Neden?

Tek nedene bağlayamayız. İnsan doğası, çıkar ilişkileri, yönetme isteği, kazanma arzusu, grup psikolojisi, sosyal baskılar, belirsizlik. Hepsi bir neden olarak önünüze konabilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve AK Parti’nin yüzde 40.5 oyla ve birinci parti iken kapsama alanı dışı kalmak isteyeceğini varsaymak safdillik olur. Bir şekilde kilit bakanlıkların, medyayı besleyen parasal kaynakların, TMSF’nin, BDDK’nın kontrolünü ellerinde tutmak isteyeceklerdir.

Bu nedenle AK Parti ile masaya oturan partilerin, bu durumu kavrarlarsa daha fazla taviz koparacakları açık. Onlar taviz verip koalisyona yaklaştıkça bu kez diğer partiler koalisyona daha yaklaşacak, şu anda pazarlıkta ellerini güçlendirmek için ortaya attıkları “kırmızı çizgileri” pembeleştirecek ve bir noktaya geleceklerdir.

Hiç merak etmeyin eninde sonunda bir hükümetimiz olacak anlayacağınız.

Önemli soru şu: Koalisyon hükümeti ne kadar uzun soluklu olabilir?

Kısa bir süre önceye kadar MHP, CHP ve AK Parti Anayasa Komisyonu’nda anlaşamadılar, komisyon dağıldı, biliyorsunuz.

Bugüne kadar kurulan koalisyonlara baktığımızda da “ortak payda” oluşturulamadığını, uzlaşılamadığını görüyoruz. En uzun koalisyonumuz 57’nci hükümet, 2,5 yıl sürdü. DSP, MHP, ANAP koalisyonu sonrasında da seçmen kavgadan bıkıp tek parti iktidarına yöneldi, sonuçlarını hepimiz biliyoruz.

Hastalığımız hep “ben” dememiz, empati yapamamamız ve toplumu sadece kendi istediğimiz yönde değiştirmeye çalışmak. Toplumun aynı anda her tarafa dönmesi mümkün olmayınca da haliyle partiler birbirine sırtını dönüyor!

Neden? Çünkü isteğimiz olmayınca küsüyoruz. Ailelere bakın. Türkiye’de içinde küslük olmayan aile sayısı ne kadar? Neredeyse yok. İşletmelere bakın. Ortaklıkları beceremiyoruz, şirketlerin çoğu üçüncü kuşağı göremiyor. Kültür olarak “uzlaşma” kültürüne sahip değiliz. Her şeyi onur, gurur, namus meselesi yapıyoruz. Bunların özü iletişim sorununa dayanıyor. Yetişme biçimine dayanıyor.

Önümüzdeki dönemde de bundan farklı bir şey olmayacağını sanıyorum. İlk kurulacak koalisyon hükümeti en fazla bir yıl dayanır. AK Parti-CHP, AK Parti-MHP fark etmez. Daha sonra HDP’nin içinde olduğu bir alternatife geçilir. O da en fazla bir yıl sürer. İki yıl sonra da parti performanslarına göre Türkiye yeniden şekillenir ve herkes orada yerini alır.

O günlerde en çok oyu alacak parti “en uzlaşmacı, en merkezdeki” parti olacaktır. Bunun nedeni ise dijital dönüşüm, dijital demokrasi. Dijital demokrasi marjinalleri eliyor, merkezi çoğaltıyor. Bunun nedenini de başka bir yazıda açıklayacağım.