‘O evlerin önünde beklerim’
Alevileri tanımlama ve Sünnileştirme gibi bir gayretlerinin olmadığının altını çizen Görmez, “Kanun bu hakkı verse bile dinen bizim teolojik statü verme hakkımız yok” sözüne vurgu yaptı. Görmez, Yargıtay’ın cemevi kararı ve TBMM ’ne cemevi açılışına karşı çıkılması kararlarıyla ilgilerinin olmadığını, bu konuda kendilerinden görüş alınmadığını belirtti. Görmez, “Zannediliyor ki bu kurumların üzerinde Diyanet var. Böyle bir şey yok” sözleriyle sitem etti.
Görmez, ‘Alevilik İslam dışı - ayrı bir din’ tartışmasını da değerlendirdi. Aleviliği ayrı bir din görenlerin “Kitabı ne?, Peygamberi kim?” sorusuna cevap vermesi gerektiğini hatırlatan Görmez, “Aleviler, kendilerini İslam dışı görüyorsa…” sorusuna ise şu cevabı verdi: “Alevilik, bugün ortaya çıkan bir inanç olsa buna hepimiz saygı duyarız. Leküm, diniküm, veliyeddin (sizin dininiz size, benim dinim bana). Alevilik 1000 yıllık inanç ise, iddiası değişmez. O iddia tarihi de, Dersim’i de, Balkan Bektaşiliğini de ilgilendirir. O zaman kendi inancına başka isim bulması gerekiyor. Alevilik’te Hazreti Ali vardır, Ehl-i Beyt vardır, 4 kapı, 40 makam vardır. Aleviliğe ‘ İslam dışı’ sözü Anadolu ’daki Alevi aileleri için büyük yıkım oluyor.” Alevilere dönük son zamanlarda yaygınlaşan baskı iddialarını üzüntüyle karşıladığını anlatan Görmez, Alevi evlerine çarpı işareti konulduğu günlerde valiyi arayarak, “Gerekirse gelir o üzerine çarpı atılan evlerin önünde beklerim” dediğini söyledi. Malatya ’da son yaşanan olay üzerine de Görmez, “Hiç kimse inanç tercihini beyan ettiği için kınanmamalı ve inancından ötürü hiç kimse şiddete maruz kalmamalıdır” mesajı verdi.
‘Diyanet eleştirilebilir’
‘Diyanet’in kilise gibi dini kutsal bir otoritesi olmadığını, Diyanet’i eleştirmenin ‘günah’ olmadığını söyleyen Görmez, şöyle devam etti: “İslâm’ın herhangi bir inanç grubunun, dinin doğuşundan 14 asır sonra yeni bir teolojik statü araması doğru değildir. Bu teolojik statüyü de Diyanet üzerinden aramak doğru değildir. Çünkü İslâm dini, hiçbir şahsa ve hiçbir kuruma herhangi bir müessesenin teolojik statüsünü belirleme hak ve selâhiyetini tanımamıştır. Sorunlarımızı yasal engelleri ortadan kaldırmak, özgürlükleri çoğaltmak üzerinden çözmek varken; yeni teolojik statüler aramak ve söz konusu teolojik statüleri de asla böyle bir yetkisi olmayan Diyanet kurumu üzerinden tartışmak doğru değildir. Alevilik konusu bu açıdan hepimizin ortak konusu, ortak sorunudur. Herkesin, başta Diyanet olmak üzere, kendisine yönelik bir özeleştiri yapmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.”