'BU ÜLKENİN BAŞBAKAN'INDAN KAMU ADAMI OLMAZ''
Son dönemin kült ismi, saf, berrak, gerçek İslam'ın önde gelen anlatıcılarından biri, özellikle Gezi Parkı direnişinin simgesi ve iktidar karşıtı söylemleri nedeniyle Başbakan ve yandaş medyanın hedefi İlahiyatçı-Yazar İhsan Eliaçık ile dopdolu, çok özel bir söyleşi gerçekleştirdik. Günlük yaşama ve dini unsurları içeren çarpıcı sorulara, çarpıcı yanıtlar verdi sevgili Eliaçık hoca.

YUZDEYUZHABER ailesi olarak bu içtenliği dolayısıyla kendisine teşekkürü bir boç biliyor, bu çarpıcı röportajı YUZDEYUZHABER farkıyla ilgiyle okuyacağınıza inanıyoruz. 


Hocam izninizle en can alıcı soru ile başlamak istiyorum. Bir müslüman paragöz ve servet yığıcı olabilir mi?

Elbetteki olamaz. Bu soruyu günümüz ölçeğinde ele alacak olursak devletin Başbakan’ı, devletin verdiği yeşil pasaportla geziyor, hastanelerinde,  sağlık ocaklarında tedavi ediliyor, pansiyonlarında, misafirhanelerinde ağırlanıyor.  Devlet Başbakanı'nı rezil edermi? Emekli olduktan sonraki hayatı tamamen rahat içerisinde geçiyor. Devlet onun için bütün tedbirleri almış, hayatını garanti etmiş.  Ama buna rağmen biriktiriyor. Para biriktiriyor. Yurtdışındaki hesaplarında  para biriktiriyor. Allah, Allah... Niye biriktiriyorsun sebep ne? Bütün yedi sülalen ölünceye kadar, sonsuza kadar garanti altına alınmış. Peki niye biriktiriyor hala?  Bir müslüman nasıl bu kadar paragöz olabilir?


Genelde bu ülkede siyaset servet yapmanın, mal, mülk sahibi olmanın en önemli aracı olarak görülüyor bu yüzden herhalde?

Benim görüşüme göre bir kişide eğer şu iki özellik varsa, ondan kesinlikle LİDER olmaz. Etrafınıza  bakın,  hangi partiye oy veriyorsanız o partinin lideri için geçerlidir bu. Kimi Belediye Başkanı seçecekseniz onun için de geçerlidir. Bu iki özelliği taşıyorsa eğer ondan ne Belediye Başkanı olur, ne Meclis Üyesi olur, ne Bakan olur, ne de Başbakan, Cumhurbaşkanı olur. Ben size Kuran'i ilkeyi söylüyorum.  


Nedir o ilkeler?

Birincisi kamu imtiyazı kullanarak kendi şahsına para biriktiriyorsa ondan LİDER olmaz. Ona vergilerimiz emanet edilemez. Ona milletin hazinesi emanet edilemez. O para musluklarının başına oturtulamaz. Ne yapıyorsa? Kamu imtiyazı kullanarak kendine, şahsına para biriktiriyorsa. Peki kamu imtiyazı kullanmak ne demek? Kamu gücü işte.. Devlet gücünü arkasına alarak, bu imkanları kullanarak zimmete para aktarmak, habire kendi şahsına yontmak. Biz onu hazinenin başına getiriyoruz. Adam oradan, tüyü bitmemiş yetimin hakkından para yontuyor, biriktiriyor. Bundan lider olmaz. Belediye Başkanı olmaz. Siyasi parti Genel Başkanı hiç olmaz. Devlet memuru olmaz.  Kamu adamı olmaz bundan. İkincisi halkının gözünün içine baka baka yalan söylüyorsa... Yalan söyleyen adamdan da LİDER olmaz. Hele hele kendi halkının gözünün içine baka baka bunu yapıyorsa ondan lider  olmaz. Bugün Türkiye'nin muktedirinde yani Başbakan’ında bu iki özellikte var. Kamu imtiyazı kullanarak kendi şahsına para biriktiriyor. Yurtdışında sekiz ayrı hesabı var. Oğlu, kızı, gelini, eşi, damadı hepsi tüccar. Biri pırlanta işi ile, diğeri gemi işi ile, öteki hastane işi ile uğraşıyor ve boyuna para biriktiriyorlar. Şahıslarına. Başbakanlık para biriktirme yerimi, tüccarlık yerimi kardeşim. İstifa et git tüccarlık yap. Kamu adamından tüccar olur mu? Ama yapıyorlar. Bir de Gezi olaylarında gördünüz. Çıktı halkının gözünün içine baka baka yalan söyledi. ‘Camide içki içtiler’ dedi,  ‘başörtülüyü süründürdüler ‘ dedi, ‘ev yaktılar’ dedi. Miting meydanlarını dolana dolana bunları  söyledi. Bir mitingin hem başında hem ortasında hem sonunda üçer defa bunları tekrar etti.  


Ama siz başından sonuna kadar oradaydınız. Gezi direnişinin sembolü oldunuz adeta…

Evet bizatihi oraya biz de katıldık. Mescid açtık, kandil kutladık, kandil simidi dağıttık, cuma namazı kıldık. Gezi Parkı'nda hiçbirşey olmadı. Tam tersi geldiler, etrafımızı sardılar,  korudular, kolladılar. Bir yalan söyledi ve koskoca dini camialar ve halkın  büyük bölümü bu yalana inandılar ve hala inanıyorlar. En son bu yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda meydanlara çıkıp tekrar etmeye başladı. ‘3D var’ dedi.  ‘Dış mihraklar, din düşmanları ve darbeciler.’ Gezi'de de bu 3D varmış. Bunları tekrar etti, durdu. ‘Bu cuma görüntülerini göstereceğim içki içtiklerinin’ dedi, yirmialtıncı cuma geçti hala gösterecek. Hani nerede? Sayıyorum ben. Gösteremedi. Bunların hepsi yalan ve bunu halkın gözünün içine baka baka söyledi. Binlerce insanda bu yalana inandı. Dolayısıyla kendi şahsına kamu imtiyazı kullanarak para biriktirenden ve halkına yalan söyleyenden lider, parti başkanı, Bakan, Belediye Başkanı, idareci, bürokrat, memur olmaz. Sakın böyle adamları seçmeyin. Özellikle bu iki özellik varsa. Geri kalan şahsi özellikler kendisine aittir. Ona vatandaş karar verir.  Ama ortak özellikler budur. Hangi partiden olursa olsun.






Peygamberimiz de bir kamu adamıydı. 23 yıl boyunca kamu görevi yürüttü. Onun sorumluluk anlayışını vurgulamak istersek neler söylersiniz?

Peygamberimiz 23 yıllık kamu hayatı boyunca, yani Peygamberlik süresi boyunca asla para biriktirmemiştir. Ceketi ile gelmiş, ceketi ile gitmiştir. Öldüğünde üzerinde herhangi bir mülkiyeti yoktur.  Örnek buradadır. Bir insan şu soruya cevap vermelidir. Ben soruyorum mesela iktidara, bu soruya cevap vermeleri lazım.  On bir buçuk yıldır muhafazakar-demokrat iktidarınızda (ki bunu televizyonlarda da defalarca söyledim hala söylüyorum ama bir cevap gelmiyor) on bir buçuk yıllık iktidarınız boyunca, bakanlığa, belediye başkanlığına ya da herhangi bir göreve ki özellikle de belediye başkanlıklarına ceketi ile gelip ceketi ile gitmiş bir kişi var mıdır? Gösterin. Nasıl oluyor da siyasete giren,  Belediye Başkanı olan, herhangi bir kamu görevine getirilen daha da zengin oluyor?  Zengin olup da yoksul düşeni görmedim ben siyasette. Geliyorlar kamu imtiyazını kullanarak zengin oluyorlar. Yani siyaseti mal biriktirme, palazlanma, güçlenme aracı olarak görüyorlar. Halbuki mesela bakın Hazreti Ebubekir'in müslüman olduğunda 600 bin dirhemi vardı. Müslümanların başında halife olarak öldüğünde ise hiçbirşeyi yoktu. Müslüman olduğunda zengindi, müslümanlığı  süresince zengin kalamadı. Hazreti Ömer de öyle. Bunlar zengindiler ama öldüklerinde yoksuldular.  Çünkü kendilerini kamuya adamışlardı artık ticaretle uğraşmıyorlardı. 


Siz bunları söylediğinizde ve bu örnekleri verdiğinizde özellikle elit muhafazakar çevrelerin hedefi haline geliyorsunuz ve sizi  müslümanlara sersefil olmalarını önermekle itham ediyorlar.  Bu anlam mı çıkıyor söylediklerinizden?

Tabiki hayır. Müslümanlar yoksul düşmelidir, herkes sersefil olmalıdır demek istemiyorum. Kamu adamından bahsediyorum ben. Milletin işlerine kendini adayan, o işleri bırakan adam devletin yani milletin kendisine vermiş olduğu maaşla geçinir. Tek geliri odur. Kamu adamları sadece devlet adamları da değildir. Mesela ben de bir kamu adamıyım. Ben bir yazarım. Yazdığım 20 tane kitap var. Şu ana kadar. Bunların hepsi din üzerinedir. Ben buradan kendi şahsıma para biriktiremem. Sadece ihtiyacım kadar olanı almak hakkımdır. Bu caizdir geri kalanı, yani biriktirmek, tutmak caiz değildir. Elinde para birikse ihtiyaçtan fazlasını vermek zorundasın, infak etmek zorundasın. Ben bunu bizzat uyguluyorum. Hiçbir mecburiyetim de yok. Kanuni yaptırım, zorlama da yok. Ben bu hayat tarzına inandığım için, antikapitalist, kapitalizm karşıtı bir hayat felsefem olduğu için biriktirmiyorum. İhtiyacım kadar alıyorum, gerisini infak  ediyorum, paylaşıyorum. Dolayısıyla öncelikle kişilerin kendisinin buna inanması, bir dünya görüşü, bir felsefe olarak bunu kabul etmesi gerekir.


Bu söylemleriniz aklıma Kelime-i Şehadet’in tanımını getirdi. Siz bunun da eksik bilindiğini ve öncelikle mülkün Allah’a ait olduğunu vurgulamak gerektiğini belirtiyorsunuz…

Kelime-i Şehadet’te Lehul Mülk demek de gerekiyor. Yani mülk Allah’ındır.  Sonra Allah'tan başka ilah yoktur dememiz gerekiyor. Burada iki kelime var. Biri mülk, diğeri ilah. Bunlar ne demektir.  Halid Bin Velid'in hareketidir mülk. İtirafta bulunmanız gerekiyor, müslümanlığa girerken ben teslim oldum, ben Allah'a teslim oluyorum, hiçbirşey benim değil, bana ait hiçbirşey yok, hepsi Allah'ın deyip, hiçbirşeyin kendisine ait olmadığını söylemeniz, bunu içselleştirmeniz gerekiyor bu dine girebilmek için. Şu benim diyerek bu dine giremezsin. Mülk Allah'ındır diyeceksin.  Hiçbirşey benim değildir demektir bu. Kimin peki. Allah'ın. Bu vücut, sıhhat, sağlık,  cebimdeki para da benim değil, evimde, tarlamda her ne şey varsa hükmettiğim, karar verdiğim hiçbiri benim değil. Hepsi Allah'ın demeniz gerekiyor. Şu benim diyerek bu dine giremiyorsunuz. Hani havaalanına girdiğinizde x-ray cihazı var ya, onun gibi bir şey. Bozuk para sıkışsa cebinizin bir köşesine içeriye giremiyorsun. Bu olduğu sürece buradan içeriye alınmıyorsun.  İşte şu benim dediğiniz sürece de müslümanlığın x-ray cihazından içeriye giremiyorsunuz. Onu bırak diyor kitap sana. Teslim olmanız gerekiyor. Ondan sonra dine girdikten sonra neye ne kadar sahip olacağınızı da söyleyecek size.


Yani insan hiçbirşeyin sahibi değil midir?

Bunların ne olduğunu birkaç ayetle söyliyeyim. Şimdi diyorsunuz ki mülk Allah'ındır.  Peki bize ait hiçbirşey olmayacak mı yani? Ayetler açıklıyor. Bizim birşey söylememize gerek  yok. ‘İnsan için emeğinden başkası yoktur.’ diyor Kuran. Demek ki, hiçcirşey bize ait değildir deyip girdiğimizde bu dine bize birşeye sahip olabileceğimizi söylüyor. Diyor ki; EMEK… Birşeye sahip olduğunu ispat etmek istiyorsan, iddia ediyorsan ona ne kadar emek verdiğine bak.  Emek vermek, alınteri dökmek. ‘Şu benim.’ Tamam ona ne kadar emek verdin ispat et o zaman. Şu kadar çalıştığımdan dolayı bu benim oldu. Emeksiz kazanç haram oluyor. Alınteri dökmeniz gerekiyor bir şeye sahip olmak için. Emek olmadan sahip olduğunuz şey size ateş olarak geri dönüyor.  Demek ki birşeye sahip olmanın ölçüsü emek... Bu Kuranın prensiplerinden biridir.




PAZARTESİ: HELALİNDEN KAZANDIĞINI ÖNE SÜREN ZENGİNLERE KURAN NE DİYOR?
                   ALLAH'IN HAKKI NE DEMEKTİR?
                   KAZANCIN ORTALAMASI VAR MIDIR?
                   KURAN'IN AYETLERİ KAPİTALİZMLE ÇATIŞIYOR MU?
                   BU SÖYLEMLER CAMİLERDE NEDEN DİLE GETİRİLMİYOR?

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

Avatar
MARTIN LAURA FINANCE FIRM 2018-06-17 17:13:57

Merhaba;

Herhangi bir maddi sıkıntınız var mı? Borçlarınızı temizlemek için bir krediye ihtiyacınız var mı? Maliyenizi artıracak mısınız? Şirketini genişletmek isteyen bir iş insansın. % 2 faiz oranı ile herhangi bir para biriminde 3000 $ ve en fazla 500.000.000 $ en az, hizmetlerimiz son derece verimli, dayanıklı ve hızlıdır. Bizi cömertleştirin ve güvendiğimiz Tanrı'daki güvenilirliğimizden keyif alacaksınız.

Hizmetler şunları içerir:
* Kişisel Krediler
* İşletme Kredileri
* Ev Geliştirme
* Mucit Kredileri
* Otomatik Krediler
vb. ..

Bize ulaşın ([email protected])

İçtenlikle,
Martin Laura.
İmza.
Whatsapp: +2349077216298