İşte hocamızın zihinlerde fırtına koparan o çok değerli açıklamarı: " "Hamdım; yandım, piştim" diyor Mevlana Celaleddin Rumî.
Varlıktaki oluş ve eriş sırrını ifade eden ölümsüz sözlerden biridir bu. Hamlıktan pişmişliğe, tohumdan filize, filizden çiçek ve meyveye geçiş, yolcuları kadar yolları da yürüyen hayatın her an yeni bir menzile ulaşma aşk ve iradesinin sergilenişidir. Bu halden hale geçiş, diğer varlıkların aksine, insanda, ‘kendini fark eden değişme’ olarak yürür.
İnsandaki şuurlu yol alışın göstergesi ıstıraptır. Bu yüzden, Mevlana, insandaki oluş ve erişi ‘yanmak’ diye niteliyor. Taş-toprak da yanar ama onların yanışı ıstırap değildir; çünkü onlar şuurlu değillerdir. Yani onların ‘ben’i yoktur.
Yanışsız ulaşılan zevkler aşk olmuyor. Yanışsız elde edilen kadın, sevgili olamıyor, sadece ‘dişi’ oluyor. Aşk, vuslatı hep dağın arkasında tutar ki aşık biraz daha yanabilsin. Arzuladığınızı kolayca kollarınıza teslim eden bir sevda aşk değil, et ve kan hoşnutluğudur.
Yanışsız işlenen günahların bile zevki yoktur. Yanışı olmayan yüzlerde nur, gözlerde fer göremezsiniz. Yanışsız elde edilmiş servetlerle beslenenler insan olamıyor; insan görünümünde hayvan oluyor.
Yanışı olmayan ibadetler Hakk'a vardırmıyor, sadece nefsi oyalıyor. Yaratıcı ruhların, yanışın eşlik ettiği günahları yanışsız ibadetlere tercih etmeleri bundandır.
Yaratan karşısında boyun büktürüp gözyaşı döktüren günahları, ukalalık ve tamlık duygusuna götüren ibadetlere tercih edin. Çünkü birincisinde yanmak, ikincisinde aldanmak vardır.
Allah'a, iddia ve gurur kapısından gitmeye kalkan, yolda kalır; Allah'a, boyun büküş ve gözyaşı kapısından gitmeye bakın. Çünkü o kapıda yanışa bağlı eriş vardır.
Yanmak, gerçek uyanışın anasıdır. Yanışsız uyananlar, gerçek ayıklığa ulaşamazlar, uyur-gezer olurlar. İsrailoğulları, yanarak uyanmış bir kitle olduklarından dünyayı avuçlarında tutuyorlar. İsrailoğulları’na hep ıstırap veren çöl, Arap'a bol petrol verdi de ne oldu! Yahudi hâlâ güçlü, Arap hâlâ hor ve zelil.
Tanrı bize petrol vermedi diye yakınmayın. Bize, uyuşukluğa yenik düşürmeyen bir nimet gerekirdi; Tanrı bize onu verdi. O nimet, Atatürk Cumhuriyeti’dir. Bedava bulanlar kıymetini bilmeseler de bu cumhuriyet, bu yüzyılda İslam dünyasına verilmiş nimetlerin en büyüğüdür.
Büyük yanışların karşılığı olarak elde edilmiş bir eriştir Atatürk Cumhuriyeti: Yüz bini aşkın şehit Çanakkale'de, 20 bin şehit Kurtuluş Savaşı'nda.
Türkiye'ye, 21. yüzyılda tevhidin en büyük kalesi olma kaderini layık gören Yüce Tanrı, her türden mirasyedi hainin yaygarasını, cumhuriyetin yeni oluş ve erişler elde etmesinde ‘deneyim’e dönüştürecektir. Sabredin göreceksiniz.
Allah'ın vaadi haktır. Elverir ki, daha iyi pişebilmek için yanabilme gücünüzü koruyun!"
Dikkat!
Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.
Üye Girişi Üye Ol
Yüreğine sağlık hocam
Hocam iyiki varsınız..Allah sizden razı olsun,sağlıklı uzun ömür versin...
Yanışınıza....yakarışınıza...yanan ve yakaran güzel yüreğinize sağlık..yanan ve yakaran yürekler adına sevgi gönderiyorum. ..iyi ki varsınız..