Can boğaza dayanıp yatağa düşünce imana gelmek için vakit çok geçtir; artık isteseler de yapamazlar: Harfi harfine: "Baldırların çıplak kalacağı gün secdeye çağrılırlar, güç yetiremezler." Burada kıyamet gününden değil, ölüm anından bahsedildiği anlaşılıyor. Çünkü kıyamette insanların secdeye çağrılması Kur'an'ın üslubu değildir. Bunu kötü bir duruma düşmüş olmaktan mecaz olarak anlasak bile kıyamet sahnelerinin anlatıldığı pasajlarda pek görülmeyen "sıhhatli, salim, sağlıklı iken çağrılmak, güç yetirememek, içi geçmek, bir deri bir kemik kalmak anlamında baldırı soyulmak" ifadeleri bunun "ihtiyarlık, yaşlılık, acizlik veya ölüm anını anlattığını" gösteriyor.

Hesabım çok sağlamdır: Sözlükte 'sağlam ince plan, şaşmayan hesap' demektir. Kur'an, Allah'ın 'keyd'inin sağlam olduğuna karşılık bir çok yerde şeytanın 'keydinin de zayıf olduğunu söyler. Allah'ın büyük hesabı veya ince planı nedir? Acaba Kur'an bu plandan bahsediyor mu? Yoksa bu Allah'In ilminde saklı da aşama aşama yürürlüğe mi konuyor? Nedir bu plan? Aslında bu planı Kur'an çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır; ölüm! Çünkü ölüm varlık ve oluş kanunları içinde insanları 'eşitleyici' yeğane ilkedir. Zengin ile yoksul, güçlü ile güçsüz yalnızca ölümle aynı hizaya gelir. Mekke'nin mal ve oğullar sahibi ileri gelenlerine ölümün hatırlatılmasının ne anlama geldiği anlaşılıyor olmalı. Demek ki, keyd-i metin (sağlam plan), hayatta eşit hale gelmeye razı olmayanların adım adım 'toprakta' eşitlenmesi olayıdır. Bu açıdan 'baldırların çıplak kalacağı gün' en büyük eşitlik günüdür.