1960 yılından buyana tanışıklığımızın olduğu, Sn. Deniz Baykal ve 1971’den bu yana, meslektaş olduğum Sn. Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili, bazı hatıralarımı aktarmakta, yarar görüyorum;

1-Sn. BAYKAL;

a) 1960 yılında, Mülkiye'ye girdiğimde; Baykal, yeni asistan olmuştu. Boylu-boslu, karizmatik, sportmen bir tipti. Karşı komşumuz, Hukuk Fakültesi mezunu olmasına rağmen, hemen benimsenmişti. Zira; 1960 Mülkiye mezunu, Olcay Ablamızla evliydi. Yani, Eniştemiz oluyordu.
b) SBF’de, sınavlar, genel olarak, sözlü yapılırdı. Az sayıda da olsa, yazılı olarak yapılanlar da mevcuttu. Mülkiye son sınıfta, bir yazılı sınavda, arkamda, Sarı Alpay (Çelebicikoğlu) oturuyordu. Bir ara, yere kalemimi düşürdün ve hemen eğilip aldım. Doğrulunca, şoke oldum. Zira, imtihan kâğıdım yoktu. Eğilip masanın altına baktım, yok. Meğer bizim "miyop” arkadan kağıdımı okuyamayınca, ben eğilince, kâğıdımı önüne almış, kopya çekip duruyor. Hemen, telâşla kâğıdımı aldım. Bu arada, gözlemcilik yapan, Sn. Baykal geldi. Ödüm koptu. Zira kopya işlemi yapsa hayatım kayacak ömrümde ilk defa ikmale kalacak ve Maliye Hesap Uzmanlığı imtihanlarına yaz döneminde geremeyecektim.


Sn. Baykal, hoşgörü gösterdi. "Sen burada rahat değilsin" diyerek, bir başka yere oturttu. Ve ilk minnet borcum oldu.

c) 1974 yılında, Belçika'daki, "KDV uygulamalar1" konusundaki ihtisasımı bitirip, yurda döndüm. Bir-iki ay sonra, bakanlıktan çağırdılar Sn. Baykal, Maliye Bakanı idi. Beni, İzmir Defterdarı olarak, tayin edeceğini söyledi. "Hocam sizi çok rahatsız ederler. Zira görevden ayrılacak kişi, çok uzun yıllardır görevdeydi. Şimdi, siz 31 yaşında, epey de titiz ve sinirli birisini tayin ederek, tepki alacaksınız. Zira ben ortalığı toz duman edeceğim. İş takipçilerinin hortumlarını da keseceğim” dedim. Cevaben, "Genç bakanın, genç defterdarı olur. Ben senin dürüst olduğunu biliyorum. Git, ne istersen yap. Hiç çekinme. Ben, hep destek vereceğim" dedi. Ve gerçekten, bakanlığı süresince, çıkarcıların çok sayıda şikayetine hiç kulak asmadı. Zaman zaman da, telefonla moral ve destek verdi.
D) Yıl 1994 ikinci defa başkan seçildim. Belediye Meclisinde, DYP, ANAP, CHP ve DSP arasında tam bir eşitlik mevcut. Önemli bir konuda, CHP’li Konak ve Narlıdere ilçe belediye başkanları, bana destek verdiler. CHP il yönetimi de, bunları partiden ihraç etti. Sn. Baykal’ı aradım. Hemen, ertesi günü için randevu verdi. TBMM’deki odasında, kahve ikramı bitene kadar, talimat verdi. Başkanlar, tekrar geri alındılar. Ve bana, “Ankara’ya kadar gelmene gerek yok. Bir sıkıntın olursa, telefon et, yeter” dedi. Her İzmir' e gelişinde de lütfedip, ziyaretime geldi.
İşte Sayın Baykal budur. Rabbim (cc) şifa versin.

2-Sn. KILIÇDAROĞLU:

Bizim, meslektaşımız ve kardeşimizdir. Hesap Uzmanları Kuruluna 1971 yılında girmiştir. 1984 yılında da Gelirler Genel Müdürlüğü’ne tayin edilmiştir. Çalışkanlığı, disiplinli ve saygılı davranışları ile kısa sürede, temayüz etmiştir.

a) Rahmetli, Altan Tufan kardeşim, Özal’ın da çok takdir ettiği Maliye Bakanlığı'nın, en titiz, çalışkan, başarılı ve disiplinli Genel Müdürlerinden biridir. O dönemde, Gelirler Genel Müdürlüğünde, müthiş bir kadro vardı. Yener Mercimekçi, Mustafa Özdil, Tacettin Yinanç, Nevzat Saygılıoğlu, Necdet Gökmen, Oğuz Tezmen, Sedat Özkanlı, Orhan Aray, Ramazan Uludağ, Mehmet Ökten, Ertan Özdemir, Abdullah Aslan- Metin Özşahin vs. (Bunların bir kısmı da, yetkisiz muavin iken, refakatimde yetişen kardeşlerindi. Hepsiyle gurur duydum.)
Bu kadro, gece gündüz çakışır; herkesin takdirini kazanırdı.

b) Bu kadro içinde Sn. Kılıçdaroğlu’da gayet başarılı idi. En zor işleri başarı ile bitirirdi. Bu yüzden Rahmetli Özal, kendisini Bağ-Kur Genel Müdürü yaptı. Dökülen bu kurumdaki başarısını görünce de SSK Genel Müdürlüğü’ne tayin etti. Ve başarısını hep takdir etti. (Nitekim, DYP iktidara gelince de görevine devam ettirildi.)
c) l989 yılında, seçimi kaybedince Başbakanlık Müşavirliğine tayin edildim. Özal’ın talimatı ile, başta Kılıçdaroğlu olmak üzere geniş bir ekip olarak, “Sosyal Güvenlik Reformu”nu hazırladık. TBMM’den de geçti. Merhum D emirel, Başbakan olunca (1991) seçimlerde verdiği sözü tuttu. Özal’ın ricalarına rağmen eski sistemi geri getirdi. Ve "kara delik" tekrar açıldı.
Olayların içinde olan birisi olarak, biliyorum ki Kılıçdaroğlu SSK Genel Müdürü olarak, başarılıdır. Ancak, kanun ve sistem değişince, uymaya mecburdur. Kıyak ve erken emeklilikler sebebiyle, zarar edilmiştir. Hukuka ve ahlâka aykırı, bir icraatı da olmamıştır.

Bu hususları yazmayı, bir vicdanî görev saydım...

Önemli bir tavsiye:

Değerli okul arkadaşım (kendisi Mülkiye'den, benden bir yıl önce mezun olmuştur. Eşi Nedret Hanım da, sınıf arkadaşımdı) Onur Öymen'in en son kitabını “Zor Rotayı” büyük bir zevk ve ilgi ile okudum, fevkalade, akıcı bir üslûpla, yazılmış;

-Son 50 yılda, Türk politikasında nelerin yaşandığını, Türkiye’ye ne tür tuzakların kurulduğunu, detaylı bir şekilde anlatıyor. Aslında; tüm Dışişleri Teşkilâtının, Saraya danışmanlık yapanların ve milletvekillerinin, mutlaka okuması gereken bir eser. Özellikle de "Uluslararası İlişkiler" eğitimi veren fakültelerde de mecburi kaynak kitap olmalıdır. (Kendisinin, her biri çok değerli, 10 kitabı mevcuttur.)

- İktidarın bu tür iyi yetişmiş, tecrübeli, vatanperver, üretken değerlerden yararlanmaması büyük bir israf ve hatadır. Bu tür kişilerden müteşekkil bir "danışma ekibi" olsaydı, dış politikada bu hallere düşmez, itibarımızı tümüyle kaybetmezdik.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol