Görüldüğü gibi sure, 'Saat yaklaşıyor' diye başladı, geçmiş çağlarda saati yaklaşanların tufan, kasırga, çığlık, gökten yağan taşlarla ve sularda boğularak nasıl altüst olduklarını; göğün kapıları açılarak, yerden sular fışkırarak, gökten taşlar yağarak, kasırgalar eserek, çığlıklarla sarsılarak nasıl devrildiklerini, hurma kütükleri gibi yerlerinden nasıl sökülüp atıldıklarını sıraladı.

Sonunda 'sizin kafirleriniz' diyerek sözü Mekke'nin iktidar ve mülk sahiplerine getirdi. Onların da böyle olacağını, bundan kaçamayacaklarını, 'biz birleşmiş güçlü kuvvetli topluluğuz' demelerinin fayda vermeyeceğini, darmadağın olacaklarını, arkalarını dönüp kaçacaklarını haber verdi. Bu öyle bir gün olacak ki onlara tepelerindeki ay yarılmış, güneş dürülmüş, yıldızlar dökülmüş, gök yarılmış gibi gelecek, içlerine çöken şaşkınlık, dehşet ve azap dışarıyı böyle görmelerine neden olacak demeye getirdi. Bunun kaçınılmaz bir son (toplumsal kader) olduğunu belirterek, son cümlede karşı konulmaz güç ve mülk sahibi vurgusuyla sureyi bitirdi.