yuzdeyuzhaber

SAVAŞMADAN KAZANMAK...

GÜNDEM

AKP fırsatçılıktan kurtu­lamıyor! FETÖ darbesinden sonra inşa edilen “Yenikapı ruhu” da benzeri kurnazlıklar ile yok edildi. Bunu şundan yazdım: AKP milletvekili Metin Külünk,Cumhurbaşkanı Erdoğan'a “gazilik” unvanı verilmesi için kanun teklifi hazırladı! 100 yıl önce… Cemal Paşa Suriye cephesinin komutanıydı. Her zaman her yerde hak­kında kasidelersöylenirdi. Şairler-kasideciler birbiriy­le yarışederdi. Önceleri Cemal Pa­şa'yı “Salahattin sani” yani “İkinci Selahat­tin Eyyubi” diye anlatıyor­lardı. Bu övgü yetmedi… “İkinci Salahattin” yeterli görülmedi; Cemal Paşa'yı “Birinci Salahaddin”in üstüne çıkardılar! Keza…
Lazkiye milletvekili Kami'l-ülesat
, Cemal Paşa hakkındaki kasideleri topla­yıp bir altın kitap yapmak istedi. Fakat… Savaşın seyri altın kitabın yapılmasına engel oldu!
Demem o ki:
Savaş ciddi iştir. Şekil­le-biçimle insanların kafasını karıştırmayınız. Bırakınız TBMM ciddi ko­nular üzerine çalışsın.
Bırakınız bizler halka ger­çekleri yazmak için çalışa­lım. Şunu yazalım:
– Dün…
Suriye cephesinde Mehmetçik'in karşısına İngi­liz emperyalizmi Müslüman Hintli askerleri çıkardı. – Bugün… Suriye cephe­sinde Mehmetçik'in karşısı­na ABD emperyalizmi ırkçı teröristleri çıkarıyor. – Dün… İngiliz istihbarat subayı Thomas Edward Lawrence, Arapları silahlan­dırıp kışkırttı. – Bugün… Amerikan istih­barat subayı Brett McGurk, Kürtleri silahlandırıp kışkırtı­yor. – Dün… Osmanlı, ayrılıkçı Arap Ella Merkeziye Cemi­yeti ile mücadele etti. – Bugün… Türkiye, ayrılık­çı Kürt YPG/PKK ile müca­dele ediyor. Değişen sadece isimler!
Emperyalizmin hedefi aynı: Osmanlı'yı parçalama süreci­ni sürdürüyor.
Gözleri bugün Anadolu topraklarında…
AKP ise kaside benzeri un­van şekilciliğiyle
mesele­yi sandık başarısına tahvil etme peşinde mi?

AH BU TESADÜFLER!

AKP kadroları “büyük res­mi” görüyor mu? Sanmıyorum. Baksanı­za Beşşar Esat konusunda hala duygusal davranıyorlar. Oysa… Düşman ortak! Daha aydınlatıcı olmak için konuyu örnek üzerinden anlatayım.
Sizi 2004 yılına götüreyim:
Tarih: 13 Ocak 2004…
Esat, Türkiye'ye geldi. Bu 57 yıl sonra Suriye'nin yaptı­ğı ilk ziyaretti.
Tarih: 12 Mart 2004…
Suriye Kamışlı'daki futbol maçında Kürt taraftarla­rın “Özgür Kürdistan” diye slogan atması çatışmalara neden oldu. Bu Suriye tari­hinde Kürtlerin ilk isyanıydı. Oysa… Baas yönetimi “Kürt Açılımı” yapmak için, yasadışı altı Kürt partisinin oluşturdu­ğu “Kürt Demokratik İttifakı” ile görüşmeye başlamıştı. Bu ılımlı politik gelişme­ye rağmen bu Kürt ayaklan­ması nereden çıkmıştı? Ah! Ne tesadüf:
Tarih: 1 Haziran 2004…
Öcalan'ın yakalanmasının ardından 1999'da ateşkes kararı alan PKK birden ateş­kese son verdiğini ve “ikinci savaş dönemini” başlattığı­nı açıkladı. Yine ne tesadüf:
Tarih: 9 Eylül 2004…
ABD Ordusu himayesindeki Barzani peşmergeleri, Irak Kürtleri ile Suriye Kürtle­ri arasında tampon bölge oluşturan Türkmen çoğun­luklu Telafer kentine saldırdı. Neler oluyordu?
FETÖ'nün yayın orga­nı Aksiyon
dergisinin Kamışlı Olayları ile ilgili attığı başlık olanları özetliyordu: “Pandora'nın Kutusu açıldı.” Evet, emperyalizm “Kürt kartını” yine açmıştı! Hedef “Akdeniz koridoru” idi.
2004 yılından bir yıl önce…
Erdoğan-Gül ikilisi TBMM'den ABD'nin Irak saldırısına
destek kararı çıkarmak isterken, Beşşar Esat “aman” di­yordu: “ABD'nin Irak sal­dırısı sadece Irak'ı değil; Suriye, Türkiye ve İran'ın da bölünmesine sebep olur!”

“KÜRESEL DÜŞÜNÜR”
Ahmet Necdet Sezer'in cumhurbaşkanlığı döneminde atılan soğukkanlı diplomatik adımlar Türkiye- Suriye ilişki­lerini geliştirdi. Erdoğan ve Sezer Şam'a gittiler. Suriye ile serbest ticaret an­laşması imzalandı. Ortak pet­rol-doğalgaz arama şirket­lerikuruldu. Nükleer enerji işbirliği gerçekleştirildi. Asi Nehri üzerindekiTürkiye-Su­riye Dostluk Barajı'nın temeli atıldı. İsrail'in tepkisine rağ­men askeri tatbikatyapıldı. Savunma sanayi anlaşmasıyla Suriye'ye silah satımına baş­landı. Vize kalktı. Erdoğan ile Esat Bod­rum'da ailecek tatil yapacak kadar sıcak ilişki kurdular. Ha­lep Stadı'nın açılışında “Maç bahane-dostluk şahane” deni­lerek Al İttihad-Fenerbahçe futbol maçı yapıldı. Vs. Sonra… TBMM'de bu görevi ya­pacak kimse kalmamış gibi Ahmet Davutoğlu “dışarıdan” Dışişleri Bakanı yapıldı. Ar­tık “stratejik derinlik” dö­nemi başlamıştı. Ve… Bu stratejiye desten veren Erdoğan, ABD dış politikası­nın etkili yayın organı (Was­hington Post'un sahibi olduğu) Foreign Policy dergisitarafından 2011 yı­lında “100 Küresel Düşünür” listesine sokuldu!Ve…Birden bire Erdoğan, Esat'tan “reform” yapmasını istemeye başladı!Bize ne ise Davutoğ­lu “Suriye bizim iç mesele­miz” demeye başladı! BOP ürünü “Arap Baharı” Erdoğan'ın Esat'a sert tavır almasına sebep oldu. Uzatmayayım:
AKP “emperyalist stratejiyi” bugün görebiliyor mu?
Görüyor ise, Esat ile ne­den tekrar ilişki kurmuyor?
En iyi strateji savaşma­dan kazanmak
değil mi?
AKP şekle-biçime değil, bun­lara kafa yormalı…
Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.