"DEMOKRASİDEN RAHATSIZ OLUNMAMALI..."
Batılıların İslam dünyasındaki sömürgeci işgal faaliyetleri şiddet sarmalana neden olduğuna dikkati çeken Eliaçık hoca, sözlerini şöyle sürdürdü: " Bu işgal faaliyetlerine karşı birçok İslamcının tepki göstermesi, bu tepkiyi gösterirken de işi çığırından çıkarmaları... Yani adam önce işgalcilere karşı savaşacağım diye onların askerlerini öldürüyor. Sonra onlara destek verenleri öldürüyor, sonra sivilleri öldürüyor. Sonra kendisine muhalif olan herkesi öldürüyor. Böylece bir şiddet sarmalının içerisinde kaybolup gidiyor. Halbuki İslam’da savaşın ve barışın hükümleri vardır. Öldürdüğün düşmanın cesedini bile saygıyla kaldırmak zorundasın. Eğer savaşmak zorundaysan savaşın bir ahlakı vardır. Bunlar dümdüz ediliyor, hiçbiri tanınmıyor. Her şeyi yakıp yıkan, serseri hareketlere dönüşüyor. Sonra da buna cihad deniliyor. Kur’an yönetimin nasıl olması gerektiğini toplam 5 kavramla açıklıyor. Bir; adalet, yönetimin amacı adalet olmalıdır. İkincisi; emanet, yani yönetim dediğin şey halkın bir emanetidir, Allah’ın lütfu bir mülk değil. Üç, ehliyet: Yönetime ehil olanlar gelmelidir. Kim işten iyi anlıyorsa o gelmelidir. Dördüncüsü; meşveret, yani işler danışılarak yürütülmelidir... İşte demokrasi burada İslam’la örtüşüyor. Meşveret kelimesi Türkçe’de ancak üç kelime ile tercüme ediliyor: Açıklık, seffaflık ve katılımcılık. Çağımızda buna demokrasi deniliyor. Beşincisi de mashalat: Yani iyinin yanında kötünün karşısında, mazlumdan yana zalima karşı, ezilenleri yeryüzünde önder yapmaya yönelik bir yönetim anlayışı... Demokrasi Yunanistan’da doğmuştu. Demos mu, Genos mu tartışması vardı. Genos, yani genetik soyla gelen aileler mi yönetecek, yoksa halk mı yönetecek. Bu tartışmanın bizdeki karşılığı, saltanat mı olacak yoksa meşveret mi olacak. Dolayısıyla burada demokrasiden rahatsız olmanın bir anlamı yok."