boğazlardan geçiş ve seyir serbestisi kabul edilmiştir.

2. Maddesinde ise ticari gemilerin “barış zamanında, sancak ve hamuleleri ne olursa olsun, gündüz ve gece, 3’ncü maddenin hükümleri (sağlık ile ilgili hususlar) saklı kalmak üzere, hiç bir merasime tabi olmadan Boğazlardan geçiş ve tam serbestisine sahip olacaklardır” denmektedir.

Uluslararası Montrö Boğazlar Sözleşmesine göre, İstanbul ve Çanakkale Boğazları serbest su yollarıdır ve buralardaki deniz ulaşımı hakkında Türkiye Devleti hiçbir yasal kısıtlama yapamaz, İstanbul Boğazından geçecek gemileri Kanal İstanbul’dan geçmeye zorlayamaz.

Bu nedenle, “serbest su yolu” olan Çanakkale ve İstanbul boğazlarından herhangi bir ücret ödemeden geçen gemileri, iddia edildiğinin aksine, ücret mukabili Kanal İstanbul’dan geçirmek mümkün olmayacağı için açılacak olan kanal herhangi bir gelir sağlamayacaktır.

AMERİKA VE MONTRÖ

Amerika Karadeniz’e kıyıdaş ülke olmadığından, diğer bütün devletler gibi Karadeniz’de sürekli harp gemisi bulunduramaz. Barış zamanında önceden Türkiye’ye diplomatik kanaldan ön bildirimde bulunduktan sonraki 5 gün içinde Çanakkale Boğazından girmek şartıyla, ABD harp gemileri 21 gün süre ile Karadeniz’e girebilirler (Madde: 18/2), süre sonunda Çanakkale Boğazından Türk karasularını terk etmek mecburiyetindedir. Ayrıca kıyıdaş olmayan bütün devletler gibi ABD’de boğazlardan bir seferde toplam tonajları 15.000 tonu aşmayan, en fazla 9 adet gemiyi Karadeniz’e çıkartabilir (Madde: 14). Andlaşmanın II Nolu Eki ile kıyıdaş olmayan devletlerin harp gemilerinin tonaj ve toplarının çapları için ayrıca sınırlamalar getirilmiştir.

ABD Senatosu’na 2006 yılında verilen bir yasa taslağında; “İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını ilgilendiren Montrö Antlaşması’nın, ömrünü doldurduğu, bu anlaşmanın günün koşullarına uygun olarak yeniden düzenlenmesi gerektiği” söylendi.[[1]]

Bu girişimden kısa bir süre sonra, ABD Türkiye Büyükelçisi Ross Wilson, Ankara’da bir açıklama yaptı ve Montrö Anlaşması’nı Türk kamuoyunda tartışılabilir duruma getirdi. 3 Mart 2006’da gazetecilere; “Montrö Antlaşması oldukça açık. Ve biz Karadeniz’in uluslararası sularda bulunmasından kaynaklanan haklarımızdan yararlanmak istiyoruz. Yani gerektiğinde gemilerimiz buraya girebilir” dedi.[[2]

Bütün bu söylemlere rağmen Amerika 70 bin tonluk Mercy isimli donanma hastane gemisini 7-16 Ağustos 2008 tarihleri arasında meydana gelen Rusya-Gürcistan savaşı sırasında Karadeniz’e çıkarmak istemiş, ancak bu istek tonaj kısıtlaması nedeniyle reddedilerek, Türk Deniz Kuvvetleri anılan gemiyi Çanakkale Boğazından sokmamıştır.

ABD, KARADENİZ’E NEDEN ÇIKMAK İSTEMEKTEDİR

ABD, İstanbul Boğazından bir günde taşınan ve önemli kısmı Rusya’nın Novorosiski limanından yüklenen Rus, Kazak ve Bakü’den gelen Azeri’lere ait 121 milyon ton petrol akışını (2016 yılı verisi) kontrol etmek istemektir.[[3]] Ancak ABD bu petrol sevkiyatını bir sıcak çatışma halinde Ege Denizi’nde de engelleyebilir.

Amerika’nın Karadeniz’e girmek istemesi için başlıca üç sebep sayılabilir;

(i)     Ukrayna’daki batıcı hükümeti desteklemek, Kırım üzerinden Rusya’yı güneyden kuşatmak,

(ii)     Gürcistan’a tam destek vermek, NATO’ya alarak Gürcistan’daki askeri üslere yerleşerek, Rusya’yı Kafkaslardan kuşatmak, bu çerçevede Mustafa Kemal ve Lenin’in anlaşarak yıktıkları “Kafkas Seddi”ni tekrar kurarak, Rusya ile Türkiye’nin irtibatını keserek, Türkiye’yi kuzeyden kuşatmak,

(iii)    En önemlisi ise Romanya’ya ve Ukrayna’nın Odessa veya başka uygun bir limanında Avrupa Füze Kalkanı projesi kapsamında Füze Kruvazörü konuşlandırarak, böylece Rusya’nın stratejik hedeflerini vurma imkânını elde etmektir.

Bu yazımızda, özellikle (iii). şıkta bahsedilen stratejik amacı irdelemek istiyoruz.

NATO’nun (2-4) Nisan 2008 Bükreş zirvesinde kararlaştırılan Füze Kalkanı kurulması konusu, “başkanlığını ABD eski dışişleri bakanı Madeleine K. Albright’ın yaptığı ve içinde Türkiye’den B. Elçi Ümit Pamir ve Türkiye’nin NATO eski askeri temsilcisi Korgeneral Yılmaz Oğuz’unda bulunduğu NATO Uzmanlar Gurubu tarafından hazırlanan 17 Mayıs 2010 tarihli “NATO 2020: Assured Security; Dynamic Engagement, Analysis and Recommendations of the Group of Experts on a New Strategic Concept for NATO” raporda Avrupa-Atlantik bölgesine yapılacak balistik füze saldırısına karşı bir füze savunma sistemi kurulması” şeklinde önerilmektedir. Bu raporda balistik füze tehdidinin İran’dan geleceği açıkça ifade edilmiştir.[[4]]

ABD-NATO tarafından Türkiye’ye yerleştirilmek istenen füze kalkanının “İran’a karşı” olduğu yüksek sesle dillendirilmesine rağmen, NATO’nun 19-21 Kasım 2010 tarihli Lizbon liderler zirvesi kararlarında ne İran, ne Suriye, hatta ne de Rusya “tehdit” olarak yer almaktadır.[[5]]

Hâlbuki, Avrupa Füze Kalkanı kurulmasının esas amacının, Şubat 2009 tarihli ABD Kongre Bütçe Ofisi Raporu’nun[[6]] 14. sayfasında verilen 3 seçenekli haritalarda, İran’dan ABD’ye yapılacak balistik füze tehdidinin önlenmesi için olduğu açıkça ifade edilmekte, Avrupa Füze Savunması bileşenlerinin yerleştirileceği 2 nolu seçenekte Ukrayna limanlarına füze destroyeri konuşlandırılması öngörülmektedir.

Avrupa Füze Kalkanı hazırlıkları öncesindeki çalışmalarda İran’dan Avrupa ve ABD’ye yönelik balistik füze saldırılarına karşı;

-   Doğu Avrupa’ya (Polonya’ya) 2011-2013 yıllarında uzun menzilli füzesavar yerleştirilmesi,

-   Pasifik’teki test alanında kullanılmakta olan orta-yörünge radarının 2011’de Orta Avrupa’ya (Çek Cumhuriyeti’ne - Çekya) yerleştirilmesi,

-   İran tehdidine karşı ise (Türkiye’ye) seyyar bir izleme ve takip radarı yerleştirilmesi

öngörülmüştür.[[7]]

Polonya’nın Baltık Denizi sahilinde Redzikowo’daki Ustka-Wicko üssüne yerde konuşlu füzesavar sistemi yerleştirilmesi, gecikmeler nedeniyle 2020’ye ertelenmiş durumdadır.[[8]]

Çek Cumhuriyeti’ne (Çekya) yerleştirilmesi düşünülen orta-yörünge radarı projesi Eylül 2009’da Obama’nın kararıyla iptal edilmiştir.[[9]]

Romanya’nın Deveselu üssüne karada-konuşlu Aegis füzesavar sistemleri yerleştirilmesi tamamlanmıştır. Ancak modernizasyon kapsamında tesise SM-3 Block 2A füzelerinin[[10]] yerleştirilmesi yapılmakta olup[[11]], sistem işletmeye açılana kadar Amerika üsse geçici olarak yedi bataryalık THAAD (Terminal High Altitude Area Defense) füze sistemi yerleştirilmiştir.[[12]]

Rusya, Devesolo üssüne yerleştirilen Amerikan füzesavar sistemlerinin kullandığı Mk41 dikey fırlatma kovanlarının saldırı amaçlı füzeler içinde kullanılabileceği gerekçesiyle, bu durumun nükleer başlıklı karadan-karaya atılabilen, menzili 500 ile 5.500 kilometre arasında olan nükleer ve konvansiyonel balistik füzelerin yasaklanmasını öngören ve ABD ve SSCB arasında imzalanmış olan 1987 tarihli Orta menzilli Nükleer Kuvvetler-INF anlaşmasına aykırı olduğu gerekçesiyle kaldırılmasını talep etmiştir.[[13]] Ancak ABD 3 Şubat 2019 itibariyle anlaşmadan çekildiğini açıklamıştır.

Pentagon tarafından yayınlanan Missile Defense Review 2019 raporunda Amerikan anavatanına yönelik gelecekteki ve mevcut balistik füze tehdidi kaynakları olarak Kuzey Kore, İran, Rusya ve Çin açıkça düşman olarak sayılmaktadır.[[14]]

RUSYA’DAN ABD’YE YÖNELİK BALİSTİK FÜZE TEHDİDİ

Bugün Rusya Stratejik Füze Kuvvetleri (RVSN) üç ordudan oluşmaktadır. Bunlar 27, 31 ve 33. Muhafız füze ordularıdır. RVSN’nin komuta merkezi Moskova’nın güneybatı köşesinde, yedek savaş merkezi ise Ural’lardaki Kosvinsky dağındadır. Ancak son yıllarda stratejik füze sistemlerinde yapılmaya başlanan modernizasyonlar neticesinde yeniden organizasyona gidilmektedir.

Bu üç ordudan yedisi hareketli ve dördü siloda konuşlu toplam 11 Kıtalararası Balistik Füze tümeni bulunmaktadır. Uralların batısındakiler; Vypolzovo, Kozletsk, Tagil, Teykovo, Yoskar Ola, Tatischkovo ve doğudakiler ise, Domborovskiy, Novosibirsk, Barnaul, Uzhur ve Irkutsk’tur.[[15]]

Uralların batısındaki üslerden atılacak füzelerin izleyeceği rota Grönland üzerinden doğu ve orta Amerika yönünde olacaktır.

Rusya’dan ABD’ye yönelik batı yönünde balistik füze saldırısı halinde füzelerin izleyeceği rotaları, füzeler henüz Rusya sınırları içindeyken izleme imkânı olan en gelişmiş radar, Norveç’in Vardo kentindeki Amerikan Gobus-II radarıdır.[[16]]

Menzili 40.000 km’den büyük olan bu radarın, radar kesit alanı (RCS) 0,01 m2 = 1 dm2 = 10x10 cm’lik çözünürlükteki menzili yaklaşık 2.800 km olup, Kırım’a kadar olan bütün alanı izleyebilecek kapasitededir.[[17]]

Bütün ileri düzeydeki özelliklerine rağmen bu radarın da bir zafiyeti bulunmaktadır. Çok hassas ve uzun menzilli (40.000 km mesafeden bir tenis topu boyundaki bir cismi tanımlayabilmektedir) olan radar, dünyanın yuvarlaklığı nedeniyle ufuk çizgisinin altında kalan bölgeleri göremez. Rusya’nın Ural dağları ile Moskova’nın batısı arasındaki bölgede yer alan üsler Vardo radarı için kör alanlarda bulunmaktadır. Bu nedenle, Bu üslerden atılacak balistik füzelere, Vardo radarının ufuk çizgisine yükselene kadar herhangi bir müdahale yapılamaz ama Rus füzeleri radarın izlemesine yakalandığı andan itibaren, Polonya’nın Redzikowo’daki Ustka-Wicko üssüne yerleştirilecek Aegis SM-3 Block 2A (RIM-161 A) füzesavarlarının hedefi olacaktır.

İRAN’DAN ABD’YE YÖNELİK BALİSTİK FÜZE TEHDİDİ

Romanya’nın Deveselu üssüne karada-konuşlu Aegis füzesavar sisteminin SM-3 Block 2A füzelerinin yerleştirilmesi neye yarayacaktır? ABD ve NATO kaynaklarınca söylenen bariz gerekçe, İran’dan Avrupa’ya ve ABD’ye atılacak balistik füzelere karşı olacaktır şeklindedir.

Ancak Polonya’ya yerleştirilecek Aegis sistemindeki AN/SPY-1 radarlarının hedef tesbit menzili çok kısadır (yaklaşık 185 km[[18]]) ve füzesavar füzelerinin en gelişmişi olan RIM-161A bile, ABD’nin İran uzun menzilli füzelerine karşı olduğu ısrarına rağmen, çok yavaştır. Açıkça söylenirse, Aegis sistemi İran’ın uzun menzilli füze hücumuna karşılamakta yetersizdir.

Aegis radarları uçakları izleyebilir ve birkaç 10 km’lik menzilde füzeleri uçaklara kilitleyebilir. Ancak uçakların radar resimleri, uzun menzilli balistik füzelerin savaş başlıklarının imajında yüzlerce veya binlerce kez daha büyüktür. Balistik füze savaş başlıkları yüksek hızları nedeniyle yüzlerce km uzaklıktan tesbit edilmelidir ki, Aegis radarları bunun için yetersizdir.

Trump yönetimi Rusya’nın 2017’de kullanıma soktuğu 2.500 km menzilli SSC-8 (9M729) seyir füzesinin (hız 850 km/sa) INF anlaşmasını ihlal ettiği gerekçesiyle anlaşmadan çekildiğini açıklamıştır. Rusya’nın da ABD hakkında benzer gerekçeleri vardır. Nitekim ABD Romanya’daki Devesolo üssünü Rusya’nın SSC-8 ile benzer olan Tomahawk seyir füzeleri (menzil 2.500 km, hız 890 km/sa) yerleştirmeye hazır hale getirmiştir. Aynı füzeleri Polonya’daki Ustka-Wicko üssüne de yerleştirecektir.

ROMANYA VE POLONYA’DAKİ ABD ÜSLERİ SALDIRI AMAÇLIDIR

ABD her iki ülkedeki üslere, SM-3 füzesavar füzeleri ve nükleer başlıklı karadan-karaya atılabilen geliştirilmiş Tomahawk füzelerini kullanabilen Lockheed Martin üretimi Mark 41 model dikey atış sistemi (Vertical Launch System-VLS) sistemi yerleştirerek, bu üsleri balistik füzelere karşı savunma amaçlı değil, Rusya’ya karşı NÜKLEER SALDIRI amaçlı olarak kullanma kararı almıştır.[[19]]

SONUÇ:

Kanal İstanbul projesi gerçekte yapılmayacaktır. Hedef Montrö Andlaşmasıdır.

Projenin ısrarla gündeme sokulması, Montrö Andlaşması’nın fesihle ilgili 28. maddesi veya değişiklik yapılmasıyla ilgili 29. maddelerini uluslararası diplomasi masasına getirerek, andlaşmanın değişiklik veya iptali sağlayarak Karadeniz’e kıyıdaş olmayan devletlerin savaş gemilerine getirilmiş olan kısıtlamaları kaldırmanın yolunu açmak içindir.

Eğer, kıyıdaş olmayan devletlerin Karadeniz’de süresiz savaş gemisi bulundurmasının önü açılırsa ABD, nükleer başlıklı geliştirilmiş Tomahawk seyir füzeleri de taşıyan MK-41 dikey atış sistemlerine sahip Ticonderoga sınıfı füze kruvazörleri veya Arleigh Burke sınıfı füze destroyerlerini Karadeniz’e sokacaktır. Böylece;

- Rusya’daki muhtemel hedefleri baskılayacak,

- Romanya’daki Devesolo üssünü güçlü şekilde korumaya alacak,

- NATO’ya alınması gündeme getirilen Gürcistan’a doğrudan askeri destek verecek,

- Türkiye ile Rusya’nın irtibatını kesecektir,

- Türkiye’yi kuzeyden kuşatacaktır."

KAYNAKÇA:


KAYNAKÇA

[[1]] : Metin Aydoğan,13.11.2017, https://kuramsalaktarim.blogspot.com.tr/2017/11/montroden-kanal-istanbula.html

[[2]] : Metin Aydoğan, a.g.y.

[[3]] : Oil Chokepoints : https://mansfield.energy/market-news/maritime-chokepoints-critical-global-energy-security/

[[4]] : The New Mission of Missile Defence, sayfa 7, http://www./cps/en/natolive/official_texts_63654.htm#chronology

[[5]] : https://nato.mfa.gov.ua/en/act/open/id/2086

[[6]] : https://www.cbo.gov/sites/default/files/cbofiles/ftpdocs/100xx/doc10013/02-27-missiledefense.pdf

[[7]] : Missile Defense Program Overview For The National Defense Industrial Association, 5.03.2007, http://www.ndia.org/Divisions/Divisions/MissileDefense/Documents/Content/ContentGroups/Divisions1/Missile_Defense/Obering%20presentation%203-5-07.pdf

[[8]] : https://www.reuters.com/article/us-poland-defence-usa/poland-says-u-s-missile-shield-site-delayed-until-2020-idUSKBN1GY2RE

[[9]] : https://www.globalsecurity.org/space/facility/brdy.htm

[[10]] : SM-3 Block 2A füzeleri, Menzil 2.500 km, hız 4,5 km/sn (16.200 km/sa), operasyon tavanı 160 km http://www.wikizero.biz/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvUklNLTE2MV9TdGFuZGFyZF9NaXNzaWxlXzM

[[11]] : http://www.wikizero.biz/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvUklNLTE2MV9TdGFuZGFyZF9NaXNzaWxlXzM

[[12]] : https://www./cps/en/natohq/news_165671.htm

[[13]] : https://www.rferl.org/a/russia-demands-u-s-destroy-missile-defense-system-in-romania-military-drones/29758623.html

[[14]] : https://www.defense.gov/Portals/1/Interactive/2018/11-2019-Missile-Defense-Review/The%202019%20MDR_Executive%20Summary.pdf

[[15]] : http://www.ausairpower.net/APA-RVSN-Analysis.html#mozTocId843435

[[16]] : Haluk Dural, Avrupa Füze Kalkanı ve İhanet Hançeri Kürecik Radarı, https://www.academia.edu/38512911/ABD-NATO_Avrupa_F%C3%BCze_Kalkan%C4%B1_ve

[[17]] : Theodore A. Postol, Professor of Science, Technology, and National Security Policy Security Studies Program, Massachusetts Institute of Technology, “Why US National Intelligence Estimates Predict that the European Missile Defense System Will Fail Technological Issues Relevant to Policy”, Plenary Lecture German Physical Society, Berlin, Germany, February 29, 2008

[[18]] : https://en.wikipedia.org/wiki/AN/SPY-1

[[19]] : Theodore A. Postol, February 14, 2019, Russia may have violated the INF Treaty. Here’s how the United States appears to have done the same, Bulletin of the Atomic Scientists, https://thebulletin.org/2019/02/russia-may-have-violated-the-inf-treaty-heres-how-the-united-states-appears-to-have-done-the-same/

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 25.12.2019 09:38
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol