NELER SÖYLEDİLER NELER?

ABD Kongresi’nde Türkiye hakkında çok çarpıcı sözlerin dile getirildiği bir tartışma yaşandı.

15 Temmuz 2016 Cuma 00:43
NELER SÖYLEDİLER NELER?

 ABD Kongresi’nde Türkiye hakkında çok çarpıcı sözlerin dile getirildiği bir tartışma yaşandı. Kongrede ilk kez açık bir şekilde, Türkiye’nin El Nusra’ya silah gönderdiği dile getirildi.

İlhan Tanır’ın Haberdar’da yer alan haberine göre, komite toplantısında Türkiye’nin belki de ilk kez açık bir şekilde El Kaide’nin Suriye’deki kolu olan El Nusra’ya yıllarca yardım ettiği, silahlandırdığı konuşuldu ve bu konuşmalar tutanaklara geçti.

İşte o haberden bazı başlıklar:
Alt komitede uzman olarak Washington’daki Woodrow Wilson Center’dan Henri Barkey, Center for American Progress’den Alan Makovsky ve Rethink Institute’den Fevzi Bilgin’den görüş alındı. Milletvekilleri daha sonra sorularını uzmanlara sordu.

Komite üyelerinden Michigan Cumhuriyetçi Milletvekili David Trott, uzmanlardan ABD ile Türkiye’nin Suriye politikasına bakışlarındaki farkı değerlendirmesini istedi.

“Türkiye’nin El Nusra’ya destek verdiğini gördük.”

Bu soruya Henri Barkey şöyle cevap verdi: ‘’İlk dönemde Türkiye ile ABD, Suriye politikalarında yakın pozisyonlarda idi ve Esad’ın altı ay içinde ayrılacağını düşünüyordu. Muhalefet başarısız kalınca Türkiye’nin El Nusra’ya (El Kaide) destek verdiğini gördük.”

”Obama, Erdoğan’dan El Nusra’ya Yardımını Kesmesini istedi”

”2013 yılında (Mayıs ayında) Erdoğan Beyaz Saray’a geldiğinde kendisinden El Nusra’ya desteğini durdurması istendi. Problem ise şu oldu: El Nusra desteklenmesi sürecinde Türkiye’de cihadçıları desteklemek için büyük bir altyapı oluşturuldu. Bu yapı El Nusra’ya eleman ve silah gönderdi, bunu hükümetin desteğiyle yaptı. Bu süreçte ayrıca insanlar IŞİD’e de gitti bu kanaldan. Şu an ABD için öncelik IŞİD. Erdoğan için ise önce PYD, sonra Esad ve daha sonra IŞİD. Bu açıdan aynı sayfada değiliz.”

Kongre Üyesi Gabbard: Türkiye doğrudan IŞİD, El Kaide ve El Nusra’yı Güçlendirdi

Gabbard: Barkey’in bahsettiği Türkiye’nin silandırdığı ve doğrudan yardım ettiği El Nusra -ki El Kaide bağlantılı, bu konu bugünkü konuşmamızın da tam kalbi olan Türkiye ile ilişkilerimize gidiyor aynı zamanda. Bizim bir numaralı önceliğimiz IŞİD, El Kaide ve diğer cihadi grupları mağlup etmek olmalı. Türkiye ise doğrudan ve dolaylı olarak onları (El Kaide) yıllardır destekliyor.

“Türkiye’nin yaptıkları IŞİD, El Kaide ve El Nusra gibi grupları doğrudan güçlendirdi”

İfade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü, demokratik eksiklikler, insan hakları ihlallerine baktığımızda.. Yine geçen yıl yapılan seçimlerin ne şekilde Erdoğan’ın avantajına manipüle edildiğine şahit olduk. Suriye içinde de Esad’ı düşürmek isteyen Erdoğan’ın tam karşımızda olduğumuzu görüyoruz. Sahada şüphesiz IŞİD’e karşı en istikrarlı, sadık müttefikimiz olan Kürtleri bombaladığını görüyoruz.Türkiye’nin yaptıkları IŞİD, El Kaide ve El Nusra gibi grupları doğrudan güçlendirdi.

ABD Kongre Üyesi Gabbard: Türkiye’nin müttefiklik statüsünü korumasını nasıl savunabiliriz?

Soru şu, NATO müttefiki ve ortağı oldukları iddiası var ama gerek demokratik değerlere bakıldığında gerekse ABD’nin çıkarlarına doğrudan zıt olan ve bizim güvenliğimize tehdit oluşturan hedeflerine bakıldığında Türkiye’nin müttefik statüsünü devam ettirmesini nasıl savunabiliriz? Bunlara son bir ek olarak sorarsam, şu anki hükümetin politikalarını değiştirme kapasitesine, hatta bunu istediklerine dair bir yol görüyor musunuz ki böylece gerçekten bir müttefik, ortağımız olsunlar?

 

Barkey: Obama, Kobani’de Kürtleri Destekleme kararını yardımcılarına rağmen aldı

Kongre üyesi Gabbard’ın sorusu: Çok seyrek bir şekilde ABD’nin pozisyonunda ısrarcı olduğunu söylediniz. Nedir ABD’yi korkak yapan ve kendi pozisyonunu korumakta çekingen kılan?

Barkey: Her zaman için NATO müttefikliği zemini var. Biz Türkiye ile çok içiçe geçmiş durumdayız. Genel olarak (Amerikan) bürokrasisi oldukça korkak. Örneğin Kobani’de Kürtleri destekleme kararı Başkan Obama’dan çıktı, Dışişlerinin ve Beyaz Saray’daki danışmanların karşı gelmesine rağmen. Bundan sonra Türkiye İncirlik’i de açtı. Erdoğan problem olsa da Türkiye temelde uzun dönemli bir müttefik, her ne kadar biz bu ilişkileri iyi yönetememiş olsak da.

Kongre Üyesi Weber: Türkiye El Kaide yerine ülkedeki basınla kavga etmedi mi?
Bir başka Cumhuriyetçi Parti Kongre üyesi Texaslı Randy Weber de Türkiye’nin El Nusra’yı silahlandırması konusunda sorular sordu. Weber ile Barkey arasındaki diyalog şöyle geçti:

Weber: Siz Türkiye’nin El Nusra’yı silahlandırdığını mı söylediniz.

Barkey: Evet, silahlandırıyordu.

Weber: Ne zaman (Türkiye’nin El Nusra’yı silahlandırması) durdu?

Barkey: Tam olarak belli değil. 2013 yılında biz Türkiye’den silahlandırmayı durdurmalarını istedik ama bunun durması zaman aldı. Bununla birlikte hükümetten bağımsız olarak birçok gayri resmi ağlar bulunmakta ve bunlar hem IŞİD hem de El Nusra yı desteklemeyi devam etmekte. Örneğin son havaalanı saldırısında bu ağların yardımı oldu. Bu hükümet tarafından destekli değil.

Weber: Eğer Türk hükümeti haber kanalları, basın ve muhalefetle uğraşır, gözlerini kaparsa olacağı bu değil mi?

Barkey: Tamamen.

Alan Makovsky: ABD İmkanlardan Mahrum Kalacağından Korktuğu İçin Türkiye’yi Eleştirmiyor

 

David Trott: Brookings’de böyle davrananlar Türkiye’de neler yapmaz

Komitenin üyelerinden Michigan eyaleti temsilcisi David Trott, Türkiye’yi her eleştirdiklerinde Türkiye’den ‘’ama biz NATO müttefiğiz’’ bahanesi geldiğini ama gidişatın kaygı verici olduğunu not etti. Son zamanlarda İnsan Hakları İhlalleri İzleme Örgütünün Türkiye’nin güneydoğunda soruşturma yapma talebiniin reddedildiğinin görüldüğünü vurguladı. Brookings kurumunun önünde medya mensuplarını taciz eden, saldıran hatta kurumdan dışarı atmaya çalışan Erdoğan’ın korumalarının Türkiye’de nasıl hareket edebileceklerini hayal etmeye çağırdı.

Henri Barkey: Her kesim baskı altında

Barkey konuşmasında ise Türkiye’deki basının olağanüstü bir baskı altına olduğunu söyledi ve ekledi: ‘’Gazeteciler işten atılıyor, gazetelere el konuyor, diğer tarafta ise hükümete ve cumhurbaşkanına hizmet eden bir propaganda medyası oluşturuluyor. Freedom House’ın Türkiye medyasını ‘özgür değil’ demesi önemli. Sivil toplumdaki her kurum baskı altında. İş dünyası, akademi ve akademiden atılan öğretmenler. Yargı. Hatta özel kişiler dahi büyük baskı altında. İki bine yakın kişi cumhurbaşkanına hakaretten mahkemeye verildi.’’

Barkey: Erdoğan’ın iki zayıflığı

‘’Erdoğan değişti çünkü hep kazandı ve kendisini halen korumasız hissediyor. Anayasal olarak asıl güç başbakanlıkta.’’

Erdoğan’ın kendisini korumasız hissetmesinin ikinci nedeni ise PKK ve Kürtlerle müzakerelerini bitirmesinden geliyor. PYD’nin PKK ile birleşip tehdit oluşturacağını düşündü. Barkey, Erdoğan’ın PYD’yi Türkiye’ye yönelen en büyük tehdit olarak gördüğünü kaydetti. Barkey’e göre halbuki PYD, aynen KRG gibi Türkiye ile iyi ilişkiler arıyordu.ABD Kongresi’nde Türkiye hakkında çok çarpıcı sözlerin dile getirildiği bir tartışma yaşandı. Kongrede ilk kez açık bir şekilde, Türkiye’nin El Nusra’ya silah gönderdiği dile getirildi.

 

Komite toplantısında Türkiye’nin belki de ilk kez açık bir şekilde El Kaide’nin Suriye’deki kolu olan El Nusra’ya yıllarca yardım ettiği, silahlandırdığı konuşuldu ve bu konuşmalar tutanaklara geçti.

İşte o haberden bazı başlıklar:

Alt komitede uzman olarak Washington’daki Woodrow Wilson Center’dan Henri Barkey, Center for American Progress’den Alan Makovsky ve Rethink Institute’den Fevzi Bilgin’den görüş alındı. Milletvekilleri daha sonra sorularını uzmanlara sordu.

Komite üyelerinden Michigan Cumhuriyetçi Milletvekili David Trott, uzmanlardan ABD ile Türkiye’nin Suriye politikasına bakışlarındaki farkı değerlendirmesini istedi.

“Türkiye’nin El Nusra’ya destek verdiğini gördük.”

Bu soruya Henri Barkey şöyle cevap verdi: ‘’İlk dönemde Türkiye ile ABD, Suriye politikalarında yakın pozisyonlarda idi ve Esad’ın altı ay içinde ayrılacağını düşünüyordu. Muhalefet başarısız kalınca Türkiye’nin El Nusra’ya (El Kaide) destek verdiğini gördük.”

”Obama, Erdoğan’dan El Nusra’ya Yardımını Kesmesini istedi”

”2013 yılında (Mayıs ayında) Erdoğan Beyaz Saray’a geldiğinde kendisinden El Nusra’ya desteğini durdurması istendi. Problem ise şu oldu: El Nusra desteklenmesi sürecinde Türkiye’de cihadçıları desteklemek için büyük bir altyapı oluşturuldu. Bu yapı El Nusra’ya eleman ve silah gönderdi, bunu hükümetin desteğiyle yaptı. Bu süreçte ayrıca insanlar IŞİD’e de gitti bu kanaldan. Şu an ABD için öncelik IŞİD. Erdoğan için ise önce PYD, sonra Esad ve daha sonra IŞİD. Bu açıdan aynı sayfada değiliz.”

Kongre Üyesi Gabbard: Türkiye doğrudan IŞİD, El Kaide ve El Nusra’yı Güçlendirdi

Gabbard: Barkey’in bahsettiği Türkiye’nin silandırdığı ve doğrudan yardım ettiği El Nusra -ki El Kaide bağlantılı, bu konu bugünkü konuşmamızın da tam kalbi olan Türkiye ile ilişkilerimize gidiyor aynı zamanda. Bizim bir numaralı önceliğimiz IŞİD, El Kaide ve diğer cihadi grupları mağlup etmek olmalı. Türkiye ise doğrudan ve dolaylı olarak onları (El Kaide) yıllardır destekliyor.

“Türkiye’nin yaptıkları IŞİD, El Kaide ve El Nusra gibi grupları doğrudan güçlendirdi”

İfade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü, demokratik eksiklikler, insan hakları ihlallerine baktığımızda.. Yine geçen yıl yapılan seçimlerin ne şekilde Erdoğan’ın avantajına manipüle edildiğine şahit olduk. Suriye içinde de Esad’ı düşürmek isteyen Erdoğan’ın tam karşımızda olduğumuzu görüyoruz. Sahada şüphesiz IŞİD’e karşı en istikrarlı, sadık müttefikimiz olan Kürtleri bombaladığını görüyoruz.Türkiye’nin yaptıkları IŞİD, El Kaide ve El Nusra gibi grupları doğrudan güçlendirdi.

ABD Kongre Üyesi Gabbard: Türkiye’nin müttefiklik statüsünü korumasını nasıl savunabiliriz?

Soru şu, NATO müttefiki ve ortağı oldukları iddiası var ama gerek demokratik değerlere bakıldığında gerekse ABD’nin çıkarlarına doğrudan zıt olan ve bizim güvenliğimize tehdit oluşturan hedeflerine bakıldığında Türkiye’nin müttefik statüsünü devam ettirmesini nasıl savunabiliriz? Bunlara son bir ek olarak sorarsam, şu anki hükümetin politikalarını değiştirme kapasitesine, hatta bunu istediklerine dair bir yol görüyor musunuz ki böylece gerçekten bir müttefik, ortağımız olsunlar?

 

Barkey: Obama, Kobani’de Kürtleri Destekleme kararını yardımcılarına rağmen aldı

Kongre üyesi Gabbard’ın sorusu: Çok seyrek bir şekilde ABD’nin pozisyonunda ısrarcı olduğunu söylediniz. Nedir ABD’yi korkak yapan ve kendi pozisyonunu korumakta çekingen kılan?

Barkey: Her zaman için NATO müttefikliği zemini var. Biz Türkiye ile çok içiçe geçmiş durumdayız. Genel olarak (Amerikan) bürokrasisi oldukça korkak. Örneğin Kobani’de Kürtleri destekleme kararı Başkan Obama’dan çıktı, Dışişlerinin ve Beyaz Saray’daki danışmanların karşı gelmesine rağmen. Bundan sonra Türkiye İncirlik’i de açtı. Erdoğan problem olsa da Türkiye temelde uzun dönemli bir müttefik, her ne kadar biz bu ilişkileri iyi yönetememiş olsak da.

Kongre Üyesi Weber: Türkiye El Kaide yerine ülkedeki basınla kavga etmedi mi?
Bir başka Cumhuriyetçi Parti Kongre üyesi Texaslı Randy Weber de Türkiye’nin El Nusra’yı silahlandırması konusunda sorular sordu. Weber ile Barkey arasındaki diyalog şöyle geçti:

Weber: Siz Türkiye’nin El Nusra’yı silahlandırdığını mı söylediniz.

Barkey: Evet, silahlandırıyordu.

Weber: Ne zaman (Türkiye’nin El Nusra’yı silahlandırması) durdu?

Barkey: Tam olarak belli değil. 2013 yılında biz Türkiye’den silahlandırmayı durdurmalarını istedik ama bunun durması zaman aldı. Bununla birlikte hükümetten bağımsız olarak birçok gayri resmi ağlar bulunmakta ve bunlar hem IŞİD hem de El Nusra yı desteklemeyi devam etmekte. Örneğin son havaalanı saldırısında bu ağların yardımı oldu. Bu hükümet tarafından destekli değil.

Weber: Eğer Türk hükümeti haber kanalları, basın ve muhalefetle uğraşır, gözlerini kaparsa olacağı bu değil mi?

Barkey: Tamamen.

Alan Makovsky: ABD İmkanlardan Mahrum Kalacağından Korktuğu İçin Türkiye’yi Eleştirmiyor

 

David Trott: Brookings’de böyle davrananlar Türkiye’de neler yapmaz

Komitenin üyelerinden Michigan eyaleti temsilcisi David Trott, Türkiye’yi her eleştirdiklerinde Türkiye’den ‘’ama biz NATO müttefiğiz’’ bahanesi geldiğini ama gidişatın kaygı verici olduğunu not etti. Son zamanlarda İnsan Hakları İhlalleri İzleme Örgütünün Türkiye’nin güneydoğunda soruşturma yapma talebiniin reddedildiğinin görüldüğünü vurguladı. Brookings kurumunun önünde medya mensuplarını taciz eden, saldıran hatta kurumdan dışarı atmaya çalışan Erdoğan’ın korumalarının Türkiye’de nasıl hareket edebileceklerini hayal etmeye çağırdı.

Henri Barkey: Her kesim baskı altında

Barkey konuşmasında ise Türkiye’deki basının olağanüstü bir baskı altına olduğunu söyledi ve ekledi: ‘’Gazeteciler işten atılıyor, gazetelere el konuyor, diğer tarafta ise hükümete ve cumhurbaşkanına hizmet eden bir propaganda medyası oluşturuluyor. Freedom House’ın Türkiye medyasını ‘özgür değil’ demesi önemli. Sivil toplumdaki her kurum baskı altında. İş dünyası, akademi ve akademiden atılan öğretmenler. Yargı. Hatta özel kişiler dahi büyük baskı altında. İki bine yakın kişi cumhurbaşkanına hakaretten mahkemeye verildi.’’

Barkey: Erdoğan’ın iki zayıflığı

‘’Erdoğan değişti çünkü hep kazandı ve kendisini halen korumasız hissediyor. Anayasal olarak asıl güç başbakanlıkta.’’

Erdoğan’ın kendisini korumasız hissetmesinin ikinci nedeni ise PKK ve Kürtlerle müzakerelerini bitirmesinden geliyor. PYD’nin PKK ile birleşip tehdit oluşturacağını düşündü. Barkey, Erdoğan’ın PYD’yi Türkiye’ye yönelen en büyük tehdit olarak gördüğünü kaydetti. Barkey’e göre halbuki PYD, aynen KRG gibi Türkiye ile iyi ilişkiler arıyordu.

yuzdeyuzhaber





Son Güncelleme: 15.07.2016 12:33
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol