Melih Gökçek'in iktidar gücüyle namuslu insanlara saldırdığı günlerdi… Miting
kürsüsüne çıktı, “ben Melih Gökçek isem, Uğur Dündar'a bu dünya dar gelmezse
bana yazıklar olsun” diye haykırdı. Uğur Dündar'ı yalancılıkla suçladı,
kendisine ve Akp'ye hakaret ettiğini, iftira attığını söyledi, açık açık tehdit
etti.
*
O dönem, değerli ağabeyim Uğur Dündar'la birlikte Star Haber'deydik. Melih
Gökçek'in miting konuşmasından sonra Uğur ağabeyin nasıl bir fiziki saldırı
tehdidiyle karşı karşıya kaldığının, hangi güvenlik önlemlerini aldığımızın,
bugüne kadar açıklamadığımız hangi badireleri atlattığının bir numaralı
tanığıyım.
*
Soma'da taşeron katliamı yaşandı, 301 madencimiz göz göre göre ölüme gönderildi.
“Bunlar olağan şeylerdir, fıtrattır” denildi. Asrın liderimiz Soma'ya geldi,
vatandaşa yumruk attı. Asrın liderimizin müşaviri, protestocu madenciye tekme
attı. Akp'nin enerji bakanı Taner Yıldız katliamdan sadece dokuz ay önce ramazan
ayında taşeroncu patronla birlikte bu madeni gezmiş, iftar yapmış, ne kadar
temiz çalışıldığını göstermek için “beyaz tulum” giymişti, örnek alınması
gereken işletme olduğunu söylemiş, öve öve bitirememişti.
*
Vaziyet bu haldeyken, Yılmaz Özdil şehit madencilere hakaret etti dediler iyi
mi… Yandaş medyada linç kampanyası başlattılar, linç korosunda başı Beyaz Tv
çekiyordu. İki hafta boyunca aralıksız her gün, Melih Gökçek'in Beyaz Tv'sinde
beni hedef gösterdiler, “Yılmaz Özdil niye öldürülmüyor” diyen bile oldu. Cep
telefonuma ölüm tehditleri yağdı. Adıyla sanıyla tehdit eden polis bile vardı.
Balyoz davasında tutuksuz yargılanan subaylar, Maltepe'deki arkadaşlarımın
arkadaşları, bir ay boyunca evimin etrafında nöbet tuttular.
*
Abdülhamid'in torunu ortaya çıktı, kendisine “sultan” diye hitap edilmesini
istiyordu, saltanat esnafı bir arkadaştı, internette dükkan açmıştı, tuğralı
yüzük, padişah parfümü, püsküllü haneden fesi falan satıyordu, “parlamenter
sistem canımıza yetti” diyerek, referandumda “evet” kampanyası başlattı, bir
yandan Akp'yi şakşaklıyor, bir yandan padişah dedemin tapulu malı diyerek
Boğaz'daki Suada'yı istiyordu.
*
Değerli ağabeyim Uğur Dündar'ın Halk Arenası'na konuktum, Müjdat ağabey gripti,
gelemedi, telefonla katıldı, sultan arkadaşın mütevazı davrandığını, Büyükada'yı
isteyebileceğini filan konuştuk, güldük.
*
Çok tuhaf bir linçle karşı karşıya kaldık, sultan'a belden aşağı küfürler
ettiğimiz söylendi! Aslına bakarsanız sultan filan bahaneydi, referanduma kadar
Halk Arenası yapılmasın isteniyordu, Halk tv'de bile ekrana çıkmayalım
isteniyordu. En büyük saldırı Melih Gökçek'in Beyaz tv'sinden yapılıyordu. Melih
Gökçek'in oğlu Osman Gökçek bizzat ekrana çıktı, Osmanlı'yı aşağıladığımı,
şehitlere hakaret ettiğimi, ecdadımızdan utandığımı söyledi, “bu memleketin
evladı olmadığımı” söyledi. Abdülhamit'in torunu olan arkadaş Beyaz tv'de ekrana
çıktı, Müjdat ağabeyle beni açık açık hedef gösterdi.
*
Neticede, yobazın biri benzin bidonuyla geldi, 26 senedir tek kuruş almadan
binlerce sanatçı yetiştiren Müjdat Gezen'in Atatürkçü kültür yuvasına, Sanat
Merkezi'ne döktü, çakmağı çaktı, kundakladı.
*
Fetocuların iftirasıyla Sözcü gazetesi aleyhine feto davası açıldı, Sözcü'nün
sahibi Burak Akbay hakkında yakalama kararı çıkarıldı, Gökmen ve Mediha hapse
atıldı. En büyük saldırılar yine Beyaz Tv'den yapıldı.
*
E dün bakıyorum…
Melih Gökçek bizim gazeteye manşet olmuş.
*
Sözcü gazetesine yazar olmak istediğini söylüyor.
*
“İktidar şımarıklığıyla namuslu gazeteciler aleyhinde şunları şunları yaptım,
Sözcü'ye şöyle şöyle saldırdım, özeleştiri yapıyorum, bunları yapmamalıydım”
dese, amenna… Öyle demiyor. Tam tersine, “Sözcü'de yazarsam farklı görüşler
olmuş olur” diyerek, Sözcü'nün at gözlüğüyle yayın yaptığını, farklı görüşlere
yer vermediğini söylüyor.
*
Bizim gazete de Melih Gökçek'i manşet yaptığı için övünüyor.
“Akp'nin dışladığı Melih Gökçek yaşadıklarını Sözcü'ye anlattı, Sözcü işte bunun
için var” filan diyor.
*
Bravo hakikaten.
*
Benim bildiğim Sözcü, Akp yüzünden kovulanların gazetesiydi.
Akp'den kovulanların gazetesi değildi.
Demek yanılmışız.
*
Yazıişlerini tebrik ederim.
Köşeleri parsel parsel satıp, köşeyi dönersiniz gari.