IŞİD’in Ayn el-Arap’ta Kürtleri katledeceği söylemi ile Türkiye ve Dünya kamuoyundan destek almaya çalışan PKK’nın aslında en az IŞİD kadar acımasız bir terör örgütü olduğunu unutturmaya çalışıyorlar. Oysa, PKK’nın 1977’den bu yana Orta Doğu’daki en acımasız eylemlere imza atan terör örgütü olduğu gerçeğini hiçbir şey ortadan kaldıramaz. PKK’nın öldürdüğü bebek sayısı 400’ün üzerindedir. Terör örgütü bebek cinayetlerinden ötürü özür dilememiş aksine “onlar büyüyünce bizim düşmanımız olacaklardı. Onun için öldürdük” diyerek, bebek cinayetlerini meşru göstermeye çalışmışlardır. IŞİD kafa kesmiştir ancak PKK’da yakaladığı bir Türk çavuşu demir yatağa bağlayıp ateş üzerinde yakarak öldürmüştür. Cinayet fantezileri üzerinden gidersek, PKK’nın IŞİD’den daha zengin bir cinayet fantezi hazinesi olduğunu görürüz. Üstelik Ayn el-Arap’a saldıran IŞİD’in bütün Kürtleri katledeceği de tam bir PKK dezenformasyonudur. IŞİD’in derdi Kürtler değil, PKK-PYD’dir. Nitekim, IŞİD saflarında da yeterince Kürt militan olduğu bilinen bir gerçektir.
Öte yandan Türkiye-Suriye sınırından gelen haberler, AKP Hükümetinin Ayn el-Arap’ta PKK-PYD’nin elini rahatlatmak için bazı girişimlerde bulunduğunu gösteriyor. Ancak, PKK bunları yeterli bulmadığı için AKP Hükümetini baskı altına almak amacı ile bir yandan Kandil’den “Ekim sonunda savaşı tekrar başlatacağız” açıklamaları yapıyor, diğer yandan da kentleri PKK’lı grupların ayaklanma girişimleri ile savaş alanı haline çeviriyor. AKP Hükümeti, PKK’nın Kandil’den yaptığı tehditler üzerine geri adım attı ve hemen “Çözüm süreci ile ilgili kurumsal yapıların” oluşturulduğu duyurusu yapıldı. PKK’nın kentleri savaş alanına çevirmesine tepki olarak da İç İşleri Bakanı Efkan Ala’dan “misli ile mukabele” ederiz açıklaması geldi ise de önümüzdeki günlerde AKP Hükümeti bu alanda da geri adım atacaktır. Çünkü AKP Hükümeti açılım sürecinde inisiyatifi tamamen PKK’ya terk etmiş durumda. PKK terörünün tekrar yükselmesinden korkuyor. Üstelik, güvenlik bürokrasisi AKP Hükümetine güvenmediği için PKK’nın bir terör dalgası başlatması durumunda Hükümetin, nasıl karşılık verebileceği konusunda şüphe içinde.
Eğer bir Hükümet kendi ordusuna ve jandarmasına karşı hasım bir tavır alır ise bu sonuç onu şaşırtmamalıdır. Portekiz Hükümeti, Portekiz ordusuna sürekli saldırsa da bunun Portekiz’in güvenliğine çok büyük bir etkisi olmaz. Ancak Anadolu coğrafyasında oturan bir ülkeyi yönetenler, Türkiye’nin çevresindeki jeopolitikte etnik ve mezhep fay hatları üzerinde ağır sonuçları olan kırılmaların olduğu bir dönemde güvenliklerini sağlayan en önemli aracı ordu olduğunu bilmelidirler. Orduyu, sürekli hedef haline getirir, subayları bundan zevk alarak aşağılar, yüzlerce yıllık kurumsal yapıları tasfiye etme girişimi içinde olursanız, orduya ihtiyacınız olduğunda şaşırtıcı sonuçlar ile karşı karşıya kalırsınız. Çünkü subaylar gökten inmez, etten ve kemikten bu toplumun içinde çıkarlar. Bir ordunun moralinin yüksek olması, subay ve astsubayların morallerinin yüksek olmasına bağlıdır. Sonuç olarak, AKP Hükümeti PKK baskısına açık bir hükümettir. Türk Milleti er veya geç bunu görecektir. Bayrağı indirenler, Atatürk heykelini yakanlar, şehirleri yıkanlar, DEVAM EDİN..."